Ansiklopedi

209
220
472,261
81
105
197,456
Şehir Malatya
Gribe neden olan virüsün yüzey proteinleri olan Hemaglutinin (Hemagglutinin, H) ve Nöraminidaz (Neuraminidase, N) isimli kimyasallardan. Sayılar ise, bu yüzey proteinlerinin farklı tiplerinin keşfedilme sırasını belirtiyor. Örneğin H5N3 tipi virüsün Hemaglutinin proteini, H9N5'ten önce keşfedilmiştir. Bu isimlendirmenin kökenleri, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) 1980'de işleme soktuğu isimlendirme kurallarına dayanmaktadır. Normalde virüslerin adı H1N1 gibi isimlendirmelerden çok daha uzundur. Kurallara göre ismin başına eğer virüs insanda tespit edilmediyse, tespit edildiği hayvanın adı; keşfedildiği coğrafi bölge; soy hatlarının sayısı; virüsün izole edildiği yıl ve protein antijen tipi eklenmek zorundadır...
İlk olarak 90’lı yılların başında Japonya’nın dağlık ve virajlı yollarından hızla inmeye çalışan kişiler tarafından keşfedilmiştir. Drift temelde aracın virajı dönme esnasında oluşan merkezkaç kuvvetine direnemeyip arka kısmının kopması prensibine dayalı bir olaydır ve buna verilen isimdir. Türkçeye “yanlama” olarak geçmiş fakat birçok kelimede olduğu gibi yabancı şekli daha çok kullanılmaktadır. Drift genel olarak gösteri amaçlı bir harekettir ve motorsporları açısından istenmeyen bir durumdur. Çünkü drift aracın aktarma organlarına zarar vermekte ve lastiği yıpranmasıyla yol tutuşunu büyük ölçüde azaltmaktadır. Buna bağlı olarak da tur sürelerini düşürmektedir. Bir otomobilin drift yapabilecek nitelik taşıması için öncelikle...
Gökgerdan kuşu, ismini bir çoğumuzun ilk defa duyduğu hatta adını okumakta bile zorlandığımız bir kuş türüdür. Tabiattaki kuşlar genellikle güzellikleriyle sevimli ve cana yakın oluşlarıyla biz insanların dikkatini çekerler. Bazı kuşlarda vardır ki, bu kuşlar kendine has özellikleriyle diğer canlılardan ayrılırlar. Bu özellik kimi zaman avcılıklarıyla, kimi zamanda vücut yapılarındaki farklılıklarla dikkatleri üzerlerine çekerler. Tabiatta en çok karşılaştığımız canlı türü, hiç şüphe yok ki kuşlardır. Onların sesini daha gün ışımadan güneşin ışıklarıyla duymaya başlarız. Cıvıl cıvıl kuş sesleriyle dolu güzel bir güne uyanmak herkesin çok sevdiği mutluluk verici bir durumdur. Her kuşun kendine özgü Yüce Yaratıcı...
Yaşadığımız dünyada, tahmin edemeyeceğimiz kadar çok canlı türü bulunmaktadır. Birbirlerine benzeyen ya da birbirlerinden tamamen farklı özellik gösteren bir çok canlı türü yaşamaktadır. Canlı türlerinin sayıları hakkında, kesin bilgilere ulaşmak ne yazık ki mümkün değildir. Canlı türlerinin sayıları hakkında tahminlerden öteye geçmek mümkün değildir. Ortalama olarak dünya üzerinde 10 ile 30 milyon arasında canlı türünün yaşadığı tahmin edilmektedir. Canlı sayılarının çok fazla olması, yapılacak olan bilimsel araştırmaları da zorlaştırmaktadır. Bu zorluklar canlıları sınıflandırma yöntemine gidilmesine neden olmuştur. Canlılar akrabalık derecelerine ve birbirlerine olan benzerliklere göre sınıflandırma yoluna...
