Ansiklopedi

209
220
470,446
81
105
196,797
Şehir Malatya
“Kur’ân İslâm’ı” söylemine karşı yazdıkları sebebiyle sosyal medyada linç edilen Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, tehlikeye dikkat çekti. Bazı çevreler tarafından Kur'ân düşmanı ilan edildiğini belirten Yusuf Kaplan, Kur'ân'ın Müslümanların hayatından nasıl uzaklaştırılmaya çalışıldığını dikkat çekici bir yazıyla gözler önüne serdi. Kur'ân'Ia Sünnet'in birbirinden ayrılamayacağına özellikle vurgu yapan Kaplan, aksi halde Müslümanları büyük felaketlerin bekleyeceğini hatırlattı. Son günlerde İslamcılık üzerinden yeniden tartışmaya açılan meseleye farklı bir bakış getiren Kaplan, Kur'ân'ın hayat rehberi olması gerektiğini yineleyerek bunun önündeki engellerin neler olduğunu da tek tek sıraladı. İşte Kaplan'ın yazısındaki çok...
NASA çalışanları gözlerine inanamadı! Amerikan uzay aracı New Horizons Plüton'un etkileyici bir görüntüsünü daha yakaladı. KALP ŞEKLİNDE PARLAK BÖLGE Plüton'un fotoğrafta görülen yüzü, 14 Temmuz'da ayrıntılı olarak incelenecek. Bu görüntüde, Plüton'un ekvatorunun yakınında yer alan ve "balina" adı takılan büyük karanlık bölge ile 2.000 kilometrelik bir alana yayılan ve şekli kalbi andıran parlak bölge görülüyor. 'NE OLDUĞUNU BİLMİYORUZ' Dr. Spencer, "Fotoğraflar halen sadece Plüton'un gayet tuhaf olduğunu gösteriyor. Son derece karanlık ve son derece parlak olan bölgeleri var. Ve bunların ne olduğunu henüz bilmiyoruz." dedi. New Horizons'ın zorluğu topladığı verileri Dünya'ya geri gönderebilmesindeki zorlukta yatıyor...
İzmit Körfez Köprüsü Güney Yaklaşım Viyadüğü'nün en büyük parçasının yerleştirilme işlemi Türk işçiliği ile gerçekleştirildi. İstanbul-İzmir yolculuğunu 3,5 saate indirecek Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyol Projesi'nin en önemli geçiş noktası olan İzmit Körfezi Geçiş Köprüsü'nde bugün aynı zamanda rekor olan operasyonla 2 bin 600 tonluk Hersek Burnu'ndaki Güney Yaklaşım Viyadüğü'nün en büyük tabliyesi bugün 57 metre yükseğe kaldırılıp yerine yerleştirildi. Böylece 'Türkiye'nin En Büyük Ağır Kaldırma Operasyonu' da gerçekleştirilmiş oldu. Projenin önemli unsurlarından birini oluşturan Viyadük, İzmit Körfez Geçişi Asma Köprüsü'nün güney ayağını otoyola bağlıyor. Viyadüğü kullanarak köprüden geçen araçlar, 60 metre...
Balkanlar’daki Osmanlı mimarisinin sıradışı yönlerini inceleyen Prof. Dr. Mesut Idriz, Osmanlı köprülerindeki çok ilginç bir detayı paylaştı Balkanlar’daki Osmanlı mimarisi ve kültürüne dair makaleler kaleme alarak ve araştırmalar yapan bir isim olan Uluslararası Saraybosna Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Idriz, Balkanlar'daki Osmanlı köprülerinin ortak yönlerine dikkat çekti: Hepsinde kıbleye bakan mihraplar var! Şu sıralar kendi memleketi olan Üsküp ve çevresindeki köprülere dair bir belgesel hazırlayan Prof. Dr. Mesut Idriz'in Star Pazar’a aktardığı ilginç bilgiler: - Kıbleye Bakan Köprüler projesi nasıl ortaya çıktı? Üsküplü olduğum için bu şehrin iki yakasını birleştiren Vardar Nehri üzerindeki...
