Üst
A

Şahbaba - Murat Bardakçı

Kitabi okumaya deger bulduguna sevindim dostum :)

Gerçektende Murat Bardakçi'nin Sah Baba kitabi okumaya deger bir kitap.Benim birçok ezberimi bozdu,eminim herkezin ezberini bozacaktir zira hiçbir sekilde yorum katilmadan,sadece belgelere dayali yazilan bir kitap.

Bu kitabi okuyan kisiler,Osmanli Imparatorlugu'nun son dönemlerinde yasananlari kendince yorumlayabilir elbet.Benim kendime göre yorumumu kisaca anlatmam gerekirse; Imparatorlugun çöküsünde,askerden son dönem padisahlarin bir kismina kadar hemen herkezin payi var.

Mesela Sultan Abdülmecid'in 41 çocugu olmasi ve özellikle kizlari ve damatlarinin yaptiklari harvurup harman savurma,tam anlamiyle rezalet.Zaten Sultan Abdülmecid'de bunu itiraf ediyor ve "Beni karilarim ve kizlarim bitirdi" diyor.

Birde Padisahlarin ipin ucunu kaçirdiklari ve yönetim zaafi gösterdikleri dönemleri firsat bulup,yönetime el koymayi aliskanlik haline getiren askerler varki,bu "Darbeci" askerlerin padisahi yurdundan kovup yönetim seklini degistirmelerine ragmen,kendi kurduklari yönetim sekilleri döneminde bile "Darbe" yapmaya devap ettiler malesef.Bunda halkimizin payida var elbet zira hosumuza giden bir darbeci askeri alkisladigimiz zaman,diger darbecilere ilham vermis oluyoruz.Peki bu askeri darbeler bitecekmi ?.Bir kisim kisiler alkislamaya devam ettigi müddetçe asla...

Sonuç olarak anladikki,monarsiyi kaldirip cumhuriyeti ilan etmek veya seriaati kaldirip,laik olmak sonucu degistirmiyormus.Bizim saltanati kaldirip laik cumhuriyeti ilanettigimiz dönemlerde monarsi ile yönetilen ve laik olmayan Ingiltere,bugün hala monarsi ile yönetiliyor ve laik degil.Ayrica Krallarina sahip çikip ona deger verdikleri için,ayni sekilde tüm dünya ülkelerinin gözündede popüler bir degere sahip.Geçenlerde kraliyet ailesine mensub bir çocugun dogumu dünya çapinda yanki uyandirdi.Bizim Cumhurbaskani'nin 50 tane torunu dogsa bile,Türkiye disinda kimsenin haberi olmaz.Özellikle ikinci mesrutiyetin ilanindan sonra,Padisahin elindeki yetkilerin bu günkü Cumhurbaskanin yetkileri kadar olmadigini gördügümde,bu manevi degeri büyük olan makamin kaldirilmasina çoooook üzülüyorum.

Bir Ingiliz Kraliyet ailesinin tarihine bakiyorum,birde Osmanli'nin tarihine,vallahide-billahide Ingiliz Kraliyet alilesi bizim Osmanli ailesinin eline su bile dökemezler.Fakat biz onlara deger vermedigimiz gibi,Istanbul'u feth eden Fatih Sultan Mehmed'in kanini tasiyan torununu,geçimini saglamak için Paris sokaklarinda kapi kapi dolasip sabun satmak zorunda biraktik.

Keske Fransiz ihtilaline özenip cumhuriyet ilan edenler tipki Fransizlarin Kraliyet ailesi mensublarini giyotine gönderdikleri gibi,Osmanli ailesinide giyotine gönderselerdi de elin gavuruna oyuncak etmeseydi.

Ayni Fransizlar Ingiltere'deki monarsi'yi yikmak için yillarca savas yaptilar fakat bunu basaramadilar.Bize ise monarsi'yi ve hilafeti kaldirip kendi modellerini dayattiklari yetmiyormus gibi,kafamizada kendi fötr sapkalarini geçiriverdiler.
 
yorumlara bakılınca gerçekten merak ettim ve kesinlikle okumaya karar verdim. Geçen ay Yavuz Bahadıroğlu'nun "Kayıt dışı tarihimiz" kitabını okudum. Ben bu kitabıda şiddetle tavsiye ediyorum. kesinlikle okunması lazım. Yazar çok önemli ve sadece doğruları yazan nadir insanlardan biri. Kesinlikle okunması gerekir. Şahbaba kitabı ile birleşince eminim hafızalardaki ,silinmek istenen tarihimizin nasıl olduğu daha net ortaya çıkacaktır.
 