Skimmerlar kuşu, ismini bir çoğumuzun ilk defa duyduğu, hatta adını okumakta bile zorlandığımız bir kuş türüdür. Tabiattaki kuşlar genellikle güzellikleriyle sevimli ve cana yakın oluşlarıyla biz insanların dikkatini çekerler. Bazı kuşlarda vardır ki bu kuşlar kendine has özellikleriyle diğer canlılardan ayrılırlar. Bu özellik kimi zaman avcılıklarıyla, kimi zamanda vücut yapılarındaki farklılıklarla dikkatleri üzerlerine çekerler. Skimmerlar kuşu, kırlangıca benzeyen bir kuş türüdür. Bu kuş türünün en fazla dikkat çeken özelliği alışılmadık bir avlanma yeteneğine sahip olmalarıdır. Skimmer’ın alt çenesi, üst çenesinin iki katı büyüklüğündedir. Suya yakın bir seviyede uçar ve uzun alt çenesini suya daldırarak...
Hartlaub Turako ismini, bir çoğumuzun ilk defa duyduğu, hatta adını okumakta bile zorlandığımız, doğada göremeyeceğimiz bir kuş türüdür. Tabiattaki kuşlar, genellikle güzellikleriyle sevimli ve cana yakın oluşlarıyla tanınmaktadırlar. Bazı kuşlarda vardır ki bu kuşlar kendine has özellikleriyle diğer canlılardan ayrılırlar. Bu özellik kimi zaman avcılıklarıyla, kimi zamanda vücut yapılarındaki farklılıklarla dikkatleri üzerlerine çekerler. Doğaya baktığımız da bizi en çok etkileyen, en çok dikkatimizi çeken hiç şüphe yok ki kuşlardır. Çünkü onlar bizim yapamadığımızı, yani uçmayı başarabilmiş canlılardır. Bu özelliklerinden dolayı onlara imrenmemek neredeyse imkansızdır. Bizler ne kadar özgür olsak da, kuşlar kadar...
Bağırtlaklar, olağanüstü kuşlar familyasıdır. Her bağırtlak, net olarak tanınabilen özellikleri paylaşmasına rağmen, familyanın sınıflama planı, uzun süren bir tartışma konusu olmuştur. Sorun, bağırtlak kuşlarının morfolojik bakımdan muhtelif diğer kuşların Özelliklerini ödünç almalarından kaynaklanmaktadır: tüylü ayaklarını keklik familyasından (dolayısıyla ismini); kısa gagalarını, boyun ve bacaklarını güvercin familyasından; sivri uçlu kanatlarını ise çamurda yürüyen dalıcı kuşlar familyasından. Fakat bağırtlaklar, hangileriyle ilişkilidir? Son zamanlarda elde edilen biyokimyasal kanıtlar, dalıcı kuşları işaret etmektedir fakat bu konudaki anlaşmazlık süreceğe benzer. 16 tür bağırtlak vardır. Hepsi, güvercinlerin ki gibi baş ve...
Geçmişten günümüze kadar geçen süreç içerisinde, insan ırkının hep merak ettiği konulardan birisi evren olmuştur. Dünya’nın nasıl oluştuğu düşüncesiyle başlayan bu süreç içerisinde, yeni bilgilerin edinilmesiyle dünyanın yer aldığı uzay boşluğundaki diğer cisimler merak edilmiş ve bu doğrultuda bilim insanları çalışmışlardır. Her geçen gün teknolojinin ilerlemesiyle birlikte de, evren hakkında çok daha net ve geniş bilgilere ulaşılmış, ulaşılmaya da devam etmektedir. Dünyanın bir üyesi olduğu güneş sistemi, bilim insanları tarafından gözlemlenmiş ve de güneş sisteminde yer alan gezegenler hakkında net bilgilere ulaşılmıştır. Kızıl gezegen olarak adlandırılan Mars ise, özellikleri bakımından güneş sistemi içerisinde...
