İçindekiler
1939 yılının Eylül ayında Avrupa’da patlak veren ve hızla genişleme eğilimi göstererek kısa sürede dünyanın dört bir yanına yayılan İkinci Dünya Savaşı’nın çok geçmeden Türkiye ekonomisi üzerinde de önemli ve derin etkilerini göstereceğini tahmin etmek, ilk dünya savaşının tecrübesiyle de hiç güç değildi.
Bu gerçeği ve tecrübeyi değerlendiren Refik Saydam Hükûmeti, savaşın çıkışından çok kısa bir süre sonra, 18 Ocak 1940’da Millî Korunma Kanunu’nu (MKK) meclisten hızla geçirdi. Yasada, hâli hazırdaki özel duruma atıfta bulunuluyor; savaşın etkilerine karşı ekonomik bakımdan da yeni önlemler alınmak istendiği vurgulanıyordu. “Fevkalade hâllerde devletin bünyesini iktisat ve millî müdafaa bakımından takviye maksadıyla” hükûmete olağanüstü görev ve yetkiler verilmekteydi. Saydam Hükûmeti, hiç zaman kaybetmemiş ve 19 Şubat 1940 tarihli hükûmet toplantısında yasayı uygulamaya koymaya karar vermişti.
Tarımsal alandaki üretim yetersizliği nedeniyle hükûmet yasanın bu maddesine dayanarak 18 Şubat 1941 tarihinde tek tip ekmek çıkarılmasına karar verdi. Bu kararda ekmek çeşnisi de saptanmıştı. Örneğin; 22 Şubat 1941 tarihli Ulus gazetesi, Ankara, İstanbul ve İzmir’de tek tip ekmeğe % 15 oranında çavdar karıştırılacağını haber veriyordu. Ancak üretim darlığı, ekmek çeşnisinin sık sık değişmesi sonucunu doğuracaktır.
Şevket Süreyya Aydemir şöyle yazıyor: “Mesela İzmir’de palamutun, küspenin una karıştırılmasını gerektiren tedbirler alınmak zorunda kalınıyordu. İzmir valisi, bir gün bana İzmir’de kasasını açarak: ‘İşte dün fırınlardan çıkan bu! Bir tanesini hatıra olarak saklayacağım!” diyerek, taşla moloz arası kara bir hamur, daha doğrusu çamur parçası göstermişti.” Hatta buğday unundan bazı maddelerin (pasta, çörek vs.) yapımı ve satışı yine bu sıralarda yasaklanmış; bu yasak ancak 1944 yılı sonlarında, o da ancak bazı koşullarla kaldırılmıştı.
30 Ocak 1942 Akşam Gazetesi
Önce 11 Ocak 1942’de Ankara’da ve bundan iki gün sonra da İstanbul’da ekmek karnelerinin dağıtımına başlandı. Karne karşılığında ekmek dağıtımına ise 17 Ocak’ta başlanacaktır. Üretim düşüklüğü nedeniyle 13 Nisan 1942’de günlük ekmek istihkâkı 7 yaşından büyükler için 175 grama inmiş, Mayıs ayında ise 150 gram olmuştu. İstihkâk miktarı ancak 1 Eylül 1944’ten itibaren; 7 yaşına kadar çocuklarla 7 yaşından büyükler için yeniden 375 gram olacak, bu miktar ağır işçiler için ise 750 grama kadar yükselecektir. 1945 yılı Ocak ayından itibaren de bu rakamlar sırasıyla 450 ve 900 gram olacaktır.
Şubat 1942’den itibaren eksiltilmeye başlayan ekmek miktarları daha sonra bir gün tam diğer gün %50 az olmak üzere dönüşümlü gramajla verilmeye başlandı. Halkın belirlenen miktarda ekmek alabilmesi için taze olarak satılması yasaklandı ve buna aykırı olarak satış yapanlar cezalandırıldı. Ekmek almak istemeyenlere pazartesi günleri olmak üzere belirlenen miktarda un dağıtıldı. CHP iktidarı, ekmek dağıtımı konusunda kendi memuruna ve partinin örgütlerine öncelik tanıdı.