Kaligrafi, süsleyerek yazı yazma sanatıdır. Kaligrafi kelimesinin kökeni Yunanca kallos 'güzel' ve graphos 'yazı' kelimeleridir. Çin başta olmak üzere Doğu Asya, Batı toplumlarına ait tarihleri çok eskiye dayanan bir çok kaligrafi örneği mevcuttur. İslam uygarlıklarında kaligrafi 'hat sanatı' (yabancı bir terim olan kaligrafi anlamını tam olarak karşılamıyor olsa da) adını alır. Ülkemizde genellikle 'hat sanatı' ve 'kaligrafi' aynı çerçevede anılıyor olsa da aslında farklı konulardır. Temelde her ikisini de güzel yazı yazma sanatı olarak adlandırabiliriz. Fakat Hat Sanatı deyince akla ilk gelen şey; eski harflerle yazılan dini içerikli yazılardır. Osmanlı kültüründe dini motiflerin ön planda olması sebebiyle Allah ve...
Eğri oturup doğru konuşalım. Bugüne kadar Meclis Başkanlığı seçimi, partilere oy veren seçmenler için hiç önemli olmadı. Ama bu kez mesele bir hesaplaşmaya dönüştü! Birileri yüzde 60'lık bloktan bahsedip, "Helal olsun beraber nasıl da salladık" deyince işin rengi değişmeye başladı. Hele hele birileri AK Parti'ye seçimlerden sonra ikinci yenilgiyi tattırmak için ellerini ovuşturunca iş şirazesinden çıktı. Dünden beri takip ettiğim kronik AK Parti düşmanları MHP'yi yerden yere vuruyor! Neymiş efendim... MHP AK Parti'nin koltuk değneği olmuşmuş! Son turda oy kullanmayarak AK Parti'ye büyük iyilik yapmışmış! Önce şunun adını net olarak koyalım... MHP AK Parti'ye iyilik falan yapmadı. Sadece PKK'nın siyasi kanadı olmaktan...
Bandıra İtalyanca "bandiera" kelimesinden gelir ve bir geminin hangi ülkede kayıtlı olduğunu gösteren bayraktır. Gemiler neden Panama bandırasını tercih ediyor? Panama 3 milyonluk nüfusuyla küçük bir ülke olsa da dünyanın en büyük sivil gemi filosuna sahip. Panama bandıralı sivil gemilerin sayısı, ABD ve Çin bandıralı gemilerin toplamından daha fazla. Panama, coğrafi konumu itibariyle dünya ticareti için hayati öneme sahip bir bölgede yer alıyor. Panama kanalı Atlantik ve Pasifik okyanuslarını birbirine bağlayan en önemli nokta olarak kabul ediliyor. Panama kanalı yüzyıllardır gemilerlere güvenli ve kestirme bir güzergah imkanı verdi ve çok daha tehlikeli ve uzun bir yol olan Boynuz Burnu'na kadar gitmemelerini sağladı. Modern...
Elektriksel kelimelerin Osmanlıca karşılıklarını hiç duymuş muydunuz? Peki ya Osmanlı Devleti zamanında elektriksel deneylerin yapıldığını biliyor muydunuz? Osmanlı Devleti'nde Aydınlatma | "Gece gözü : kör gözü" Günümüze kadar ulaşmış "Gece gözü : kör gözü" söyleminden uzandığımız Osmanlı Devleti dönemindeki aydınlatma bilindiği üzere daha ilkel düzeylerdeydi. Havagazı Osmanlı'ya gelene kadar en çok kullanılan aydınlatma şekilleri hepimizin aşina olduğu üzere meşale, çerağ, kandil, mum ve yağ lambasıydı. Halk, evlerinde ve dışarı çıktıklarında aydınlatma ihtiyaçlarını bu araçlarla gideriyorlardı. Aydınlatmanın en temeli olarak bildiğimiz mumun, o zamanlarda kasapların ve bireysel hayvan kesenlerin kestikleri...
