- Görüntüleme: 4K
- Cevaplar: 1
Mevlananin mesnevisinin on yazisinda yazildi belirtilen Allah vahyindendir.Anlam bakimindan bir cok goruse goz atmadan karar verilmemesinden yanayim,kanimca Tanri vahyi sozu biraz carpitilmaya hazir konu Mevlananin neden bu sozu sarfettigi tartisilir bir konu,buderece tartisilmasi birazda kendisinin kullandigi ama bazen yani az olarak kullandigi cumlelerden kaynaklaniyor.Altta birkac gurusu paylastim
Mevlana'nın kitabında geçtiği iddia edilen “Bu, ne yıldız bilgisidir, ne remil, ne de rüya. Tanrı, doğrusunu daha iyi bilir ya, Tanrı vahyidir! Sofiler, bunu halktan gizlemek için Gönül Vahyi demişlerdir!" ifadesinde Sofilerin halktan gizlemek için gönül vahyi (ilham) dediklerini ama Tanrı vahyi olduğunu söylediği iddia ediliyor. Burada kastedilen nedir?
Hz. Mevlana, Mesnevi’nin önsözünde “Mesnevi’nin, gönüllere şifa olduğunu, hüzünleri giderdiğini, Kur’ân’ı açıkladığını, huyları güzelleştirdiğini, yüce yazıcıların elleriyle yazdıkları o kitaba temizlerden başkasının dokunmasına müsaade etmeyeceklerini; onun, âlemlerin Rabbinden indirildiğini” söyler. Mevlana, bu sözüyle Mesnevi’nin kendi düşüncesiyle değil, ilhamla yazdırıldığını belirtmek istemiştir. Çünkü Mevlana Mesnevi’yi düşüne düşüne, müsveddeler yaparak yazmadı.
İçine doğan düşünceler dilinden aktı. Bu anlamda Mesnevi, hiç şüphesiz vahiydir ama Peygamber’e gelen melek Cebrail vahyi gibi değil, ilham anlamında vahiydir. Çünkü vahiy ilham anlamında da kullanılır. Mesela Taha Suresi’nde yüce Allah’ın Musa’nın annesine, çocuğunu bir sandığa koyup suya atmasını vahyettiği anlatılmaktadır. Elbette Peygamber olmayan Musa’nın annesine, peygamber vahyi değil, ilham gelmiş, kalbine bu düşünce doğurulmuştur. Nahl Suresi’nde Allah’ın, bal arısına vahyettiği de belirtilmektedir. Bal arısına vahiy, ona verilen içgüdüdür. Mevlana’nın sözü, ilham anlamında vahiy olarak doğrudur. Nitekim Molla Cami onu şöyle nitelendirmiştir:
Men çi guyem an vasf-i âli-cenab
Nist peygamber veli dared kitab.
(Ben o yüce zat hakkında ne diyeyim,
peygamber değil ama kitap getirmiştir.)
Mevlana’yı bir Moğol ajanı olarak düşünmek çok büyük bir saygısızlıktır, küstahlıktır. Ağzı olan konuşuyor. Çekinmeden bizi biz yapan büyükleri aşağılıyorlar. Hz. Ebubekir soyundan gelen bir büyük âlime, bir hak adamına, bir aşk şairine, bir büyük filozofa vicdanları titremeden iftira ediyorlar. Eğer Mevlana Moğol ajanı ise ah keşke herkes öyle Moğol ajanı olsa derim.
Mevlana'nın kitabında geçtiği iddia edilen “Bu, ne yıldız bilgisidir, ne remil, ne de rüya. Tanrı, doğrusunu daha iyi bilir ya, Tanrı vahyidir! Sofiler, bunu halktan gizlemek için Gönül Vahyi demişlerdir!" ifadesinde Sofilerin halktan gizlemek için gönül vahyi (ilham) dediklerini ama Tanrı vahyi olduğunu söylediği iddia ediliyor. Burada kastedilen nedir?
Hz. Mevlana, Mesnevi’nin önsözünde “Mesnevi’nin, gönüllere şifa olduğunu, hüzünleri giderdiğini, Kur’ân’ı açıkladığını, huyları güzelleştirdiğini, yüce yazıcıların elleriyle yazdıkları o kitaba temizlerden başkasının dokunmasına müsaade etmeyeceklerini; onun, âlemlerin Rabbinden indirildiğini” söyler. Mevlana, bu sözüyle Mesnevi’nin kendi düşüncesiyle değil, ilhamla yazdırıldığını belirtmek istemiştir. Çünkü Mevlana Mesnevi’yi düşüne düşüne, müsveddeler yaparak yazmadı.
İçine doğan düşünceler dilinden aktı. Bu anlamda Mesnevi, hiç şüphesiz vahiydir ama Peygamber’e gelen melek Cebrail vahyi gibi değil, ilham anlamında vahiydir. Çünkü vahiy ilham anlamında da kullanılır. Mesela Taha Suresi’nde yüce Allah’ın Musa’nın annesine, çocuğunu bir sandığa koyup suya atmasını vahyettiği anlatılmaktadır. Elbette Peygamber olmayan Musa’nın annesine, peygamber vahyi değil, ilham gelmiş, kalbine bu düşünce doğurulmuştur. Nahl Suresi’nde Allah’ın, bal arısına vahyettiği de belirtilmektedir. Bal arısına vahiy, ona verilen içgüdüdür. Mevlana’nın sözü, ilham anlamında vahiy olarak doğrudur. Nitekim Molla Cami onu şöyle nitelendirmiştir:
Men çi guyem an vasf-i âli-cenab
Nist peygamber veli dared kitab.
(Ben o yüce zat hakkında ne diyeyim,
peygamber değil ama kitap getirmiştir.)
Mevlana’yı bir Moğol ajanı olarak düşünmek çok büyük bir saygısızlıktır, küstahlıktır. Ağzı olan konuşuyor. Çekinmeden bizi biz yapan büyükleri aşağılıyorlar. Hz. Ebubekir soyundan gelen bir büyük âlime, bir hak adamına, bir aşk şairine, bir büyük filozofa vicdanları titremeden iftira ediyorlar. Eğer Mevlana Moğol ajanı ise ah keşke herkes öyle Moğol ajanı olsa derim.