Bu amaçla 22 Ekim 1942 tarihinde Bakanlar Kurulu’nca kabul edilen “Hükümetçe Ekmek ve Ekmeklik Hububat Vesair Eşya ve Maddelerin Dağıtılmasına Dair Talimatname” ile devlet memurlarına, köy eğitmenleri ve öğretmenlerine, emekli-dul ve yetim maaşı alanlara, yardımcı öğretmenlere, Anadolu Ajansı ve devlet radyosu çalışanlarına, CHP ve Halk Evlerinde daimi çalışanlara, bu kimselerin anne, büyükanne, eş, çocuk, torun ve kız kardeşleri gibi bakmakla yükümlü olduğu kişilere dağıtımda kolaylık sağlandı.
Ardından 16 Kasım 1942 itibariyle ekmek, iki karne ile dağıtılmaya başlandı. Karnelerden birisi sabit gelire sahip memurlara diğeri ise halka tahsis edilerek memura 300 gramlık ekmek, 8.50 kuruşa, halka ise aynı miktar ekmek 13.75 kuruşa satıldı. Yani ekmek dağıtımında eşit şartlar korunmadı ve toplum içinde aynı kalitede ve miktarda ekmek dağıtımını sağlama amacıyla yürürlüğe konan, Karne uygulaması adaletsizliğe kapı araladı. “Parası olan iyi kalitede ekmeği yüksek fiyatla temin ederken, fakir halk kara ekmeğe mahkum hale geldi. Bunun yanı sıra lokantalarda yemek yiyenler ise ekmeklerini yanlarında götürmüşler ya da ekmek fişlerini lokantacıya vererek ekmek almışlar, yiyemedikleri kısmı ise paket yaptırarak evlerine götürmüşlerdi. Memura ucuz, vatandaşa pahalı ekmek...
Dağıtımı karne ile yapılan tek mal elbette sadece ekmek değildi. 14 Mayıs 1942’de tarihinde karar altına alındığı şekilde Halk Dağıtma Birlikleri’nin görev ve amaçları arasında hükûmetçe dağıtımı karneye bağlanmış olan maddelerin kartlarının halka dağıtımı da vardı. Dönemin basın koleksiyonları şu tür haberlerle doludur: “Küçükpazar’da Mehmet adında biri 77 tane günlük ekmek kuponunu satarken yakalandı.” (Ulus, 16 Nisan 1942); “Karnesiz ekmek satan kimseler yakalandı.” (Ulus, 30 Mayıs 1942).
“Evlerde ekmek kavgaları, kim daha çok yedi, kim daha az yedi tartışmaları eksik olmazdı. Ağır işçi karneleri sözüm ona kollarıyla çalışanların karınlarını biraz daha iyi doyurmak içindi ama bunlar karaborsada bol bol satılmaktaydı… Halk ile memur iki sınıf halinde birbirinden ayrılmıştı ve devlet, kendi memurunu kısmen koruyabilmenin gayreti içindeydi…”
Kazım Karabekir (1882-1948)
Erenköy‟de ekmek derdi yine müthiş. Öğle vakti hâlâ fırının önü mahşer. Sebebi un gece yarısından sonra üçte gelmiş. Ekmek de berbat. İçinde her şey var… Herkes işini gücünü bırakıp saatlerce fırının önünde ekmek alacağım diye birbirini eziyor…”
Altay Öymen (1932- , CHP Genel Başkanı 23 Mayıs 1999 - 1 Ekim 2000)
“Ekmekçiye gidip ekmek alma görevi bazen bana düşerdi. Herkesin karnesini alıp gider, sıraya girip fişleri verir, ekmekleri alırdım… Evde 6 kişiydik. Ama bizim yarım ekmek hakkımıza karşın kardeşleriminki(iki kardeşi var) çeyrek ekmek olduğu için, toplam hakkımız 2.5 ekmekti… Birkaç ay geçtikten sonra bir ekmeğin gramı 750‟den 600‟e indirildi. Herkesin hakkı ona göre azaldı. Büsbütün yetmemeye başladı. Ama yapacak bir şey yoktu. Çünkü ülkedeki buğday üretimi azalmıştı. O azalışın nedenlerinden biri kuraklıktı, öteki askere alınıp silah altında kalan nüfusun artmasıydı.”
