- Görüntüleme: 16K
- Cevaplar: 1
İçindekiler
Hammurabi kanunları, MÖ 1760 yılı civarında Mezopotamya'da ortaya çıkan, tarihin en eski ve en iyi korunmuş yazılı kanunlarından biridir. Bu dönemden önce toplanan yasa koleksiyonları arasında Ur kralı Ur-Nammu'nun kanun kitabı (MÖ 2050), Eşnunna kanun kitabı (MÖ 1930), ve İsin'li Lipit-İştar'ın kanun kitabı (MÖ 1870) yer alır.
Babil kralı Hammurabi'nin (MÖ 1728-MÖ 1686) çeşitli meselelerde verdiği kararlar, Babil'in koruyucu tanrısı Marduk adına yapılan Esagila Tapınağı'na dikilen bir taş üzerine Akatça dilinde yazılmıştır. Hammurabi, kendisine bu kanunları yazdıranın güneş tanrısı Şamaş'ın olduğunu söylemiştir. Dolayısıyla kanunlar da tanrı sözü sayılıyordu.
Arkeolog Jean Vincent Scheil'in 1901'de Susa, Elam'da bulduğu (bugünkü Huzistan, İran) ve Fransa'ya taşıdığı Hammurabi Kanunları'nın yazılı olduğu stel, Louvre Müzesi'nde sergilenmektedir. Yaklaşık iki metrelik silindirik bir taşın üstüne çivi yazısı ile yazılmış olan kanunlar tam 282 maddedir, ancak bu maddelerin 33'ü (madde 66-99) şu anda okunamayacak durumdadır. 13 sayısı uğursuz sayıldığı için 13. madde yazılmamıştır.
Sağlam bir delille ispatlanamayacak suçlar da kanunlarda yer almaktaydı. Örneğin büyücülük suçlamasıyla karşı karşıya kalanlar, ölümcül bir koşula maruz bırakılıyor ve eğer hayatta kalırlarsa büyücülük suçunu işlemedikleri ispatlanmış oluyordu. Mesela adam hızla akmakta olan nehre atılıyor, eğer boğulmazsa bu suçu işlemediği, tanrıların kendisini koruduğuna hükmediliyordu.
Doktorlarsa özgür bir insanın kırılan kemiklerini iyileştirmeleri halinde 5 şekel ücret alıyordu ama özgürlüğe yeni kavuşmuş bir kölenin kemiklerini iyileştirmenin bedeli 3 şekel, köleler içinse 2 şekel ücret alabiliyorlardı. Yani asgari ücret de sadece yapılan işe göre değil, müşterinin sosyal konumuna göre değişiyordu.
Hammurabi'nin imparatorluğu M.Ö 1595'te son buldu. Hititler, Babil'i yağmalayıp zenginliklerine el koydular. Ancak Hammurabi'nin kanunları o kadar önemliydi ki, hayatta kaldılar. Öyle ki M.Ö 5'inci yüzyılda bile bölgedeki bir çok kavmin bu kanunların bazı parçalarını taş tabletlere yazıp, uygulamaya çalıştığı gözüküyor. Hammurabi öldü ama kuralları 1000 yıl daha yaşadı.
Günümüzün Irak sınırlarında bulunan bölgede, Fırat ırmağının kıyısında kurulu Babil'in o dönemdeki kent devletinin altıncı kralı olan Hammurabi, ülkesini MÖ 1792 ila MÖ 1750 yılları arasında yönetti. MÖ 1770 yılında kurduğu Babil İmparatorluğu Fırat ve Dicle ırmaklarının arasında kuzeyde de Ninova'ya kadar ulaştı.
