İçindekiler
Vizyonu günümüze ışık tutuyor
Sultan II. Abdulhamid’in doğumunun 174. yıl dönümü münasebetiyle Meclis himayelerinde yapılan sempozyum malum çevreleri yine rahatsız etti. Peki gerçekte yaklaşık 140 yıldır tekrarlanan ve daha çok Batı kaynaklı bu söylemler Sultan Abdülhamid’i ne kadar anlatıyordu. İşte Abdulhamid gerçeği...
Bu satırlar, bugün 174. Doğum gününü kutladığımız Sultan II. Abdülhamid Han devrinde yaşamış, hayatı boyunca algı yönetimlerinin etkisinde kalarak Abdülhamid’e en ağır eleştirilerde bulunan, dahası onu indiren darbecilere akıl veren bir şaire; Filozof Rıza Tevfik’e ait.. Rıza Tevfik, II. Abdülhamidi’in ne denli dahi bir padişah olduğunu, ona nasıl haksızlıklar yaptıklarını ancak Abdülhamid’i bir darbe ile al aşağı eden (13 Nisan 1909) İttihatçıların ülkeyi 10 yılda tarumar etmesi sonucu anlayabilmişti.
Zira, Abdülhamid düşmanları ve İttihatçılar, 7 milyon kilometre yüz ölçümle aldıkları bir Osmanlı coğrafyasını, 10 yılda 700 bin kilometrekareye düşürmüş, kendileri de bir gece yarısı ülkeden kaçmışlardı.. İttihatçıların yaptığı ilk icraatlardan biri ise, Abdulhamid’in, ‘Siyonist Yahudilere Filisitin’de toprak satışını yasaklayan’ düzenlemesini iptal etmek olmuştu. Sonrası malum... Aradan geçen yüz yıla rağmen Sultan Abdülhamid’e olan nefretlerini sürdürenler yok değil.. Dahası, eleştireyim derken sözüm ona Abdülhamid ve devri ile alakalı yazdıklarının çoğu da gerçeği yansıtmıyor.
Resmi tarihin dahi terk ettiği itham ve iftiraları aynen tekrarlamaktan geri durmuyorlar..
28 Şubat Süreci’nde Dar’ulaceze’nin kuruluş yıldönümü münasebetiyle bir etkinlik yapılmış, bu kurumu imar eden II. Abdülhamid’in resmi de Okmeydanı’ndaki Dar’ülaceze duvarına asılmıştı.. Malum kesim, Abdülhamid’in resmini yumurta yağmuruna tutmuştu. Benzer bir olayı geçtiğimiz günlerde, aslına çevrilen GATA Haydarpaşa Hastahanesi’nin isminin aslına çevrilmesinde yaşamadık mı.. Bu ülkede II. Abdülhamid üzerine doktora yapmak isteyen akademisyenler hakkında bile işlem yapıldığı bir hakikat.. İlginçtir, yukarıdaki Rıza Tevfik’in şiirini yıllar sonra bulup ilk kez 1947’de Büyük Doğu mecmuasında yayımlayan Üstad Necip Fazıl da sırf bu yüzden hapse mahkum edilecekti.
Ve ‘Bugün Sultan’ın doğumunun 174. yıl dönümü münasebetiyle Meclis himayelerinde yapılan sempozyum yine aynı çevreleri rahatsız etmeye, hatta saldırıya geçmelerine yetti de arttı bile.. Yazılanları ve söylenenleri işitince bu ne bitmez bir kin, ne tükenmez bir hesaplaşma.. Bu insanlar hiç mi tarih okumaz, nasıl bir ideolojik körlüktür? Sorusunu sormadan da edemiyorsunuz.
İçinde bulunduğumuz 15 Temmuz süreci aslında son 150 yıllık tarihimizde tanık olduğumuz mühim olaylarla o kadar çok örtüşüyor ki.. Darbeler, suikastlar, ihanetler, tuzaklar, yaptırımlar, ithamlar, parçalanmışlıklar..v.s
Özellikle bir asır önce Osmanlı’nın dağılmasını 33 yıl geciktiren Abdülhamid’e reva görülenlerle, bugün ‘Yeniden Büyük Türkiye’yi kurmaya çalışan Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a yapılanlar.. Aslında meselenin temelinde, cihan devleti Osmanlı’nın yıkılışını, İsrail’in ise kuruluşunu geciktirmesi yatıyor.
100 yıldır Sultan Abdulhamid’e hakaret eden çevrelerin görmediği ise; O’nun dahi siyaseti ve yaptığı hizmetlerdir..
252 milyon tutan devlet borçlarını 106 milyona indirdi.
Çoğu şahsî parasından olmak üzere toplam 1552 eser yaptırdı.
Ülkenin dört bir yanını demiryolu ile döşedi.
Yunanlılar Girit’te isyan çıkarınca, Almanların altı ayda geçilemez dedikleri Termopil geçidini 24 saatte aşarak büyük bir zafere imza attı.
Yahudilerin Filistin’de devlet kurma teşebbüslerinin karşısına dikildi, Filistin topraklarının Yahudilere satılmaması için gerekli tedbirleri aldı.
