Güncel Tarihçi Sinan Meydan Süleyman Soylu'ya tarih dersi verdi

Kaptan43

5 Yıldızlı Kaptan
Katılım
16 Nisan 2013

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “İş Bankası’nı Pakistan ve Afganistanlı kardeşlerimiz kurdu” sözlerine tarihçi yazar Sinan Meydan’dan yanıt geldi…​


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Suriyelilerden sonra Türkiye'ye gelen Afganları savunduğu açıklamasında; "İstiklal Mücadelesi’nde Pakistan ve Afganistanlı kardeşlerimiz kollarındaki bilezikleri sattılar ve Türkiye’ye gönderdiler. Oradan artan parayla da bilmeyenler bilsinler, İş Bankası kuruldu. Her şeyi unutursak, gelecek nesil de bizi unutur” ifadelerini kullandı.

Sosyal medyada kuruluş tarihi 26 Ağustos 1924 tarihi olan İş Bankası'nın 14 Ağustos 1947'de kurulan Pakistan'dan nasıl yardım aldığı tartışma konusu olurken Soylu'nun bu sözlerine tarihçi yazar Sinan Meydan’dan da yanıt geldi.

Sosyal medya hesabından açıklama yapan ve konuyla ilgili Sözcü gazetesinde yayınlanan eski yazısını paylaşan Meydan;

- Para Afganistan'dan değil Hindistan'dan geldi

- O sırada Pakistan diye bağımsız bir ülke yok. Pakistan, 1947'de Hindistan'dan ayrılıp kuruldu

Kurtuluş Savaşı ve sonrasında Afganistan Türkiye'ye değil, Türkiye Afganistan'a yardım etti. Türkiye Afganistan'a borçlu değil.

- Afgan değil, Hint Müslüman kadınlar takılarını Ankara Yarım Fonuna bağışladılar. Hindular ve Gandi de bu yardım kampanyasına katıldı.

- Pakistan 1947'de kuruldu.

- Kurtuluş Savaşı'nda Afganistan Türkiye'den yardım istedi. Atatürk Afganistan'a doktor, subay, öğretmen gonderdi.

Daha sonra Pakistan’a dahil olacak bazı Müslümanlar da Hint Müslümanlarının Kurtuluş Savaşına topladıkları yardıma katkıda bulunmuştur. Afganistan'a gelince, Afganistan 1921'de bir ant ile TBMM'yi tanıdı. Bu antlaşmanın 8.maddesi ile Afganistan değil Türkiye Afganistan'a yardım etti.” ifadelerini kullandı.

İşte o paylaşım ve Sinan Meydan’ın o yazısı:

"Görülen o ki İş Bankası'na “el koymak” için bir gerekçe yaratmak istiyorlar. Bunun için tarihi bile çarpıtıyorlar. Şöyle ki: Atatürk'ün, İş Bankası'nı “Hindistan Müslümanlarının Milli Mücadele için gönderdiği parayla kurduğunu” belirterek, buradan iki sonuca varıyorlar: Birincisi, Atatürk'ün “cihat parasıyla banka kurmasının!” doğru olmadığını; ikincisi de Atatürk'ün bu bankadaki hisselerini “CHP'ye bırakmaya hakkı olmadığını!” iddia ediyorlar.

Peki, ama Atatürk ve İş Bankası ilişkisi böyle açıklanabilir mi? Bu konudaki tarihi gerçekler nelerdir?

HİNDİSTAN'DAN GELEN PARA
Milli Mücadele sırasında Hint Hilafet Komitesi, “Ankara ve İzmir Yardım Fonu” adlı iki ayrı fon kurup Hindistan'da Türkiye için yardım topladı. Gönüllüler seferber oldu. Hint Müslümanları bu iş için özel bir kostüm bile hazırladılar: Haki bir üniforma üzerine yeşil bir cübbe, başlarda önünde ay yıldızı olan Kuvayı Milliye kalpağı, kollarda ise yine ay yıldızlı pazıbentler vardı. (1)

Hint Müslümanlarının fedakârlığı büyüktü: Öyle ki, Müslüman kadınlar takılarını, mücevherlerini, hatta gelinler çeyizlerini yardım fonuna bağışladılar. Gandi de bu yardım kampanyasına destek verdi. Ankara Yardım Fonu'na sadece Hint Müslümanları değil, Hindular da yardımda bulundu. Toplanan para, Türk Bağımsızlık Savaşı'nın önderi Atatürk'e gönderildi. (2)

Atatürk, Hint Hilafet Komitesi'nin Londra temsilciliğine, Türkiye'ye yaptıkları bu yardım nedeniyle teşekkür etti.