Komşuları Larsa, Mari, ve Asur ile 30 yıl boyunca savaştı ve İran körfezinden Diyarbakır'a ve Zagros'dan Batı çöllerine kadar uzanan bir imparatorluk yarattı. Hakimiyetindeki toprakları merkezi bir sistemle yönetti. Resmi yazışma düzenini kurdu. Ayrıca ilki İranda kurulan posta teşkilatını ülkesine getirtmiş, polis teşkilatını ve ilk belediye sistemini kendi iktidarında oluşturmuştur. Polis teşkilatı şehrin iç güvenliğini sağlıyordu, eğer bir ayaklanma ya da suç olduğunda derhal müdahale edip suçluları yakalıyorlardı. Yakalanan bu suçlular oluşturulmuş mahkemelerde kendi yazdığı 282 maddelik kanunlara göre cezalandırılıyordu, ama genelde bu cezalar çok ağır olmaktaydı. Belediye reisini Hammurabi kendisi atıyordu. Kurduğu belediye sistemi günümüzdekilere benziyordu, şehrin düzenlenmesi, onarılması ve temizlik işlerine belediye bakıyordu. Kurduğu Posta teşkilatı sayesinde şehri, mahalle mahalle sokak sokak ve ev numaralarına göre ayırtmıştı. Böylece bir posta istenilen doğru adrese bu şekilde ulaşıyordu. Bu sistemin yapılan arkeolojik buluntular sayesinde ilk kez Hammurabi zamanında yapıldığı kesinleşmiştir. Hammurabi bilime ve sanata çok önem vermekteydi özellikle de mimari konulara. Bunun da en büyük ispatı ünlü Babil Kulesi ve Babil Asma Bahçeleridir. İktidarı süresince kendisini tanrılaştırdı ve "kralların tanrısı" olarak ilan etti. Erkeklerin varis olabileceği mutlak monarşi kurdu, ve bu dönemde Babil ülkesinin tanrısı Marduk Sümer-Akkad topluluklarının yüksek tanrılarından biri oldu.
Yürürlükteki yasaları sisteme bağlamasıyla Hammurabi Kanunları Dünya tarihinin yasalarını temsil etti. 282 madde halinde taş sütunlara yazılan bu yazıtlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun çökme dönemine girmesiyle 1901-1902 yıllarında Fransız araştırmacılar tarafından keşfedilmiş ve Louvre müzesine taşınmıştır. Bu kanunlara göre; köleler ve hür insanlar arasındaki farklılıklar belirtilmiş, hür insan olmayanlara kısas kanunu (hırsızlık yaparsa elinin kesilmesi vb.) da başta olmak üzere evlilik gibi konularda günümüzde hala bazı toplumlarda uygulanan kanunlar bu dönemde ortaya çıkmıştır.
Kaynak: wikipedia, onedio.com
hammurabikanunlari4f022c1ad7ccade9.webp
Babil kralı Hammurabi'nin (MÖ 1728-MÖ 1686) çeşitli meselelerde verdiği kararlar, Babil'in koruyucu tanrısı Marduk adına yapılan Esagila Tapınağı'na dikilen bir taş üzerine Akatça dilinde yazılmıştır. Hammurabi, kendisine bu kanunları yazdıranın güneş tanrısı Şamaş'ın olduğunu söylemiştir. Dolayısıyla kanunlar da tanrı sözü sayılıyordu.
Arkeolog Jean Vincent Scheil'in 1901'de Susa, Elam'da bulduğu (bugünkü Huzistan, İran) ve Fransa'ya taşıdığı Hammurabi Kanunları'nın yazılı olduğu stel, Louvre Müzesi'nde sergilenmektedir. Yaklaşık iki metrelik silindirik bir taşın üstüne çivi yazısı ile yazılmış olan kanunlar tam 282 maddedir, ancak bu maddelerin 33'ü (madde 66-99) şu anda okunamayacak durumdadır. 13 sayısı uğursuz sayıldığı için 13. madde yazılmamıştır.
Hammurabi kanunlarının bazı maddeleri;
- Bir hırsız duvar delerek bir eve girmişse, o deliğin önünde ölümle cezalandırılır ve gömülür.
- Bir evde yangın çıkar ve oraya yangını söndürmeye gelen bir kimse evin sahibinin malında göz gezdirip evin sahibinin malını alırsa, kendisi de aynı ateşe atılır.
- Adam kendisine bir çocuk veren karısından ya da kendisine bir çocuk veren kadından ayrılmak isterse, o zaman karısına çeyizini geri verir ve çocuklarına baksın diye tarlanın, bahçenin ve malların bir kısmının kullanım hakkını verir. Çocuklarını büyüttüğü zaman çocuklara verilenlerden bir parça, oğlanınkine eşit olan bir parça da ona verilir. Ondan sonra kalbinin erkeği ile evlenebilir.
- Bir adam bir kadın alır da bu kadın ona bir kadın hizmetçi verirse ve çocuklarına bakarsa; ancak, buna rağmen adam başka bir kadın almak isterse ona izin verilmez; bu adam ikinci bir kadın alamaz.