İlk kız okulları da O’nun zamanında açıldı.
Devrinde her yıl ortalama 400 ilkokul açıldı.
Dünyanın ilk tüp geçit projesi, Dünyanın İkinci Denizaltısını yaptırdı.
1885 tarihinde kuduz aşısını bulan Pasteur’a maddi destek ayıran ve İstanbul’a davet eden de Abdülhamid’di.
Şişli Etfal ve Darülaceze de onun eserlerinden sadece ikisi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Milli Saraylar tarafından Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen “Sultan 2. Abdülhamid Han ve Dönemi Uluslararası Sempozyumu”nun açılışına gönderdiği mesajında şu ifadelere yer verdi: “Özellikle belli kesimler tarafından Sultan Abdülhamid, yoğun karalama kampanyalarının, haksız ve asılsız ithamların, iftiraların muhatabı olmuştur. Anlamaktan, objektif değerlendirmekten ziyade mahkum etmeye dayanan bu bakış açısı, maalesef bir dönem toplumumuza da dayatılmıştır. Oysa 2. Abdülhamid, reformcu, dirayetli ve çok yönlü bir padişah olarak, günümüzde de varlığını devam ettiren birçok müessesenin ve modern kurumların temellerini atmıştır. Siyaset felsefesini, ‘Basiret, emniyetin babasıdır. Bize düşen, hiçbir komplekse kapılmadan, dayatmalara itibar etmeden, ön yargılardan kendimizi arındırarak 2. Abdülhamid Han dönemini iyi anlamak, gerekli dersleri çıkararak, gelecek nesillere tanıtmaktır.”
Sultan 2. Abdülhamid Han ve Dönemi Uluslararası Sempozyumu’nun açılışnda konuşan TBMM Başkanı Kahraman da “Onun Sultan II. Abdülhamid uyguladığı siyaset Osmanlı Devleti’nin yıkımını geciktirdi, ittifak halindeki haçlı zihniyetinin Osmanlı Devleti üzerindeki emellerine ulaşmasını erteledi. Hal edilmeseydi, güçlü bir devlet olarak tarih sahnesinde yerimizi devam ettirecek, Meriç Irmağı ile Ağrı Dağı arasında sıkışmış olmayacaktık” dedi. “Ecdadını tanımayan, ecdadıyla kavgalı olanlar tarihlerinden güç alamazlar diyen Kahraman, “Bizden sonraki nesle de çok iyi öğretmemiz gerekir” diye konuştu.
Sultan II. Abdulhamid’in doğumunun 174. yıl dönümü münasebetiyle Meclis himayelerinde yapılan sempozyum malum çevreleri yine rahatsız etti. Peki gerçekte yaklaşık 140 yıldır tekrarlanan ve daha çok Batı kaynaklı bu söylemler Sultan Abdülhamid’i ne kadar anlatıyordu. İşte Abdulhamid gerçeği...
abdulhamid.webp
Bu satırlar, bugün 174. Doğum gününü kutladığımız Sultan II. Abdülhamid Han devrinde yaşamış, hayatı boyunca algı yönetimlerinin etkisinde kalarak Abdülhamid’e en ağır eleştirilerde bulunan, dahası onu indiren darbecilere akıl veren bir şaire; Filozof Rıza Tevfik’e ait.. Rıza Tevfik, II. Abdülhamidi’in ne denli dahi bir padişah olduğunu, ona nasıl haksızlıklar yaptıklarını ancak Abdülhamid’i bir darbe ile al aşağı eden (13 Nisan 1909) İttihatçıların ülkeyi 10 yılda tarumar etmesi sonucu anlayabilmişti.
Zira, Abdülhamid düşmanları ve İttihatçılar, 7 milyon kilometre yüz ölçümle aldıkları bir Osmanlı coğrafyasını, 10 yılda 700 bin kilometrekareye düşürmüş, kendileri de bir gece yarısı ülkeden kaçmışlardı.. İttihatçıların yaptığı ilk icraatlardan biri ise, Abdulhamid’in, ‘Siyonist Yahudilere Filisitin’de toprak satışını yasaklayan’ düzenlemesini iptal etmek olmuştu. Sonrası malum... Aradan geçen yüz yıla rağmen Sultan Abdülhamid’e olan nefretlerini sürdürenler yok değil.. Dahası, eleştireyim derken sözüm ona Abdülhamid ve devri ile alakalı yazdıklarının çoğu da gerçeği yansıtmıyor.
Resmi tarihin dahi terk ettiği itham ve iftiraları aynen tekrarlamaktan geri durmuyorlar..
BU NASIL TARİH CAHİLLİĞİ
28 Şubat Süreci’nde Dar’ulaceze’nin kuruluş yıldönümü münasebetiyle bir etkinlik yapılmış, bu kurumu imar eden II. Abdülhamid’in resmi de Okmeydanı’ndaki Dar’ülaceze duvarına asılmıştı.. Malum kesim, Abdülhamid’in resmini yumurta yağmuruna tutmuştu. Benzer bir olayı geçtiğimiz günlerde, aslına çevrilen GATA Haydarpaşa Hastahanesi’nin isminin aslına çevrilmesinde yaşamadık mı.. Bu ülkede II. Abdülhamid üzerine doktora yapmak isteyen akademisyenler hakkında bile işlem yapıldığı bir hakikat.. İlginçtir, yukarıdaki Rıza Tevfik’in şiirini yıllar sonra bulup ilk kez 1947’de Büyük Doğu mecmuasında yayımlayan Üstad Necip Fazıl da sırf bu yüzden hapse mahkum edilecekti.