Mandala, sihirli çember olarak bilinen, Hint kökenli bir meditasyon aracı ve Sanskritçe kökenli bir kelimedir. Manda enerji, öz anlamında ve la kap anlamındaki kelimelierin birleşimidir. Bu bağlamda enerjiyi tutan kap diyebiliriz. Mandalayı yapan kişinin hisleri, dilekleri bu yapılan mandala tarafından tutulduğuna inanılır.Mandalalar daire şeklindedirler, kare şeklindeki motifleride vardır ancak yuvarlak formdadırlar. Merkezden başlayarak farklı sembollerin bir araya gelmesiyle bütünü oluşturan, bütünü simgeleyen bir desene sahiptir. Mandala 40.000 yıl öncesinde mağara duvarlarına çizilen daire içine alınmış resimlerde görülmüştür. Günümüze kadar ise biz farkında olmasak da hayatımız varlığını sürdürmüştür. Tezhip...
Bibliyografya’nın tarihi 15. Yüzyıl’da başlamaktadır. Basma eserlerde o tarihlerde ortaya çıkmıştır. Bibliyografya, belli konuda yazılmış eserleri inceleyen bilim dalıdır. Yunanca “biblion” kitap ve “graphein” yazmak ve tarif etmek kelimelerinden gelen bu deyim iki anlama gelmektedir. Kitaplar hakkında yazı anlamında kullanılmıştır. Bibliyografya kısaca bir konu hakkındaki yayınların tamamı anlamına gelmektedir. Bibliyoloji: Yazınbilim Bibliyoloji yani yazınbilim dört kısımdan oluşur. Müze, kütüphane, foto teknik, resterasyon. Bibliyografi, kitap bilimi anlamında kütüphaneciliğe de girmektedir. Bibliyografya bilgisinin gelişmesi ile kütüphaneciliğin gelişmesi de gerekli kılınmıştır. Bu sayede de bibliyografya çeşitleri ortaya...
İnsanoğlu için zaman kavramı, oldukça önemlidir. Zamanı ve dilimlerini belirtme ihtiyacı duyan insanlar, bu anlamda daha çok evrensel isimler ve kavramlar ile haşır neşir olmaktadırlar. Bu kavramların da hem nasıl ortaya çıktıkları sorunsalları, hem de bir takım hikayeleri mevcuttur. Zaman kavramı içinde, net olarak ifade edilen bazı veriler aşağıdadır; – Bir yıl; 12 ay (Aynı zamanda 52 hafta) – Bir ay; 28-31 gün (Aynı zamanda 4 – 5 hafta) – Bir hafta; 7 gün – Bir gün; 24 saat – Bir saat; 60 dakika – Bir dakika; 60 saniye – Bir saniye; 100 salise Verilerden de anlaşılacağı üzere, birimler genel anlamda birbirlerinin katları ya da belirli bir sayının net olarak katları şeklinde bulunmamaktadır. Bu nedenle de, birimler...
Bor atom numarası: 5, atom ağ:10'.81. Periyodik çizelgenin III-A grubunun birinci elementidir. Periyodik çizelgede bulunduğu yere karşın amelatik özellik gösterir. Bileşikleri ve bunlardan özellikle boraks binlerce yıldır bilinmekle birlikte elementel bor, saf olmayan bir biçimde ilk kez 1808''de Sir Humphry Davy'ce elektroliz yoluyla Gay Lussac ve Thenard'ca da oksidin elementel potasyumla indirgenmesiyle elde edilmiştir.Günümüzde bor haloje-nürlerin elektrikle ısıtılan fitilleri üzerinde ayrıştırılması yoluyla çok saf olarak (% 99.9999 saflıkta olabilir) elde edilir. Fiziksel özellikleri: Doğal bor iki izotopun karışımından oluşmuştur. B-10 (% 18.83) ve B-11 (% 81.17). Bunların dışında kütle numaraları 9.12 ve 13...