- Bir adam bir çocuğu evlatlık alır ve oğlu olarak ona ismini verirse ve onu besleyip büyütürse, büyümüş bu çocuk bir daha geri istenemez.
- Bir adam başka bir kişinin özgürlüğünü kısıtlayacak hareket ederse aynı ceza ona verilir.
- Bir kişi hırsızlık yapsa eli kesilir, tecavüz etse ölüm cezası ya da erkeklikten men edilir.
- Babasını döven evladın iki eli kesilir.
- Bir adamın gözünü çıkaranın gözü çıkarılır.
- Birisini suçlayan ispata mecburdur.İspat edemezse ölüm cezasına çarptırılır.
- Bir tapınakta veya hükümdar hazinesinde hırsızlık yapan ölümle cezalandırılır.
"Göze göz, dişe diş" ilkesi
Hammurabi Kanunları "“lex talionis" adı verilen bir prensibe sahipti. Yani "göze göz, dişe diş." Kanunlara göre eğer bir insan bir başkasının bir kemiğini kırıyorsa, devlet de o insanın aynı kemiğini aynı şekilde kırıyordu. Ölüm cezasını gerektiren suçlarsa son derece ağır ve detaylı tarif edilmiş, işkence ile birleştirilmiş infaz biçimleriyle uygulanıyordu. Örneğin eğer biri kendi eşini öldürdüyse, cezası bir metal veya sopayla dövüle dövüle öldürülmekti. Eğer bir çocuk kendi babasına vurursa bunun da cezası elinin kesilmesiydi.Sağlam bir delille ispatlanamayacak suçlar da kanunlarda yer almaktaydı. Örneğin büyücülük suçlamasıyla karşı karşıya kalanlar, ölümcül bir koşula maruz bırakılıyor ve eğer hayatta kalırlarsa büyücülük suçunu işlemedikleri ispatlanmış oluyordu. Mesela adam hızla akmakta olan nehre atılıyor, eğer boğulmazsa bu suçu işlemediği, tanrıların kendisini koruduğuna hükmediliyordu.
Cinsiyete ve sosyal sınıfa göre farklılık
Babil'de kanun biraz esnekti. Örneğin kanuna göre bir insanın dişini kıranın dişi kırılacaktı. Ama eğer bu suç daha alt tabakadan bir insana karşı işlenirse, o zaman üst tabakadan insan sadece para cezasıyla cezalandırılıyordu. Yine eğer hamile bir köle öldürülürse, bunun cezası para cezasıydı, ancak özgür bir hamile kadın öldürülürse, katilin bir çocuğu öldürülüyordu.Asgari ücret
Hammurabi Kanunları gerçekten zamanına göre ilerici sayılabilirdi. Örneğin bazı işler için, işçilere ödenmesi gereken asgari ücret tutarı belirlenmiş, bu ücreti ödemeyen işverenlere de cezalar öngörülmüştü. Örneğin tayfalar ve öküz çobanları yılda 1800 kilo buğday ücret alıyordu.Doktorlarsa özgür bir insanın kırılan kemiklerini iyileştirmeleri halinde 5 şekel ücret alıyordu ama özgürlüğe yeni kavuşmuş bir kölenin kemiklerini iyileştirmenin bedeli 3 şekel, köleler içinse 2 şekel ücret alabiliyorlardı. Yani asgari ücret de sadece yapılan işe göre değil, müşterinin sosyal konumuna göre değişiyordu.
Masumiyet karinesi
Masumiyet karinesi basitçe, bir insanın hakkında adil yargılama sonucunda suçlu olduğunu gösteren bir karar bulunmadıkça, o insanın masum olduğunu ifade eder. Hammurabi kanunları da "suçlu olduğu tespit edilmedikçe herkesin masum" olduğunu ifade ediyordu. Hatta kanunlar "ispat yükünü", iddia atanın üstüne öyle güçlü bir şekilde koymuştu ki, eğer bir insan hakimler önüne bir başkasına yönelik suç isnadı ile çıkar ve iddiasını ispatlayamazsa, bu suçun cezası ölümdü. Mahkemenin kaynaklarını boş yere tüketme sorununu biraz fazla ciddiye almışlardı.Hammurabi'nin imparatorluğu M.Ö 1595'te son buldu. Hititler, Babil'i yağmalayıp zenginliklerine el koydular. Ancak Hammurabi'nin kanunları o kadar önemliydi ki, hayatta kaldılar. Öyle ki M.Ö 5'inci yüzyılda bile bölgedeki bir çok kavmin bu kanunların bazı parçalarını taş tabletlere yazıp, uygulamaya çalıştığı gözüküyor. Hammurabi öldü ama kuralları 1000 yıl daha yaşadı.