Elmas, bilinen en sert maddelerden biridir ve değerli bir taştır. Karbon elementinin bir modifikasyonu grafit, diğeri ise elmastır. Elmasın saf karbon olduğu ilk olarak Fransız kimyacı Lavoisier tarafından keşfedilmiştir. Lavoisier, elması yakmış ve yanma gazının sadece karbondioksit olduğunu görünce elmasın karbon olduğu hükmüne varmıştır. Özellikleri En belirgin özelliği sertliğidir. Mineralojide kullanılan mohs sertlik göstergesinde en yüksek rakamla (10) gösterilir. Bu, diğer bütün mineralleri çizebilmesi demektir. Sertliğinden dolayı endüstriyel aletlerde kullanılması büyük önem kazanmıştır. Keza dayanıklılığından ve ışığı çok iyi kırmasından dolayı kıymetli bir zîynet eşyâsıdır. Elmas mineralinin her cihetteki...
Allah evinin anahtarı Osman b. Ebi Talha'nın elinde. Nur-u Cihan, anahtarı Osman'dan istediler: - Ver onu bana! Osman b. Ebi Talha ileri atıldı ve anahtarı uzatıp: - Emanettir, ey Allah'ın Resulü! Dedi ve anahtarı Peygamberler Peygamberine teslim etti. Anahtar, Allah Sevgilisi'nin mübarek elinde. Osman b. Ebi Talha'nın boynu bükük, yüzünde tırmık tırmık bir acı. Kâinatın Efendisi bu mahcup adama hitap ettiler: - Dediğim oldu mu, ey Osman? Osman mırıldandı: - Evet, ey Allah'ın Resulü! O anda Osman'ın gözünde Mekke ve Kâbe karardı ve eski günler canlandı: Eski, hem de çok eski demlerde, bir gün, Resul-i Ekrem Kâbe'ye girmek istiyorlar. Anahtar yine Osman'da. Osman acı acı gülüyor ve Resuller Serverinin teklifini reddediyor...
Bu kitap cinciliğin ve büyücülüğün en ‘baba’ eseridir ve kasalarda saklanır... Cin yahut diğer bedensiz varlıkları çağırma, onları hizmetkâr olarak kullanma konularında İslam dünyasında şimdiye kadar yüzlerce eser yazılmıştır ve bu eserlerin en önemlisinin “Bûnî Risâlesi” olduğu söylenir. Bu eserin en mükemmel nüshası İstanbul’da bir kütüphanede saklanır ama kataloglarda görünmez ve okuyucuya da çıkartılmaz... Elyazması bir kitap düşünün; mevcudiyeti, adı, sanı, vesâiresi herşeyi bilinsin ama içerisinde yazılı olanlar asırlardan buyana ortaya çıkmasın ve kitap yine asırlardan buyana hiçbir okuyucuya gösterilmesin ve ismi açıklanmayan bir kütüphanenin kasasında muhafaza edilsin... “Bûnî Risâlesi”nden, yani cincilik...
1980’lerin başında maceraperest Ralph Fiennes, arkeolog Juris Zarins, film yapımcısı Nicholas Clapp ve avukat George Hedges’tan oluşan bir grup, Arabistan’ın en büyük miti olan kayıp şehir İrem’i bulmak için bir araya gelmişti. Tüm Arap yarımadasında ve Kuzey Afrika’da bin yıllardır adı anılan fakat nerede olduğu bilinmeyen efsane şehri bulmanın kolay olmayacağını biliyorlardı. Tahmin ettikleri gibi senelerce ufak bir iz bulmak için çabaladılar. Fakat koca çölde eskiden bir şehir olduğuna dair en ufak bir işaret yoktu. Grup önce Arabistan’daki tüm efsaneleri derleyip, şehrin tahmini yerini tespit etmeye çalıştı. Efsanelere göre İrem şehri, Yemen’in güney bölgelerinde olmalıydı. Buna kati derecede inanan gruptan...