Kaynak: Ekmek yok pasta da yasak Cemil KOÇAK Köşe Yazıları , Haber - Her nevi madde ile pasta imali yasak , Karneden israfa: Türkiye'de Ekmek
ekmek-kuyruguaf50b7d51377716a.webp
Bu gerçeği ve tecrübeyi değerlendiren Refik Saydam Hükûmeti, savaşın çıkışından çok kısa bir süre sonra, 18 Ocak 1940’da Millî Korunma Kanunu’nu (MKK) meclisten hızla geçirdi. Yasada, hâli hazırdaki özel duruma atıfta bulunuluyor; savaşın etkilerine karşı ekonomik bakımdan da yeni önlemler alınmak istendiği vurgulanıyordu. “Fevkalade hâllerde devletin bünyesini iktisat ve millî müdafaa bakımından takviye maksadıyla” hükûmete olağanüstü görev ve yetkiler verilmekteydi. Saydam Hükûmeti, hiç zaman kaybetmemiş ve 19 Şubat 1940 tarihli hükûmet toplantısında yasayı uygulamaya koymaya karar vermişti.
Buğday ununa kısıtlama
MKK’ya göre; hükûmet halkın ve milli savunmanın kesin ihtiyacı olan gerekli maddelerin tüketim miktarını gerektiğinde saptamaya ve sınırlandırmaya yetkiliydi. Bu madde, daha sonra 1945 yılına dek üç kez değiştirilecek ve kapsamı genişletilecekse de, özünde herhangi bir değişikliğe uğramayacaktır.Tarımsal alandaki üretim yetersizliği nedeniyle hükûmet yasanın bu maddesine dayanarak 18 Şubat 1941 tarihinde tek tip ekmek çıkarılmasına karar verdi. Bu kararda ekmek çeşnisi de saptanmıştı. Örneğin; 22 Şubat 1941 tarihli Ulus gazetesi, Ankara, İstanbul ve İzmir’de tek tip ekmeğe % 15 oranında çavdar karıştırılacağını haber veriyordu. Ancak üretim darlığı, ekmek çeşnisinin sık sık değişmesi sonucunu doğuracaktır.
Şevket Süreyya Aydemir şöyle yazıyor: “Mesela İzmir’de palamutun, küspenin una karıştırılmasını gerektiren tedbirler alınmak zorunda kalınıyordu. İzmir valisi, bir gün bana İzmir’de kasasını açarak: ‘İşte dün fırınlardan çıkan bu! Bir tanesini hatıra olarak saklayacağım!” diyerek, taşla moloz arası kara bir hamur, daha doğrusu çamur parçası göstermişti.” Hatta buğday unundan bazı maddelerin (pasta, çörek vs.) yapımı ve satışı yine bu sıralarda yasaklanmış; bu yasak ancak 1944 yılı sonlarında, o da ancak bazı koşullarla kaldırılmıştı.