"Kayıt dışı tarihimiz"
Kitabin adina bakilirsa çok ilginç bir kitap olmali,ve ben bu kitabi okumaliyim arkadas :)
Kitap hakkinda internette arastirma yapayim dedim ve bir sitede kitap hakkinda yapilan bu yorumu gördüm,kitap hakkindaki merakim dahada artti.

Tarih, ilgi duyulan bir alan. Bu alanla ilgili de ülkemizde epeyce kitap neşredilmeye başlandı. Bu kitaplar içerisinde doğruyu yazanı bulmamız gerekiyor. Çünkü ülkemizde uzun yıllar tarihimizle ilgili yazılan kitaplar yanlı, bir tarafı karalamaya yönelik yazıldığı için doğrudan ziyade; birileri yerilirken cüce kişiler yüceltilmeye çalışıldı. Örnek, Sultan Vahdettin vatan haini, 2. Abdülhamit istibdatçı, kızıl sultan oldu. Bunu karşısında tarihte yapıldığı bile tartışılan İnönü Savaşı sonucunda İsmet Bey kahramanımız oldu. Şeyh Sait İsyanını, Çerkes Ethem’i, hep resmi tarihin bakış açısıyla öğrendik. Bandırma Vapuru’nu o eski görüntüleriyle hafızamıza kazıdık ve o vapuru hep öyle bildik. Acaba neden doğrular değil de birilerinin istediğini tarih diye öğrendik. Rahmetli Necip Fazıl çeşitli eserlerinde bizleri doğrularla buluşturmaya çalıştı. Zamanımızda da yetişen tarihçilerimiz bizleri gerçeklerle buluşturuyor. Mustafa Armağan ve Yavuz Bahadıroğlu bunlardan ikisi.
Alintidir...
 
Yavuz Bahadıroğu gerçekten çok iyi bir tarihçi. Kitabı okumaya başlayınca insan elinden bırakamıyor. Birkaç sayfa okuyup giriş yapayım dedim, bir baktım baya ilerlemişim. Konular akıcı bir dille anlatılmış. en önemlisi de gerçeklerin anlatıldığı bir kitap. Şiddetle tavsiye ediyorum. Kitap okurken çok seçerim ve en beğendiğim kitaplardan biridir. Herkesin okuması gereken bir kitap. Hatta bu kitabı yazarına ulaşabilirsem siteye aktarmayı bile düşünüyorum. Müsait bir zamanda ulaşmaya çalışacam. Şu zaman içinde kendi tarihimizi kötüleyip yapay bir tarihle bizi kendi geçmişimizle küstürenlere inat bu kitaplar gözönünde olmalı ve gerçekler anlatılmalı. Okuyan birşey kaybetmez aksine çok şey kazanır.
 
Biraz evvel kitapçiya gittim malesef Kayıt dışı tarihimiz kitabi yoktu,siparis verdim 10-15 gün kadar sonra gelicek.Aradigim kitabi bulamadim ama Ebubekir Subasi'nin "Savasçilarin Efendisi Alparslan" kitabini aldim,özetini okudum ilginç bir kitaba benziyor."Kayıt dışı tarihimiz" Kitabi gelinceye kadar anca bitiririm,malum ihtiyarlik gözler görmüyo :)

Bu arada birsey farkettim,alisveris yapmak için nereye giderseniz gidin,kitap evindeki gibi sessiz ve huzurlu bir ortami bulamiyorsunuz.Gençlere tavsiyem;Elinizden geldigi kadar kitap okuyun.Özellikle kitabi elinizde ve sayfalari çevirerek canli canli okuyun,bilgisayarda degil.O sayfalari çevirirken,kagidin hisirtisi ve yaydigi koku insana baska türlü bir okuma istegi veriyor.

