366
367
1,492,919
7 Ekim - Tarihte Bugün
Vizyonu günümüze ışık tutuyor Sultan II. Abdulhamid’in doğumunun 174. yıl dönümü münasebetiyle Meclis himayelerinde yapılan sempozyum malum çevreleri yine rahatsız etti. Peki gerçekte yaklaşık 140 yıldır tekrarlanan ve daha çok Batı kaynaklı bu söylemler Sultan Abdülhamid’i ne kadar anlatıyordu. İşte Abdulhamid gerçeği... Bu satırlar, bugün 174. Doğum gününü kutladığımız Sultan II. Abdülhamid Han devrinde yaşamış, hayatı boyunca algı yönetimlerinin etkisinde kalarak Abdülhamid’e en ağır eleştirilerde bulunan, dahası onu indiren darbecilere akıl veren bir şaire; Filozof Rıza Tevfik’e ait.. Rıza Tevfik, II. Abdülhamidi’in ne denli dahi bir padişah olduğunu, ona nasıl haksızlıklar yaptıklarını...
Madeni paralar, Lidyalıların parayı bulmasıyla birlikte hayatımıza girdi. Lidyalılardan daha eski medeniyetler olan Sümer ve Mısır’da da para kullanıldığına dair bilgiler mevcuttur. Ama kesin kaynaklara dayanarak söylenen ise paranın günümüzdekine benzer kullanımı ilk defa Lidyalılar zamanında olmuş. Tarihçi Herodot gümüş ve altını para olarak ilk tercih eden uygarlığın Lidyalılar olduğunu söyler. O dönemde para kelimesi yerine “sikke” kelimesi kullanılmaktaydı. Sikkeler altın gümüş bakır, nikel, tunç, ve aliminyumdan olabilmektedir. Hatta bazıları birkaç elementin birleşiminden yapılmaktadır. Peki, hiç düşündünüz mü madeni paralara neden bozuk para deriz? Lidyalılar parayı bulduktan sonra değişim aracı olarak para günlük...
Türk tarihine yönelik araştırmalarıyla tanınan Prof. Dr. İlber Ortaylı, 'yiğitliği korumak için' tarihi yalanlar ortaya atıldığına dikkat çekip, popüler Türk tarihinin menkıbe (efsane, destan) ve yalanlardan arındırılıp bilimsel bir temele dayandırılması gerektiğini söyledi. Prof. Ortaylı, "Her ülkenin gençlerine verdiği resmi bir tarih yorumu vardır. Bu kınanamaz. Ancak tarihsel olayları yanlış öğretemezsin. Buna hakkınız yoktur. Bunun için gençlerimize objektif tarih kitapları okutmalıyız" dedi. Tarihi yalanların, o ülkenin insanlarını objektif değerlendirmeler karşısında daha da zor duruma düşüreceğini belirten Ortaylı, "Bir kral veya padişah pislikten öldü ise ölmüştür. Onu 'kahramanca savaşarak öldü' diye anlatırsanız, bu...
II. Abdülhamid Osmanlı İmparatorluğu'nun 34. padişahı ve 113. İslam halifesidir. Bunalımlı bir dönemde tahta çıkan Abdülhamid, Batı'ya karşı dengeci, Doğuya karşı İslamcı politikalar izlemiş, ülke içinde mutlakiyeti güçlendirmiştir. Cihan Harbi´nde (1914–1918) cephelerden gelen acı haberler karşısında çok üzülen yaşlı hünkâr, her yanı tarih kokan ama merkezî ısıtma sistemine ve diğer saraylardaki gibi ihtişamlı şöminelere sahip olmayan Beylerbeyi Sarayı´nda, mangal ateşiyle ısıtılan bir odada ölümü karşılamak zorunda bırakılmıştı. 5 Şubat 1918´de şiddetli soğuk algınlığı sebebiyle rahatsızlanan 2. Abdülhamid, saray doktoru Hüseyin Âtıf Bey´in verdiği ilâçları kullanınca akşama doğru iyileşir gibi oldu; hattâ...