Kut anlayışı Türk, Moğol ve Altay Şamanizm inançlarında “kutsal enerji”, “yaşam gücü” gibi anlamlara gelmektedir. Kut’un yanında Hut, Kud ve Gut da denilebilmektedir. Moğol dilinde ise “Kutag” ya da “Hutag” olarak geçmektedir. Kut ismi, Kut ya da Kud kökeninden türetilmiştir. Bu kök, temizlik anlamına gelmektedir. Bazı kaynaklar tarafından, Kut kelimesinin Farsça olan “Hüda” kelimesinden ortaya çıktığı iddia edilse de, kelimenin kökeni “kutsallık” ve “kutluluk” dan gelen Kut’tur. Aynı kökten gelen “kutan” kelimesi de, “dua” ve “yakarış” anlamlarına gelmektedir. Yine Evenk dilinde, “khutu” kelimesinin karşılığı, kutsallıktır. Şamanizm kavramlarından büyücü ve şaman kelimeleri, “kudagaçı” kelimesi ile karşılanmaktadır. Sümerce ve...
Anestezinin Bulunmasından Önce Tıp bilimi yüzyıllardır, insanlığın ilgilendiği bir bilim dalıdır. Amaç hastalıkları tedavi edebilmek, ya da insanlar üzerinde etkili olan, ölümcül sebepleri ortadan kaldırmaktı. Bunu sağlamaya yönelik pek çok araştırma yapılmıştır. Doktorlar cerrahi müdahale yapma gerekliliğini gördüklerinde, karşılarına çıkan en büyük zorluk hastalara yaşatılan acıydı. Müdahale esnasında hastanın çok fazla acı duyması, bu yüzden hastanın ameliyat olmak istememesi içinden çıkılamayan bir hal almıştı. Bu yüzden müdahale ve tedavi mümkün olamıyordu. Eğer ameliyat yapılıyorsa anestezi olmadığı için, hastanın kolları ve bacakları masaya bağlanıyordu. Sonuçta ameliyat olan hasta, tarifsiz acılara katlanmak zorunda...
“Osteopeni” kemiklerin zayıflama ve yoğunluğunu kaybetme eğiliminde olduğu bir durumdur. Aşağıdaki makalede bu durumun belirtileri, nedenleri, tedavisi ve korunma yöntemleri hakkında daha fazla bilgi bulabilirsiniz. Kemik mineral yoğunluğu normalde olması gerekenden daha az olduğunda, durum osteopeni olarak değerlendirilir. Bu da bir kişinin kemiklerinin zayıfladığı, eskiden olduğu gibi güçlü olmadığı anlamına gelmektedir. Osteopenisi olan bir hastanın kemik mineral yoğunluğu daha da düşerse osteoporoz (kemik erimesi) denilen daha ciddi bir hastalık geliştirir. Osteopeninin belirtileri neredeyse sıfıra yakındır bu nedenle teşhis edilmesi oldukça zordur. Osteopeni Nedenleri: Orta yaşlardan itibaren insanlar yaşlandıkça...
Şensi (Shaanxi) Depremi veya Hua ilçesi Depremi, yaklaşık 830.000 kişinin ölümüne sebep olarak "en çok kişinin ölümüne sebep olmuş deprem" olarak kaydedilmiş depremdir. 23 Ocak 1556 sabahında şensi, Çin'de meydana gelmiştir. şensi, şansi, Henan, Gansu, Hebei, Shandong, Hubei, Hunan, Jiangsu ve Anhui illerinin 97'den fazla ilçesi etkilenmiştir. 835 kilometre genişliğinde bir alan harap olmuştur ve bazı ilçelerde nüfusun %60'ı ölmüştür. O zamanlarda nüfusun büyük çoğunluğu yapay lös (kül rengi toprak) toprağından uçurumlardaki yapay mağaralarında yaşamaktaydılar, felaket sırasında bu mağaraların birçoğu göçmüştür. Deprem Ming hanedanından ımparator Jiajing'in saltanatı zamanında olmuştur. Depremin sebep olduğu maddi zararın şu anki...