pasta-yasak5e675e531a419a9f.webp
30 Ocak 1942 Akşam Gazetesi
Karneyle ekmek satışı
Nihâyet 1942 yılı başında buğday üretimindeki düşüş nedeniyle büyük kentlerde ekmek tüketimini sınırlandırmak amacıyla karne uygulamasına geçildi. “Ekmek ve ekmeklik hububat” tüketiminin sınırlandırılmasına ilişkin kararda, ekmeğin “kart usûlü” ile dağıtılacağı; 7 yaşına kadar olan çocuklara günde 187,5 gram, 7 yaşından yukarı olanlara 375 gram ve ağır işçilere de 750 gram ekmek dağıtılacağı öngörülmüştü. Karara göre, karne dağıtımı yerel belediyelerce yapılacak ve eğer köylerde karne uygulaması olursa herkese günde 300 gram ekmek dağıtılacaktı.Önce 11 Ocak 1942’de Ankara’da ve bundan iki gün sonra da İstanbul’da ekmek karnelerinin dağıtımına başlandı. Karne karşılığında ekmek dağıtımına ise 17 Ocak’ta başlanacaktır. Üretim düşüklüğü nedeniyle 13 Nisan 1942’de günlük ekmek istihkâkı 7 yaşından büyükler için 175 grama inmiş, Mayıs ayında ise 150 gram olmuştu. İstihkâk miktarı ancak 1 Eylül 1944’ten itibaren; 7 yaşına kadar çocuklarla 7 yaşından büyükler için yeniden 375 gram olacak, bu miktar ağır işçiler için ise 750 grama kadar yükselecektir. 1945 yılı Ocak ayından itibaren de bu rakamlar sırasıyla 450 ve 900 gram olacaktır.
Şubat 1942’den itibaren eksiltilmeye başlayan ekmek miktarları daha sonra bir gün tam diğer gün %50 az olmak üzere dönüşümlü gramajla verilmeye başlandı. Halkın belirlenen miktarda ekmek alabilmesi için taze olarak satılması yasaklandı ve buna aykırı olarak satış yapanlar cezalandırıldı. Ekmek almak istemeyenlere pazartesi günleri olmak üzere belirlenen miktarda un dağıtıldı. CHP iktidarı, ekmek dağıtımı konusunda kendi memuruna ve partinin örgütlerine öncelik tanıdı.
Bu amaçla 22 Ekim 1942 tarihinde Bakanlar Kurulu’nca kabul edilen “Hükümetçe Ekmek ve Ekmeklik Hububat Vesair Eşya ve Maddelerin Dağıtılmasına Dair Talimatname” ile devlet memurlarına, köy eğitmenleri ve öğretmenlerine, emekli-dul ve yetim maaşı alanlara, yardımcı öğretmenlere, Anadolu Ajansı ve devlet radyosu çalışanlarına, CHP ve Halk Evlerinde daimi çalışanlara, bu kimselerin anne, büyükanne, eş, çocuk, torun ve kız kardeşleri gibi bakmakla yükümlü olduğu kişilere dağıtımda kolaylık sağlandı.
Ardından 16 Kasım 1942 itibariyle ekmek, iki karne ile dağıtılmaya başlandı. Karnelerden birisi sabit gelire sahip memurlara diğeri ise halka tahsis edilerek memura 300 gramlık ekmek, 8.50 kuruşa, halka ise aynı miktar ekmek 13.75 kuruşa satıldı. Yani ekmek dağıtımında eşit şartlar korunmadı ve toplum içinde aynı kalitede ve miktarda ekmek dağıtımını sağlama amacıyla yürürlüğe konan, Karne uygulaması adaletsizliğe kapı araladı. “Parası olan iyi kalitede ekmeği yüksek fiyatla temin ederken, fakir halk kara ekmeğe mahkum hale geldi. Bunun yanı sıra lokantalarda yemek yiyenler ise ekmeklerini yanlarında götürmüşler ya da ekmek fişlerini lokantacıya vererek ekmek almışlar, yiyemedikleri kısmı ise paket yaptırarak evlerine götürmüşlerdi. Memura ucuz, vatandaşa pahalı ekmek...
