Aktif Üye
Screenshot_20171030-214039_1.webp
GÖNÜL YAPMAK, GÖNÜL YIKMAK
Gönlümüz Yüce Allah’ın nazar ettiği yerdir.
Gönül Yüce Allah’a iman edip, O’nun sevgisiyle mamur olunca, en kıymetli cevher, en kudsî yer olur.
Bu iman ve sevgi ona öyle bir hatır kazandırır ki, haksız yere onu incitenin düşmanı Yüce Allah olur.
Allah, mümin kulunun gönlüne özel bir değer vermiştir. Onun değerini düşürenden hesabını sorar. Bu hep böyle olmuştur.
Onun için gönül yıkmak, Kâbe’yi yıkmaktan daha tehlikelidir.
Bir gönül yapmak ise Kâbe’yi yeniden yapmaktan daha kıymetli, sevaplıdır.
Büyük veli Yunus Emre gönlü ne güzel tarif etmiş:
Gönül Çalab’ın tahtı
Çalap gönüle baktı.
İki cihan bedbahtı
Kim gönül yıkar ise...
(Çalap, Farsça bir kelimedir ve Mevlâ, Hüda, Tanrı manasındadır.)
Evet; gönül yıkmak Kâbe’yi yıkmaktan daha tehlikelidir. Bir gönül yapmak ise Kâbe’yi yeniden inşa etmekten daha sevaptır.
Kâbe’yi Halil İbrahim Peygamber taş ile inşa etmiştir. Ona “Beyt-i Halilî: Dostun Yaptığı Ev” derler. Mümindeki gönül kâbesini ise Yüce Allah nurlarıyla kuşatıp, aşk ve sevgisiyle süslemiştir. Ona da “Beyt-i Celilî: Yüce Allah’ın Yaptığı ev” derler. İkisinin de hakkı ve hatırı vardır. Ancak müminin hatırı öndedir, ona karşı koruyacağımız haklar daha çoktur. Bunu bizzat Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz, Kâbe’yi tavaf ederken şöyle ifade buyurmuştur:
“Sen ne güzelsin, kokun da ne hoştur! Sen ne kadar büyüksün; hürmetin de çok büyüktür! Allah’a yemin olsun ki, müminin hürmet ve kıymeti senin hürmetinden daha büyüktür. Şüphesiz Allahu Tealâ sende bir şeyi haram kıldı; seni haram bölgesi yaptı. Fakat müminin üç şeyini haram kıldı; malını, kanını ve şerefini... Bir de müminin hakkında kötü zan beslemeyi yasakladı.” (İbnu Mace, Tabaranî, Beyhakî, Heysemî)