Evren ya da kâinat, uzay ve uzayda bulunan tüm madde ve enerji biçimlerini içeren bütünün adıdır. Pozitif bilimler açısından evren, gök cisimlerini barındıran ve sonsuz olduğu var sayılan uzay ve uzayda yer alan her şeyin toplamıdır. Dolayısıyla modern fizik açısından evren, sonsuz boşluk ve bu boşlukta yer alıp da var olduğunu bildiğimiz bütün atomik âlemlerdir. Enerji dalga veya partikülleri homojen ve dengeli olarak çözüldüğünde 'var oluş' ile 'anti-varoluş' olamayacağı ya da toplam karşıtları 'yok oluşta' ise bir patlama olamayacağından, evren soğuyor mu, ısınıyor mu, evrenin durması sonu mudur, Büyük patlama evrenin merkezi mi, başlangıcı mıdır, başka galaksiler ve hayatlar var mıdır, güneş evrenin merkezinde midir...
Ahd-i Atik Sandukası, Yüce Rabbimiz'in Kuran'da bildirdiği ve içinde Hz. Musa ve Hz. Harun'dan eşyalar barındıran değerli bir sandıktır. İslam alimlerine göre, sandukanın en önemli özelliği ise MÖ. 587 yılından beri nerede olduğunun bulunamaması ve ahir zamanda çıkacak bir şahıs olan Hz. Mehdi tarafından bulunacağının kabul edilmesidir. (En doğrusunu Allah bilir.) Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde ve çeşitli tarihi kaynaklarda dikkat çekilen bir konu olan Ahd-i Atik Sandukası, Yüce Rabbimiz'in gönderdiği Kuran'da bildirilmektedir. Ayrıca İlahi bir kitap olarak indirilen ancak sonradan tahrif edilmiş olan Tevrat'ta da bu sanduka hakkında bilgiler yer almaktadır. İslam alimleri tarafından, Kuran ahlakının tüm dünya...
TÜRK DİLLERİ AİLESİ Türk dilleri ailesi olarak Doğu Avrupa’dan Sibirya ve Çin’in batısına kadar uzanan bir alanda ana dil olarak 180 milyon kişi tarafından, ikinci dil olarak konuşanlar da sayılırsa 200 milyon kişi tarafından konuşulan, birbirleri ile çok yakın akraba olan ve 40 dilden oluşan bir dil ailesi tanımlanır. Türk dilleri Altay dilleri ailesine aittir. En çok konuşulan Türk dili, Türkiye Türkçesi’dir. Tüm Altay dillerinde olduğu gibi Türk dillerinde de büyük ve küçük ses uyumu vardır, yazımda sözcükler son ekler alarak uzarlar ve cümle yapısı özne-nesne-fiil sırasıyla oluşturulur. Yüzyıllar boyunca Türk dillerini konuşan halklar göçebe hayatı sürdürdürmüşler ve özellikle İran, İslav ve Moğol gibi...
1947 de bir Bedevi çoban, Ölü Deniz kenarında otlattığı keçilerinden biri, bir mağaraya girince, onu çıkarak için bir taş atar. Kırılan bir küp sesi.... Küpten, altın değil, bezlere sarılmış kağıt tomarlar çıkar... Yazılı kağıtlar.... 2000 yıldır keşfedilmeyi bekleyen yazılar. Ölü Denizin batı yakasına yayılmış bir çok mağara ve harabede binlerce ve binlerce yazılı kağıt, deri hatta bakır levha bulunur. Tarihi ve arkeolojik değerden önce, antika meraklılarının parasal değeri hız kazanır. Elden ele geçen buluntular 1954 yılında, Wall Street Journal'in ilan sayfalarına kadar sıçrar: "Dört adet Ölü Deniz Yazıtı, kelepir satılıktır...". Yazıtlar, arkeolog-tarihçi-din adamı grubunun elinde toplanmaya başlar. Bedevi...
Geri