Bir baska tavsiyemde;Hangi görüste olursaniz olun,okudugunuz kitaplar her görüsten kisilerin kitabi olsun.Ayni görüsten kisilerin kitaplarini okuyan kisiler,gözlerine "at gözlugü" takmis gibi olur ve karsit görüslü kisilere ön yargili yaklasirlar.Ben muhafazakar ve inançli bir kisilige sahibim fakat Dostoievski gibi ateist bir yazarin "Suç ve Ceza" kitabini alip okudum.Tarih konusundada ayni seyi yapiyorum.

Mesela Turgut Ozakman'in "Şu Çılgın Türkler" kitabini okudugum gibi,Murat Bardakçi'nin "Sah Baba" kitabini da okudum ve fikirlerim taban tabana degisti."Şu Çılgın Türkler" kitabini okudugumda,kurtulus savasini veren Mustafa Kemal ve arkadaslarinin yurdumuz topraklarini nasil kurtardigi anlatiliyordu.
Sonrasinda "Sah Baba" kitabini okudugum zaman ise basimizdaki askerden sivile kadar bir çok kisinin aralarindaki çekisme yüzünden ne duruma düstügümüzü ve bugün bile Istanbul kadar nüfüsa sahip olmayan Yunanistan'i denize dökme meselesini "Kurtulus savasi" olarak görmemize çok üzüldüm.Enver Pasa ile Kemal Pasa arasinda geçen lider olma yarisi sonucunda olan Türk milletine oldu ve her 30 Agustos zafer bayramini kutladigimiz günde Yunanlilarin söyledigi "Biz neymisiz be abiii,Türkler bizden kurtulusunu kutluyor" sözü kulaklarimda çinliyor.Oysaki Yunanistan'i 400 yil boyunca atadigimiz bir Vali ile yönettik.

Biz bu duruma düsmemeliydik.Bu duruma düsmemize sebep olanlarin kemikleri sizliyordur.Bu kisiler Ali olur Mehmet olur.Herkez kendine göre bir günah keçisi bulur fakat dogru günah keçisini bulmak için çok farkli kaynaklardan arastirma yapmak gerekiyor.Bu yüzden tekrar söylüyorum; Aman ha sadece ayni görüsten kisilerin söylediklerini veya yazdiklarini dinlemekle yetinmeyin.
 
Tarafsız bir gözle mükemmel bir bakış açısından bahsetmişsin. Tebrik ederim.
Aynen de fikirlerimizi anlatan kitaplar haricinde karşıt görüşlü kitapları okumakta fayda var. en azından karşı görüşlü insanların düşüncelerini daha net öğrenip ,bildiğimizle kıyaslayıp allah'ın bize verdiği akılla en doğruyu bulma konusunda en doğru sonuca ulaşabiliriz.

Ben yıllardır roman vs.türü kitap okumadım. Okuduğum bütün kitaplar bilgi veren , öğretici kitaplardı. Haayal ürünü senaryolar pekte dikkatimi çekmedi. Askerdeyken bölük komutanımızın kitap okuma alışkanlığımı bildiği için verdiği iki kitap daha vardı.

Osman Pamukoğlu'nun "Unutulanlar dışında hiçbirşey yok" isimli kitabı ile Yazarını hatrlamadığım " Petrol fırtınası" adlı kitaplar. İlk bahsettiğim terörle mücadelede neler yapıldığı , zamanın en üst düzey liderlerinin hem sivil hem askeri , pkk ile mücadelede yaptıkları son hatanın günümüze kadar ulaşıp giderek büyüyen pkk sonunun ele alınışı ve belkide şu an pkk diye birşeyin olmayacağını düşündüren gerçek hayatın birebir kopyası. Diğeri de o zaman araştırdığımda yazarı suikastle öldürülen , kitabı toplanan ve yasaklanan petrol fırtınası. Bu kitabı bulsam yine alır yine okurum. Eğer imkanınız varsa kesinlikle okuyun derdim. Ülkemiz üzerindeki petrol oyunları , yapılmak istenenler öylesine güzel ve açık anlatılmış ki, sonuç yazarın öldürülmesiyle son bulmuş.

Irakta gizli gizli okuduğum bir kitapta "Jitem" ....
Pkknın ilk nasıl ortaya çıktığı ne amaçla kurulduğu 50 kişi ile başlayan bir saldırının iki şehirde birleşip günümüze kadar gelmesi ve bu güne gelene kadar pkk karşıtı kurumlarda kim ne yaptı? Nasıl yaptı ? sorularına güzel cevaplar veriyor.