PARA ATATÜRK'E GÖNDERİLDİ
Hindistan'dan gönderilen para “doğrudan Atatürk adına/şahsına” gönderildi ve Osmanlı Bankası Ankara Şubesi'nde saklandı. (3)

Hindistan Müslümanlarının aralarında toplayıp 1921-1922 yılları arasında 14 seferde Atatürk'e gönderdikleri toplam para 106.400 İngiliz Lirası, 675.494 Türk Lirası'ydı. (4)

Paranın kullanımı konusunda herhangi bir şart yoktu. Atatürk, amaca uygun olarak, bu parayı kullanmakta özgürdü.

PARANIN KULLANIMI
Atatürk, bu parayı Milli Mücadele'nin en zor günlerine sakladı. Büyük Taarruz öncesinde, ordunun paraya çok ihtiyaç duyduğu günlerde Milli Savunma Bakanı Kazım Özalp, Atatürk'ün emrindeki bu paradan 600 bin lira istedi. Atatürk, 500 bin lira verdi. (5)

Atatürk, Hindistan'dan gelen bu paranın kalanıyla da Büyük Taarruz sonrasında İzmir'e doğru kaçan Yunan ordusunun yakıp yıktığı şehir, kasaba ve köylerde aç ve açıkta kalan insanlara yardım etti. Sabahattin Selek, bu yardımın da 110 bin lira olduğunu belirtiyor. (6)

Hindistan'dan gelen toplam para, 675. 494 Türk Lirası'ydı. Atatürk, bunun (500.000 +110.000 = 610.000 Türk lirasını) Milli Mücadele'de harcadı. Böylece Milli Mücadele sonrasında Hindistan'dan gelen paradan Atatürk'ün elinde 675.494 lira – 610.000 = 65.494 Türk Lirası kaldı.

PARANIN ATATÜRK'E İADESİ
Büyük Zafer'den sonra Bakanlar Kurulu, Atatürk'ün Milli Mücadele'de harcadığı parayı Atatürk'e iade etti. Hasan Rıza Soyak, (Atatürk'ün harcadığı paranın) 380.000 Türk Lirası'nın Atatürk'e iade edildiğini yazıyor. (7) Buna karşın harcanan paranın tamamının Atatürk'e iade edildiğini iddia edenler de var. (8)

Bu durumda Cumhuriyeti ilan ederken Atatürk'ün elinde, Hindistan'dan gelen paradan en az 380.000+65.000=445.000 Türk Lirası, en çok 610.000+65.000=675.000 Türk Lirası vardı.

Bu para, Hint Hilafet Komitesi tarafından gönderilmişti. 3 Mart 1924'te Atatürk, halifeliği kaldırmıştı. Bu durumda Hint Hilafet Komitesi, halifeliğin kaldırılmasına tepki duyarak bu parayı geri isteyebilirdi. Atatürk, bu ihtimali düşünerek, halifeliğin kaldırılmasından sonra bir süre daha, bu parayı Osmanlı Bankası'nda tuttu. Gerektiğinde parayı geri gönderecekti. (9) Fakat halifeliğin kaldırılmasından sonra Hint Hilafet Komitesi parayı geri istemedi.

Atatürk, elinde kalan parayı –şahsı için değil– yine Türkiye için harcadı: Bu paranın bir kısmıyla İş Bankası'nı, bir kısmıyla -millete bağışlayacağı- örnek çiftlikleri kurdu. Bir kısmıyla ise -gelirini TTK ve TDK'ya bırakacağı- maden hisseleri satın aldı. Böylece paranın erimesini de önledi.

Demem o ki;

Bir: Hindistan'dan gönderilen para doğrudan Atatürk'ün adına/hesabına gönderildiği için kullanımı da Atatürk'ün tasarrufundaydı.

İki: Atatürk, parayı amacına uygun olarak kullandı: Parayı, Türkiye'nin “siyasi” ve “ekonomik” bağımsızlığı için harcadı. Milli Mücadele “siyasi”, İş Bankası “ekonomik” bağımsızlık içindi.

İş Bankası neden kuruldu?
Atatürk, ekonomik bağımsızlığa büyük önem veriyordu. Ekonomik bağımsızlık için sağlam bir para politikasına ihtiyaç vardı. Bunun için de her şeyden önce güçlü bir milli banka, hatta bankalar gerekliydi.