Doğru yerde ölürseniz, doğa cesedinizi doğal bir mumya olarak saklıyor… Kalıntıları görmek pek hoş bir şey olmasa da, doğanın müthiş bir biyolojik zaman kapsülü yaratması herkesi şaşırtıyor. Mumyalama fikri nasıl doğmuş olabilir? Ölüm geldiğinde, bırakın itibarı, bakışları bile korumak mümkün değil. Vücut birkaç saat içinde katılaşmaya başlıyor, yüz hatları bozuluyor, uzuvlar sertleşiyor. Birkaç gün sonra da bağırsaklardaki bakteriler kontrolsüz olarak çoğalmaya başlıyorlar; zararlı gazlar çıkıyor, vücut şişiyor ve çürüme başlıyor. Sıra böceklere gelince… Onlar ölü bedene hücum ettiklerinde, ceset hemen dağılmaya başlıyor. Tüm bunlar düşünüldüğünde, atalarımı*zın, liderlerinin ya da sevdiklerinin cesetlerini canlıyken...
Güneş Sistemi’nin yapısı, her türlü ayrıntısıyla birlikte canlılar için özel bir tasarıma sahiptir. Bir başka deyişle, evrenin fiziksel yasaları gibi Dünya’nın uzaydaki konumu da, bu evrenin insan yaşamı için tasarlanmış olduğunu gösteren kanıtlar içermektedir. Yapılan tüm araştırmalar bu kusursuz düzenin ve tasarımı sonsuz bir güç ve akıl sahibi olan Allah’ın yarattığını tasdik etmektedir. Kâinatta kusursuz bir düzen bulunmaktadır. Bu kusursuz düzen içinde Güneş Sistemi çok küçük bir yer tutmaktadır. Ancak kâinata göre bir nokta tanesi kadar küçük olan bu sistem, bize göre çok büyüktür. Güneş Sistemi’nin büyüklüğünü biraz daha detaylı düşünelim. Uçsuz Bucaksız Evren Bu sistem, evrenin içindeki diğer yıldızlara göre...
“Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah’ın temellerini yükseltiyor. (şöyle diyorlardı) Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur: Şüphesiz sen işitensin, bilensin”. (Bakara Suresi – Ayet: 127) Kabe’nin yapılışı hakkındaki rivayetlere göre, Hz. Adem ile Havva cennetten çıkarıldıkları vakit yeryüzünde Arafat’ta buluşurlar, beraberce batıya doğru yürürler. Kabe’nin bulunduğu yere gelirler. Bu esnada Hz. Adem, bu buluşmaya şükür olmak üzere Rabbine ibadet etmek ister ve cennette iken, etrafında tavaf ederek ibadet ettiği nurdan sütunun tekrar kendisine verilmesini diler. İşte o nurdan sütun orada tecelli eder ve Hz. Adem, onun etrafında tavaf ederek Allah’a ibadet eder. Bu nurdan sütun Hz. Şit zamanında kaybolur, yerine...
Eski Türk yurdu ve coğrafyası üzerine şimdiye kadar çok değişik fikirlerin ortaya atıldığı bir gerçektir. Yani Türklerin ana yurdu meselesi çok tartışılmış ve hâlâ da tartışılmaya devam ediyor. Biz de, zaman zaman çeşitli yazılarımızda ve kitaplarımızda kısmen de olsa bu konu üzerinde durmaya çalıştık.Bununla beraber eski Türk vatanı veya ana yurdu hususunda bizim görüşümüz Selenge ve Orkun Irmakları kıyıları olması gerektiği yolundadır. Ancak, özellikle Kök Türkçe kitabeleri göz önünde bulundurduğumuzda, bu tarihi belgelerde zikredilen Ötüken kelimesini ele alıp, neresi olduğu konusunda fikir yürütmek gerekirse, bu coğrafi adın çok geniş bir manası olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla eski Türk kaynaklarında “il tutulacak yer”...