Ve ‘Bugün Sultan’ın doğumunun 174. yıl dönümü münasebetiyle Meclis himayelerinde yapılan sempozyum yine aynı çevreleri rahatsız etmeye, hatta saldırıya geçmelerine yetti de arttı bile.. Yazılanları ve söylenenleri işitince bu ne bitmez bir kin, ne tükenmez bir hesaplaşma.. Bu insanlar hiç mi tarih okumaz, nasıl bir ideolojik körlüktür? Sorusunu sormadan da edemiyorsunuz.
AYNI OYUN DEVAM EDİYOR
İçinde bulunduğumuz 15 Temmuz süreci aslında son 150 yıllık tarihimizde tanık olduğumuz mühim olaylarla o kadar çok örtüşüyor ki.. Darbeler, suikastlar, ihanetler, tuzaklar, yaptırımlar, ithamlar, parçalanmışlıklar..v.s
Özellikle bir asır önce Osmanlı’nın dağılmasını 33 yıl geciktiren Abdülhamid’e reva görülenlerle, bugün ‘Yeniden Büyük Türkiye’yi kurmaya çalışan Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a yapılanlar.. Aslında meselenin temelinde, cihan devleti Osmanlı’nın yıkılışını, İsrail’in ise kuruluşunu geciktirmesi yatıyor.
DAHİYANE ADIMLAR
100 yıldır Sultan Abdulhamid’e hakaret eden çevrelerin görmediği ise; O’nun dahi siyaseti ve yaptığı hizmetlerdir..
252 milyon tutan devlet borçlarını 106 milyona indirdi.
Çoğu şahsî parasından olmak üzere toplam 1552 eser yaptırdı.
Ülkenin dört bir yanını demiryolu ile döşedi.
Yunanlılar Girit’te isyan çıkarınca, Almanların altı ayda geçilemez dedikleri Termopil geçidini 24 saatte aşarak büyük bir zafere imza attı.
Yahudilerin Filistin’de devlet kurma teşebbüslerinin karşısına dikildi, Filistin topraklarının Yahudilere satılmaması için gerekli tedbirleri aldı.
İlk kız okulları da O’nun zamanında açıldı.
Devrinde her yıl ortalama 400 ilkokul açıldı.
Dünyanın ilk tüp geçit projesi, Dünyanın İkinci Denizaltısını yaptırdı.
1885 tarihinde kuduz aşısını bulan Pasteur’a maddi destek ayıran ve İstanbul’a davet eden de Abdülhamid’di.
Şişli Etfal ve Darülaceze de onun eserlerinden sadece ikisi.
HAKSIZ İFTİRA VE İTHAMLARA MARUZ KALDI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Milli Saraylar tarafından Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen “Sultan 2. Abdülhamid Han ve Dönemi Uluslararası Sempozyumu”nun açılışına gönderdiği mesajında şu ifadelere yer verdi: “Özellikle belli kesimler tarafından Sultan Abdülhamid, yoğun karalama kampanyalarının, haksız ve asılsız ithamların, iftiraların muhatabı olmuştur. Anlamaktan, objektif değerlendirmekten ziyade mahkum etmeye dayanan bu bakış açısı, maalesef bir dönem toplumumuza da dayatılmıştır. Oysa 2. Abdülhamid, reformcu, dirayetli ve çok yönlü bir padişah olarak, günümüzde de varlığını devam ettiren birçok müessesenin ve modern kurumların temellerini atmıştır. Siyaset felsefesini, ‘Basiret, emniyetin babasıdır. Bize düşen, hiçbir komplekse kapılmadan, dayatmalara itibar etmeden, ön yargılardan kendimizi arındırarak 2. Abdülhamid Han dönemini iyi anlamak, gerekli dersleri çıkararak, gelecek nesillere tanıtmaktır.”
NESİLLERE ANLATMALIYIZ
Sultan 2. Abdülhamid Han ve Dönemi Uluslararası Sempozyumu’nun açılışnda konuşan TBMM Başkanı Kahraman da “Onun Sultan II. Abdülhamid uyguladığı siyaset Osmanlı Devleti’nin yıkımını geciktirdi, ittifak halindeki haçlı zihniyetinin Osmanlı Devleti üzerindeki emellerine ulaşmasını erteledi. Hal edilmeseydi, güçlü bir devlet olarak tarih sahnesinde yerimizi devam ettirecek, Meriç Irmağı ile Ağrı Dağı arasında sıkışmış olmayacaktık” dedi. “Ecdadını tanımayan, ecdadıyla kavgalı olanlar tarihlerinden güç alamazlar diyen Kahraman, “Bizden sonraki nesle de çok iyi öğretmemiz gerekir” diye konuştu.