Tarih Sırf Dîvânu Lugâti't-Türk'ü Çevirdiler Diye Çinliler ve Ruslar Tarafından Katledilen Türk Bilim İnsanlarının Trajik Hikâyesi

Türkçenin ve Türk kültürünün somut olarak en büyük hazinelerinden biri olan Dîvânu Lugâti't-Türk’ün yazım aşaması kadar bulunması ve dağıtımı da dillere destan bir hikâyedir.

Günümüzden yaklaşır 950 yıl önce yazılan, Türkçenin ilk büyük sözlüğü ve ansiklopedisi olan ve Türk tarihinin imzalı pusulalarının öncüsü olarak kabul edilen Dîvânu Lugâti't-Türk’ün, özel bir eser olmasından ötürü özel bir hikâyeye sahip olması da kaçınılmazdı.

Bugün sizlerle beraber bu çok kıymetli ve özel eserinmuhtemelen daha önce hiç duymadığınız hikâyesine göz atacağız.
DLT’nin amacı pek açık ve netti; Türkçe bilmeyen Araplara gerçekten Türkçeyi öğretebilmek

55216e84b7e64d8eab2e66471b66e7fae23cdfff.jpg

Kaşgarlı Mahmud

Dîvânu Lugâti't-Türk (DLT) ya da diğer adıyla Haza Kitabu Dîvânu Lugâti't-Türk, Mahmûd bin Hüseyîn bin Muhammed el-Kâşgarî yani kısaca Kaşgarlı Mahmud tarafından Araplara Türkçe öğretebilmek amacıyla 1074 yılında Abbasi Halifesi Muktedî-Biemrillah'ın oğlu Ebü'l-Kasım Abdullah’a sunuldu.

DLT’nin içeriğinde 9 bine yakın Türkçe kelimenin Arapça karşılığı bulunmaktadır. Pek çok kelime, ayrıntılı bir şekilde atasözleri ve şiirler ile beraber açıklanmıştır.

Kaşgarlı Mahmud, günümüzde de karışık bir coğrafya olan Sincan’da dünyaya geldi​


313e1ea872ffb125665f254923cb8d2fbce2c6f0.jpg

Kaşgar

DLT’nin yazarı Kaşgarlı Mahmud, günümüzde Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin batısındaki Kaşgar şehrinde dünyaya geldi. Bundan ötürü kendisine Kaşgarlı Mahmud denmektedir.

Kaşgarlı Mahmud, dönemin bilim yönünden en gelişmiş şehirlerinden biri olan Kaşgar’da doğmasının yanında, aynı zamanda hanedan soyundan geldiği için kendisine kısaca“Emir” anlamına gelen “Hamirler” de denmektedir.

DLT, 800 yıllık kayıp bir sürecin ardından neredeyse bedava diyebileceğimiz bir fiyata sahaftan satın alındı

1a21b0f3830e8463d759885f35c02dd969a45fe2.jpg

Ali Emîrî Efendi

Türk tarihi için inanılmaz derecede büyük bir öneme sahip olan DLT, 1100 yıllarında kaybolmuştu. Bir gün tesadüfen 1914 yılında Ali Emîrî Efendi tarafından sahafları gezerken bulundu ve 30 lira karşılığında satın alındı. Uzun uğraşlar ve emekler neticesinde de günümüz Türkçesine çevrildi ve çoğaltıldı. DLT’nin Türk Dil Kurumu tarafından yayınlanan detaylı hikayesine buradan ulaşabilirsiniz.

DLT’yi çevirmek bir yana dursun; neredeyse DLT’yi diline alan herkes öldürüldü​

Sayfalar


Türkler ve Türk kültürü için çok büyük bir öneme sahip olan bu eser, diğer Türk devletlerinde de okunabilmeli ve Türk kültürü nesilden nesile aktarılmalıydı. Bunun için yeni çevirilere ve basımlara ihtiyaç vardı.

Çeviri konusundaki ilk adım 1937 yılında Azerbaycan’dan geldi. Halid Said Hocayev liderliğindeki bir ekip, başarılı bir şekilde DLT’nin çevirisini tamamlasa da bu başarı, bazı kesimleri rahatsız eder ve çeviri basılamadan imha edilir. Elbette Hocayev ve ekibindeki kişiler de ölüm ile cezalandırılır.

Hocayev ve ekibi çeviri uğruna ölen ilk kişiler olsa da son kişiler olmadı​

sayfalar


Hocayev ve ekibinin başarılı çeviri çalışması ve şüpheli ölümü, diğer Türk toplumlarına da cesaret vermiş olacak ki ardı ardına çeviri hamleleri geldi. Hocayev’in ardından Uygur kökenli şairler Kutluk Şevki ve Muhammed Ali de DLT’nin çevirisine başladı. Her iki isim de çeviriyi tamamlayamadan hayatını kaybetti.

Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin ilk icraatlerinden biri de öz kültürüne sahip çıkmak olmuştu​

Sergi ve harita


  • Kitabın sergilenmesi ve Kaşgarlı Mahmud tarafından çizilmiş bir harita
1944 yılında kurulan Doğu (Şarkî) Türkistan Devleti’nin ilk önemli icraatlerinden biri de şüphesiz ki Türk kültürünün temelini oluşturan DLT’ye sahip çıkmak ve çeviri yaparak yayımlamak olmuştu.

Devlet tarafından İsmail Damollam çeviri için görevlendirilse de iddialara göre Rusya ve Çin anlaşarak hem Türkistan’ı hem de Damollam’ı bu adımdan ötürü cezalandırdı. Türkistan Cumhuriyeti bu hamleden sonra yıkılırken, Damollam ise hayatını kaybetti.

bütçesiyle projeyi tamamlamak istese de bu projenin bedelini canı ile ödedi​


fe29e0aa5831f77165aa9eb19218c63e270519dc.jpg

Kaşgarlı Mahmud'un türbesi

1952 yılında dönemin Kaşgar Valisi Seyfulla Seyfullin, valilik bütçesinden de imkan yaratarak ünlü tarihçi Ahmed Ziyaî’ye DLT’nin çevirisi konusunda görev verir. 1954 yılında başarıyla tamamlanan çeviri, basılmak üzere Pekin’e yollanır fakat tahmin edeceğiniz üzere burada işler istenildiği gibi gitmez.

Vali Seyfullin, “karşı devrimcilik ve milliyetçilik” suçu ile yargılanır ve 20 yıl hapis cezası alır. Yargılamada alınan karar ile tamamlanan çeviri tamamen imha edilir. Seyfullin, 20 yıllık hapis cezasının ilk yıllarında gördüğü işkence sebebiyle hayatını kaybeder.

Yine yeni yeniden çeviriler imha edildi, sorumlular canlarıyla bedel ödemeye devam ediyor​

d533617387c88d6bb55913299675f65209c9b41c.jpg

Kaşgarlı Mahmud

1955 yılında Muhammed & Ehmed Peyzi kardeşler, 1963 yılında ise Uygur Sayrami ve ekibinin tamamladığı ve basıma hazır olan çeviriler imha edildi. Elbette yaşadıkları son, diğer sonlardan da farklı değildi.

Türki Cumhuriyetler için mutlu son 1984 yılında geldi, SSCB’nin dağılmasıyla nüshalar da arttı​

Pul


1937 yılında başlayan Türki Cumhuriyetlerde Türk kültürüne sahip çıkma aşkı, 1984 yılında İbrahim Muti’nin kurduğu 12 kişilik ekibin başarılı çevirisi ve 10 bin nüshalık baskısıyla meyve verdi.

DLT, SSCB’nin dağılmasıyla beraber 1992 yılının başında pek çok Türki Cumhuriyette Mehmut Kaşkari – Türki Tiller Divanı adıyla basıldı ve okutuldu.

DLT’den de eski bir eser var ama sadece adı biliniyor, henüz gören olmadı​

Sayfalar


Kaşgarlı Mahmud’un DLT’si 800 yıl sonra ortaya çıksa da DLT’nin çeşitli yerlerinde dipnot olarak Kitâbu Cevâhirü'n-Nahv fi Lugâti't-Türk (Türk Dilleri Söz Dizimi Cevheri Kitabı) adlı bir esere atıflar yapılmıştır. Buradan hareketle Kaşgarlı Mahmud’un DLT’den önce Türkçe dil bilgisi kitabı yazdığı anlaşılmaktadır fakat kitap henüz bulunamamıştır.

2008 yılında UNESCO tarafından Kaşgarlı Mahmud Yılı ilan edilmişti. Yine aynı yıl UNESCO ve Avrasya Yazarlar Birliği tarafından bu eserin bulunabilmesi için hummalı bir çalışma başlatılsa da herhangi bir sonuca varılamadı.

DLT’nin 800 yıl aradan sonra bir sahafçıda ortaya çıkmasını da örnek göstererek ifade etmemiz gerekir ki, tarih boyunca aranan pek çok kitap tesadüfen sahaflarda bulunmuştur. Eğer imha edilmemişse er ya da geç bu eser de ortaya çıkacaktır diye ümit ediyoruz.

Peki ya sizler DLT'nin hikâyesi hakkında neler düşünüyorsunuz?

Kaynaklar: 1 / 2 / 3 / 4 / 5 / 6 / 7 / 8 / 9 /

Kaynak : Webtekno
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Geri