Osmanlı Devleti, kültür ve medeniyeti hakkında bilinmeyen kahramanlar gün yüzüne çıkmaya devam ediyor... Tarihçi - Yazar Ahmet Anapalı, adım adım kültür ve medeniyetimizde yer etmiş önemli isimleri tanıtmaya devam ediyor. Ülke TV ekranlarında yayınlanan Tarihte Yürüyen Adam programı ile büyük beğeni toplayan Anapalı, bu hafta Fatih Sultan Mehmed Han'ın yakın koruması Tozkoparan İskender Paşa'yı anlattı. İşte, Ahmet Anapalı'nın anlatımıyla Fatih Sultan Mehmet Han'ın 'Güvenlik Şefi' olan ve 'Tozkoparan' ismini alan İskender Paşa'nın bilinmeyen hikâyesi... Aksaray'dan Cerrahpaşa'ya çıkan yokuşun başında, Aksaray Mahmudiye İlköğretim okulu var. Benim de mezun olduğum okul. Sultan II. Mahmud dönemine ait bir okuldur...
TSK, Cerablus bölgesinin terör örgütü DAEŞ'ten temizlenmesi amacıyla askeri harekat başlattı. Bugün, yani 24 Ağustos'un tarihte önemli bir yeri daha var. Tam 500 yıl önce 1516'da Mercidabık Savaşı'nda I. Selim'in ordusu Memlük ordusunu yendi. İşte Mercidabık Savaşı... Mercidabık Savaşı Memluklar ile Osmanlılar arasında 24 Ağustos 1516 tarihinde gerçekleşen savaş. Safavi tehlikesini bertaraf ettikten sonra Yavuz Sultan Selim, Memluklara karşı büyük bir ordu hazırladı. Mısır Memluk Sultanı Kansu Gavri, Osmanlı ordusunu Halep'in kuzeyinde karşıladı. (Mercidabık Kilis yakınlarına bir yerdir.) Ancak Mercidabık Savaşı Osmanlıların zaferiyle son buldu (24 Ağustos 1516). "YAVUZ SULTAN SELİM HANA YENİLİP KAÇAN İRAN SAFEVİ HÜKÜMDARI ŞAH İSMAİL...
Sık sık çok ciddi tartışmalar yaşarlardı, Salih Bozok her zaman aralarında bir köprü vazifesi görerek Atatürk ile İnönü'yü daima barıştırır, onların birbirlerinden ayrı düşmesine gönlü el vermezdi. Fakat 1937 yılındaki son tartışmaları en şiddetlisiydi ve İsmet İnönü'nün başbakanlık görevinden ayrılmasına sebebiyet verecekti. Atatürk ile İnönü'nün İlişkileri İlk tanışmaları Harp Akademisi'nde olmuştu. Atatürk, İnönü'den iki sınıf ilerideydi. Okul yıllarında pek samimi olarak birbirlerini tanıyamadılar. Fakat orduda göreve başladıktan sonra artık, vatanını savunan iki silah arkadaşı olmuşlardı. Telgraflar vasıtasıyla görüşüyorlardı. Fethi Okyar da bu ikilinin arasındaki üçüncü kişiydi. Kendisi Atatürk'ten de 1 yaş...
Yıl 1929, mevsim kış... Soğuk gerçekten dayanılır gibi değildir. Kasaplar etleri testere ile kesmek zorunda kalacak, İstanbullular Topkapı Mezarlığı'na götürdükleri cenazeleri gömemeyip, orada bırakıp ertesi günü defnetme sözüyle oradan ayrılacaklardır...İnsanlar boğaza gelen buz kütleleleri üzerinde hatıra fotoğrafı çektireceklerdi... 1929'da İstanbul'da kar yağışı neredeyse aralıksız olarak 55 gün yağmış. Bu 55 gün yağan kar, birçok günler tipi şeklinde devam etmiş. İstanbul'un bazı kesimlerinde kar kalınlığının 4-5 metreye kadar ulaştığı belirtilmekte ki bu neredeyse 2 katlı ev yüksekliğinde demek. Gece sokağa çıkmak çok tehlikeliymiş nitekim gece saatlerinde yiyecek aramak için şehre inen kurtları...