Temelleri 1958’lerde Oxford Üniversitesinde atılan bu yeni bilim dalı, son on yılda kendisine gerekli oları zemini ancak elde edebilmiştir. Arkeometri sözlük anlamı itibarıyla arkeolojide ölçme ve değerlendirme gibi kelimelerle ifadelendirilirken, gerçek amacı ve anlamı pozitif bilimlerin sosyal bilimlerle yardımlaşmasıdır. Genel anlamda tarifi arkeoloji ile fizik ve doğal bilimler arasında bir ortak yüzey temin etme konusu, arkeometrinin kendisiyle anlam kazanmıştır. İşte bu rol, arkeolojik verileri fiziksel ve kimyasal metotlarla matematiksel modellendirme, istatiksel analizle bilgi edinme ve teknolojik değerlendirilmelerle hayata geçirilmiştir. Bu anlamda arkeometrinin hayatımıza girmesi ve onunla tanışmamız...
Bu alıntılar, Sfenks hakkındaki birbirinden uzak yorumların örneğidir: Bir yanda tamamen mistisizm ve diğer yanda sevimsiz bir pragmatizm. Yaşamının büyük bir bölümünü kuma gömülü olarak geçiren Sfenks’in yaşı ve yapılma amacı, nasıl yapıldığı, içindeki gizli bölmeler, kehanetlerdeki rolü ve en az onun kadar gizemli olan piramitlerle bağlantısı hep merak konusu oldu. Varsayımların çoğu, sürekli Sfenks’i daha iyi öğrenmek için uğraşan ve bu yapının sırrı hakkında görüşler ileri süren Mısır araştırmacılarını ve arkeologları umutsuzluğa düşürmektedir. Giza platosunun üzerinde onu savunurmuş gibi duran Eski Mısır’ın ve günkü Mısır’ın bu ulusal sembolünün, belki de alışıp gelmiş bir işlevi vardı: Yüzyıllar boyunca şairlerin...
Bosna-Hersek’te Saraybosna’nın kuzeybatısındaki Visoko şehrinde bulunan Visocica Tepesi, Ekim 2005’te Boşnak-Amerikalı işadamı/kaşif Semir Osmanagic’in, tepenin aslında geçmişi belki de bundan 12 000 yıl öncesine, son buz çağına dayanan, insan yapımı dev bir piramit olduğu yönündeki olay yaratan iddiasını ortaya atmasıyla dünya çapında gündeme geldi. Osmanagic, bir zamanlar duvarla çevrili bir ortaçağ şehrinin bulunduğu yer olan tepenin dört ana yöne bakan, son derece simetrik dört yokuşu, düz bir zirvesi ve bir girişi olduğunu öne sürdü. Bölgedeki kazılar sırasında Osmanagic ekibiyle birlikte, piramidin dış yüzeyinden geldiğini düşündüğü büyük taş kesitleri, kazı ekibinin yapının havalandırma bacası olduğunu tahmin ettiği...
Aral, günümüz Kazakistan’ından Özbekistan’a dek uzanan sularıyla binlerce yıl boyunca dünyanın en büyük göllerinden biri olarak ağırlığını korudu. Ve şimdi, yok oluşuyla bir ibret öyküsü anlatıyor. Yusuf Kamalov, elleriyle geniş bir yay çizerek önümüzde göz alabildiğine uzanan çalılıklarla örtülü çölü gösterirken, “Dünyanın sonu işte böyle bir şey,” diyor. “Mahşer gününü görürsek eğer, muhtemelen Karakalpakistan halkı çok da bocalamaz, çünkü mahşeri biz zaten yaşıyoruz.” Kabuklu deniz hayvanlarından kalma yığınlar ve kuma demir atmış halde paslanan beş–altı balıkçı teknesi olmasaydı eğer, Kuzey Özbekistan’da kumlu bir kayalığın tepesinden baktığımız bu manzara herhangi bir çöle ait olabilirdi...
Geri