Hammurabi Kimdir?
Hammurabi (d. MÖ 1793? - ö. MÖ 1750) Babil'in 6. kralıydı. Sümer ve Akkadları fethederek, Babil İmparatorluğu'nun ilk kralı olmuştur. Böylece Babillerin Mezopotamya üzerinde hegemonyasını kurmuştur. Çogu kişinin düşüncesine göre ona ilk kanun koyucu ünvanı verilsede bu yanlış bir düşüncedir. Hammurabi kanunları ilk kanunlardan çok ilk reformsal ilerleme kanunlarıdır.Günümüzün Irak sınırlarında bulunan bölgede, Fırat ırmağının kıyısında kurulu Babil'in o dönemdeki kent devletinin altıncı kralı olan Hammurabi, ülkesini MÖ 1792 ila MÖ 1750 yılları arasında yönetti. MÖ 1770 yılında kurduğu Babil İmparatorluğu Fırat ve Dicle ırmaklarının arasında kuzeyde de Ninova'ya kadar ulaştı.
Komşuları Larsa, Mari, ve Asur ile 30 yıl boyunca savaştı ve İran körfezinden Diyarbakır'a ve Zagros'dan Batı çöllerine kadar uzanan bir imparatorluk yarattı. Hakimiyetindeki toprakları merkezi bir sistemle yönetti. Resmi yazışma düzenini kurdu. Ayrıca ilki İranda kurulan posta teşkilatını ülkesine getirtmiş, polis teşkilatını ve ilk belediye sistemini kendi iktidarında oluşturmuştur. Polis teşkilatı şehrin iç güvenliğini sağlıyordu, eğer bir ayaklanma ya da suç olduğunda derhal müdahale edip suçluları yakalıyorlardı. Yakalanan bu suçlular oluşturulmuş mahkemelerde kendi yazdığı 282 maddelik kanunlara göre cezalandırılıyordu, ama genelde bu cezalar çok ağır olmaktaydı. Belediye reisini Hammurabi kendisi atıyordu. Kurduğu belediye sistemi günümüzdekilere benziyordu, şehrin düzenlenmesi, onarılması ve temizlik işlerine belediye bakıyordu. Kurduğu Posta teşkilatı sayesinde şehri, mahalle mahalle sokak sokak ve ev numaralarına göre ayırtmıştı. Böylece bir posta istenilen doğru adrese bu şekilde ulaşıyordu. Bu sistemin yapılan arkeolojik buluntular sayesinde ilk kez Hammurabi zamanında yapıldığı kesinleşmiştir. Hammurabi bilime ve sanata çok önem vermekteydi özellikle de mimari konulara. Bunun da en büyük ispatı ünlü Babil Kulesi ve Babil Asma Bahçeleridir. İktidarı süresince kendisini tanrılaştırdı ve "kralların tanrısı" olarak ilan etti. Erkeklerin varis olabileceği mutlak monarşi kurdu, ve bu dönemde Babil ülkesinin tanrısı Marduk Sümer-Akkad topluluklarının yüksek tanrılarından biri oldu.
Yürürlükteki yasaları sisteme bağlamasıyla Hammurabi Kanunları Dünya tarihinin yasalarını temsil etti. 282 madde halinde taş sütunlara yazılan bu yazıtlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun çökme dönemine girmesiyle 1901-1902 yıllarında Fransız araştırmacılar tarafından keşfedilmiş ve Louvre müzesine taşınmıştır. Bu kanunlara göre; köleler ve hür insanlar arasındaki farklılıklar belirtilmiş, hür insan olmayanlara kısas kanunu (hırsızlık yaparsa elinin kesilmesi vb.) da başta olmak üzere evlilik gibi konularda günümüzde hala bazı toplumlarda uygulanan kanunlar bu dönemde ortaya çıkmıştır.
Kaynak: wikipedia, onedio.com