Osmanlı hanedan ailesine yeni bir şehzade daha eklendi. Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın 5'inci kuşak torunu Abdülaziz Osmanoğlu dünyaya geldi. Bu doğumun ardından hayattaki Osmanlı şehzadesi sayısı 26 oldu. Osmanlı hanedanı üyesi Şehzade Harun Osmanoğlu, dokuzuncu torununa kavuştu. Abdülhamid Kayıhan ve Walaa Osmanoğlu çiftinin ikinci çocuğu olan ve Muhammed Abdülaziz ismi verilen küçük şehzade, 11 Ağustos 2016 günü Bahçelievler'deki özel bir hastanede saat 10.00’da gerçekleştirilen başarılı bir operasyonla dünyaya geldi. Hastanede Abdülhamid Kayıhan ve Walaa Osmanoğlu çiftinin ailesi, küçük şehzadenin dedesi Harun Osmanoğlu, babaannesi Farizet Osmanoğlu, halası Nurhan Osmanoğlu, anneannesi Najwa Ghuniem ve abisi Harun Osmanoğlu 26'ncı...
Cunta, darbe, postmodern darbe, muhtıra... Ya da e muhtıra, bildiri, kalkışma ve girişim... 93 yıllık tarihinde sık sık bu kavramlarla tanıştı, bu kavramları bizzat yaşadı Türkiye. Tam geride bıraktık derken, bir yenisiyle tanıştı. Her tanıştığında bir parça daha sarsıldı. Gün geldi sandıkla gelen silahla gitti. Gün geldi bir muhtıra bir gece ansızın elektronik postayla geldi. Ve bir gece helikopteler bu ülkenin halkına ateş açabildi. Türkiye’de darbe yapma hevesi bitmek bilmedi... 27 Mayıs 1960 darbesi Aslında her şey 1946 yılında başladı. Türkiye çok partili sisteme geçiyor, 4 yıl sonra 14 Mayıs 1950 günü yapılan seçimlerde demokrat parti yüzde 53 oy alarak iktidarı Cumhuriyet Halk Partisi'nden alıyordu. Eski bir bir CHP...
2012 Londra Yaz Olimpiyatlarını 2 altın, 2 gümüş, 1 de bronz madalya ile kapatan Türkiye'nin hedefi bu kez daha büyük. Olimpiyatlarda pek de başarılı olamayan Türkiye, bazı dallarda eski performansını mumla ararken bazı dallarda ise ilk kez mücadele edecek. Türkiye, olimpiyat oyunları tarihi boyunca 39 altın, 25 gümüş ve 23 bronz madalya elde etti. Türk Olimpiyat Takımı, 2012 Londra'yı 2 altın, 2 gümüş ve 1 bronz, 2008 Pekin'i ise 1 altın, 4 gümüş ve 3 de bronz madalyayla tamamlamıştı. En başarılı olimpiyat: Roma 1960 Türkiye'nin en başarılı olduğu olimpiyat oyunları Roma 1960 oldu. Toplam 55 sporcuyla katıldığı ve en çok altın madalya kazandığı Roma Olimpiyat Oyunları'nda Türkiye 7 altın, 2 de gümüş madalya elde etti. En çok...
Kurıkan Türklerinin silah dökümevi bulundu Sibirya’daki Baykal Gölü kıyısında, turistlerin kıyıya ulaşmak için kullandığı bir yol üzerinde Kurıkan Türkleri’ne ait olabilecek bir dökümhane bulundu. Yerdeki cüruf ve kil tabakalarını fark eden arkeologlar, burada gelişmiş metal üretimini sağlayan özel ocaklar olduğunu gördü. Jeofizik çalışmaların doğrulandığı bölgede, içinde bıçak, ok ucu, sadak (ok kılıfı) kancası gibi silahlar yanında koşum takımı, üzengi, orak ve kemer tokası parçalarının yapımı için gereken cevherin eritildiği, taştan yapılmış iki ocak keşfedildi. Profesör Artur Kharinsky “Metalurjiye ait kalıntıları, turistlerin uğrak yeri olan bu yerde yok olmaktan kurtardık. Sonra...
Sultan II. Abdülhamid'in kızı Şadiye Osmanoğlu, hatıralarında babasının Ramazan aylarını nasıl geçirdiğine dair önemli bilgiler veriyor. “Ben Yıldız Sarayı'nda doğdum. Babam Sultan İkinci Abdülhamid Han'dır. Saray hareminde uzun yıllar geçirdim. Çocukluk günlerimden zihnimde en ziyade yer eden iki hayalim oldu: Saray ve babam." Bu satırlar Sultan Abdülhamid'in kızı Şadiye Osmanoğlu'na ait. Şükür ki, Şadiye Osmanoğlu'nun Abdülhamid dönemini ve sarayını anlattığı hatıraları elimizde. Bu hatıratı okurken, o devrin Ramazanlarını çok canlı bir şekilde bize aksettiren aşağıdaki satırlarla karşılaştım. Bilhassa Sultan Abdülhamid'in Ramazanları nasıl geçirdiğine dair önemli bilgiler ihtiva ediyor. Şöyle anlatıyor Şadiye...