ekmek-kartice9df6ec9625c622.webp
Sahtecilik ve suistimaller
Ekmek karnesinde tahrifat yapanlara ya da kendisine ait olmayan karne kullananlara üç yıla dek hapis cezası verileceği 7 Şubat 1942 tarihli Ulus gazetesinde açıklanmıştı. Yine Şevket Süreyya Aydemir şöyle yazıyor: “Haydarpaşa istasyonunda tesadüfen hamalın sırtından düşerek parçalanan bir sandıktan dökülen binlerce sahte ‘ağır işçi ekmek karneleri’ni bastıran ve dağıtan dolandırıcı: ‘Bu sahte vesikalar tam taklit sayılmaz. Çünkü şu köşedeki çizgilerden birisi tam aslına benzemiyor’ gerekçesiyle ve hiç tutuklanmadan hemen serbest bırakılıyordu.”Dağıtımı karne ile yapılan tek mal elbette sadece ekmek değildi. 14 Mayıs 1942’de tarihinde karar altına alındığı şekilde Halk Dağıtma Birlikleri’nin görev ve amaçları arasında hükûmetçe dağıtımı karneye bağlanmış olan maddelerin kartlarının halka dağıtımı da vardı. Dönemin basın koleksiyonları şu tür haberlerle doludur: “Küçükpazar’da Mehmet adında biri 77 tane günlük ekmek kuponunu satarken yakalandı.” (Ulus, 16 Nisan 1942); “Karnesiz ekmek satan kimseler yakalandı.” (Ulus, 30 Mayıs 1942).
Karne uygulamasının sonu
Halkın, çektiği sıkıntılar sebebiyle en büyük tepki duyduğu kişi Cumhurbaşkanı İsmet İnönü oldu. İnönü’nün ise; halkın kendisini savaştan uzak tutan Milli Şef’ine büyük minnet duyacağı gibi iyimser bir kanaati taşıdığı görüldü.” 1942 yılından 9 Eylül 1946 yılına kadar süren Karne uygulaması Ticaret Bakanlığı’nın “Ankara, İstanbul ve İzmir şehirlerinde karne ile ekmek satışlı usulü 9 Eylül Pazartesi günü sabahından itibaren kaldırılmıştır. Bu üç şehirde de, diğer yerlerde olduğu gibi, ekmek satışı miktar tahdidi olmaksızın karnesiz ve serbestçe yapılacaktır” genelgesiyle son buldu. Fakat uygulama hakkındaki tartışmalar ve iddialar bitmedi.Karne uygulaması dönemini yaşayanların anlattıkları
Metin Toker (1924-2002, İsmet İnönü'nün damadı, gazeteci, yazar)“Evlerde ekmek kavgaları, kim daha çok yedi, kim daha az yedi tartışmaları eksik olmazdı. Ağır işçi karneleri sözüm ona kollarıyla çalışanların karınlarını biraz daha iyi doyurmak içindi ama bunlar karaborsada bol bol satılmaktaydı… Halk ile memur iki sınıf halinde birbirinden ayrılmıştı ve devlet, kendi memurunu kısmen koruyabilmenin gayreti içindeydi…”
Kazım Karabekir (1882-1948)
Erenköy‟de ekmek derdi yine müthiş. Öğle vakti hâlâ fırının önü mahşer. Sebebi un gece yarısından sonra üçte gelmiş. Ekmek de berbat. İçinde her şey var… Herkes işini gücünü bırakıp saatlerce fırının önünde ekmek alacağım diye birbirini eziyor…”
Altay Öymen (1932- , CHP Genel Başkanı 23 Mayıs 1999 - 1 Ekim 2000)
“Ekmekçiye gidip ekmek alma görevi bazen bana düşerdi. Herkesin karnesini alıp gider, sıraya girip fişleri verir, ekmekleri alırdım… Evde 6 kişiydik. Ama bizim yarım ekmek hakkımıza karşın kardeşleriminki(iki kardeşi var) çeyrek ekmek olduğu için, toplam hakkımız 2.5 ekmekti… Birkaç ay geçtikten sonra bir ekmeğin gramı 750‟den 600‟e indirildi. Herkesin hakkı ona göre azaldı. Büsbütün yetmemeye başladı. Ama yapacak bir şey yoktu. Çünkü ülkedeki buğday üretimi azalmıştı. O azalışın nedenlerinden biri kuraklıktı, öteki askere alınıp silah altında kalan nüfusun artmasıydı.”
Kaynak: Ekmek yok pasta da yasak Cemil KOÇAK Köşe Yazıları , Haber - Her nevi madde ile pasta imali yasak , Karneden israfa: Türkiye'de Ekmek