1924'te Türkiye'de 18 yerli banka, 15 yabancı banka vardı. Bunların içinde Osmanlı Bankası (1863), Ziraat Bankası (1888) ve İtibar-ı Milli Bankası (1917) dışındakiler küçük yerel bankalardı. Bunların çoğu, İttihat ve Terakki'nin “milli ekonomi politikası” doğrultusunda, 1913-1918 arasında, Anadolu'da kurulmuştu. Yerli bankalardan Ziraat Bankası'nın 320 şubesi varken, 6 bankanın 1 ile 4 şubesi vardı. Geride kalan 11 bankanın merkez dışında şubesi yoktu. O günlerde Türkiye'de henüz bir Merkez Bankası da yoktu. Osmanlı Bankası, geçmişte Osmanlı'ya bile faizle borç vermiş bir yabancı bankaydı. İtibar-ı Milli Bankası ve Ziraat Bankası ise son derece yetersiz durumdaydılar. İş Bankası'ndan önce Türkiye'de yabancı bankaların tartışmasız egemenliği vardı. Örneğin, 1924'te yabancı bankaların toplam mevduattaki payı yüzde 78, özel Türk bankalarının yüzde 12, devlet bankalarının yüzde 10'du. (10)

Yerli-milli ekonomi için her şeyden önce yerli-milli sermayeli bankalara ihtiyaç vardı.

İşte Atatürk, İş Bankası'nı bu amaçla kurdu. İş Bankası, sermayesinin tamamı yerli bir bankaydı.

1924'te İş Bankası'nın kurulmasından sonra yerli-milli bankaların sayısı hızla arttı. 1925'te Sanayi ve Maadin Bankası, 1926'da Emlak ve Eytam Bankası kuruldu. Öyle ki 1929'da Türkiye'de 43 yerli-milli, 15 yabancı banka vardı. (11)

İş Bankası nasıl kuruldu?
1923'te İzmir İktisat Kongresi'nde tüccar ve sanayici grubu, “büyük sermayeli bir Türk bankasının kurulmasını” istediler. İktisat Vekili Mahmut Esat Bey de bu öneriye destek verdi. (12)

İşte tam da o günlerde Atatürk, Hindistan'dan kendisine gönderilen paranın ülke hesabına en hayırlı, en faydalı şekilde nasıl ve nerede kullanılabileceğini düşünüyordu. Bu sırada kendisine bir “milli banka” kurulması düşüncesinden söz edildi. Atatürk de kararını verdi; elindeki paranın 250.000 lirasıyla İş Bankası'nı kurdu. (13)

Atatürk, İş Bankası Genel Müdürlüğü'ne getirdiği Celal Bayar'ın “milletvekilliği” ve “bakanlığı” bırakmasını istedi. “Zekâ, dikkat ve iffet” ile hareket ederse mutlaka başarılı olacağını da söyledi. (14)

26 Ağustos 1924'te İş Bankası resmen kuruldu. Kuruluş tarihi olarak özellikle Büyük Taarruz'un başladığı 26 Ağustos seçildi. (15) Belli ki Atatürk, “askeri zaferleri, ekonomik zaferlerle tamamlamayı” kafasına koymuştu.

İş Bankası, 30 Ağustos 1924'te Ankara'da iki katlı Vakıflar İdaresi'nin beş odalı küçük binasında bir genel müdür, beş memur ve bir odacı ile işe başladı.

Naşit Hakkı Uluğ bu başlangıcı şöyle anlatıyor:

“Milli devleti, Anadolu'nun yoksul bağrında, Ankara'da kurmuştuk. Devletin kurulduğu taş bina, Meclis binası, iki yüz adım yukarıda, aynı tevazu içinde bir anıtımızdı. Oradan yedi düvele haykırmış ve karşı koymuştuk. Bu bina da iktisat zaferimizin siperi olacaktı. Genel Müdürlük, İdare Meclisi ve Ankara Şubesi bir araya sıkışacaktı; odalar yetmezse garajda bile çalışılacaktı ve nitekim öyle oldu.” (16)

İş Bankası toplam 1 milyon sermaye ile kuruldu. Atatürk'ün 250 bin lirası dışındaki ödenmemiş sermaye 28 Şubat 1926 tarihine kadar tamamen ödendi. 1927'de İş Bankası, İtibar-ı Milli Bankası ile birleşti. 1929'da İş Bankası'nın sermeyesi 5 milyon liraya çıkacaktı. (17)"


Kaynak
 
Bunlar da ilginizi çekebilir...
Geri