Antep Kuşatması, Kuva-yi Milliye ile Fransa arasında olan, Kuva-yi Milliye'nin 10 ay süren direnişinin ardından 9 Şubat 1921 tarihinde şehrin Fransızların eline geçmesiyle sonuçlanan kuşatma. Kuşatma sırasında Fransız ordusu 70.000-80.000 kadar top mermisi ile şehri bombardımana tutması sonucu 8.000 bina harap oldu ve bir o kadar bina da hasar gördü. 6.000 üzerinde Türk (çoğu sivil) öldü. İngiliz işgali İngilizler mütarekeden hemen sonra 1 Kasım 1918'de Irak'taki güçlerini toplayarak Musul'a girdiler. 6 Aralık'ta bir Hint taburu ve İngiliz süvari bölüğü Kilis'i işgal etti. İdadi binasına yerleştiler ve bütün haberleşmeyi denetim altına aldılar. Bu arada mütarekenin sonunda Kilis'e dönen Ermeniler, Müslüman halka düşmanca bir...
Sakarya Meydan Muharebesi, Kurtuluş Savaşı'ndaki Atatürk tarafından çok büyük ve kanlı savaş anlamına gelen Melhame-i Kübra ifadesi ile anılan muharebe. Sakarya Meydan Muharebesi Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktası sayılır. İsmail Habip Sevük Sakarya Meydan Muharebesinin önemini, "13 Eylül 1683 günü Viyana'da başlayan çekilme, 238 sene sonra Sakarya'da durdurulmuştur." sözüyle tasvir etmiştir. https://www.topragizbiz.com/konular/ii-viyana-kusatmasi-1683.11719/ Arka Plan Sakarya Meydan Muharebesi, Anadolu Türk tarihinin en önemli savaşlarından biridir. Yunan General Papulas tarafından Yunan ordularına Ankara'ya harekat emri verilmişti. Savaşı Yunan tarafı kazanırsa TBMM, Sevr Antlaşması'nı kabul etmek durumunda kalacaktı. Öte yandan...
Eski Türk yurdu ve coğrafyası üzerine şimdiye kadar çok değişik fikirlerin ortaya atıldığı bir gerçektir. Yani Türklerin ana yurdu meselesi çok tartışılmış ve hâlâ da tartışılmaya devam ediyor. Biz de, zaman zaman çeşitli yazılarımızda ve kitaplarımızda kısmen de olsa bu konu üzerinde durmaya çalıştık. Bununla beraber eski Türk vatanı veya ana yurdu hususunda bizim görüşümüz Selenge ve Orkun Irmakları kıyıları olması gerektiği yolundadır. Ancak, özellikle Kök Türkçe kitabeleri göz önünde bulundurduğumuzda, bu tarihi belgelerde zikredilen Ötüken kelimesini ele alıp, neresi olduğu konusunda fikir yürütmek gerekirse, bu coğrafi adın çok geniş bir manası olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla eski Türk kaynaklarında “il...
Sultan IV. Murad , çelik yürekli olduğu kadar demir bilekli bir padişahtı. Koca bir boğayı kucaklayıp kaldırır , beheri 150 okka gelen güllelerle sabah jimnastiği yapardı. Hayli şişman olan silahtarı Musa Paşa’yı kemerinden kaldırıp has odayı dolaştırdığı meşhurdur. İran Şahı, Sultan IV. Murad Han'a bir çok hediyeler göndermişti. Bunlar arasında bir de yay bulunuyordu. Dünyada bir benzeri olmayan bu yay, son derece sertti ve ancak kuvvetli bir pehlivan bunu gerebilirdi. Padişah bu yayı ellerine alıp incelediler. Hediyeleri getiren İran elçisi sinsi sinsi gülüyordu: "Pek serttir efendim!" dedi. Fakat Murad Han'ın bakışlarını farkedince susmayı tercih etti. Sultan Murad , İran Şahının niyetini anlamıştı.gözdağı vermek...
Geri