Aslında okunacak o kadar çok kitap var ki, Siyon'un efendisi de bunlardan biri.

yukarda dediğin gibi pc ekranında değil de , kitapla canlı olarak muhabbet edip sayfaları çevirerek okuması gerçekten de çok farklı. Bazen o sayfalar bizimle konuşuyor. Pcnin bize vermediği hayal dünyasının kapılarını açıyor. Sayfaları çevirirken de okuduklarımız gözlerimizde canlanıyor.

bu başlık altında tavsiye kitaplar listesi olsa, çok önemli ve güzel kitapları belirtsek ne güzel olurdu. Ben şahbaba kitabını müsait bir zmanda almaya karar verdim. Şu an zamanım yok ve çok merak ediyorum.
 
Yorumumu begendigine sevindim Murat kardes.

Seninde belirttigin gibi,okudukça bulutlar dagiliyor,ve herseyi daha net görmeye basliyoruz.Fakat ne varki millet olarak okumaya degil,dinlemeye daha merakli bir milletiz gibi geliyor bana.
Daha önceki forumumuzda "okudugumuz kitaplari anlatalim" basligiyla bir konu açmistim fakat pek katilimci olmadi malesef.Ama simdi durum farkli çünki Avci arkadasimiz ve benle birlikte,senin gibi kitap kurdu bir arkadas var aramizda.Bu durumda Ugur'a is düsüyor."Okudugumuz Kitaplar" alt basligiyle bir bölüm açarsa ben elimden gelen katkiyi yaparim ve sizin katkilarinizida beklerim.Bakarsiniz yorum yapacak yeni katilimcilarda olur ve okuma aliskanliginin kazanilmasina bir nebze katkida bulunmus oluruz :).
 
Çok güzel olur. Özellikle tarihi değerler hakkında okuduklarımızı paylaşsak bile çok büyük bir adım olur. Ben açtığın konuyu görmedim. Görsem mutlaka bende katılırdım. son zamanlarda tv lerde yayınlanan dizilerle, israil destekli yapımlarla şanlı padişahları ne hale gtirmeye çalışıyorlar. izleyenlere sorduğumda biz sadece bakıyoruz diyorlar. Peki Kanuni sultan süleyman hakkında ne biliyorsun? dediğimde filmde gördüklerini anlatıyorlar. bu diziler baştan sona sadece ,gelecek nesillerde kendi tarihimizi değiştirmek.Başarılı da oluyorlar açıkçası. Bu nedenle gerçek tarihimizi kendimiz araştırıp en doğru kaynaklardan öğrenmeliyiz. Öğrendiklerimizi de etrafımıza aktarmalıyız. Küçük bir bilgi bile çok şeyleri değiştirebilir. açılacak olan konu altında da yorumlar ve varsa ek tavsiyelerde bulunursa eminim daha güzel olacaktır.
dediğin gibi okumaktan çok dinlemeyi severiz. Masa ve klavye başında hükümet devirir hükümet kurarız. dünya meselelerini çözeriz. Hatta futbol takımlarının nasıl yapsa , hangi oyuncuyu değişse oyunu kazanırdı? kritiğini yapar masa ve pc başında hangi konuyla ilgileniyorsak , o konuda uzman olur çıkarız. Tabi genelde sallama ve atmasyon bilgilerle muhabetler devam eder de eder..............

İnsanın en yakın arkadaşı kitaptır , derler ya..Bazen gerçekten çok doğru. Bu arkadaşı iyi değerlendirip , ne öğrenebilirsek öğrenmeliyiz. Şimdi basit görünecek ama kitap okumanın faydalarını da sıralasak baya bi yer kaplar. Hafızayı geliştirir, güzel konuşma ve yazmayı geliştirir, ...
Helede bzıları tam kitap kurdudur ki, kitap gibi adam desek abartmış olmayız.

reisten bu konu hakkında bir başlık rica etsek.....
 
İngiltere, sadece Galler ve İskoçya ile birlikte, Büyük Britanya diğer adıyla Birleşik Krallık diye bilinen Anglo-Sakson tabanlı devletin adı. Diğer ülkeler adına Kuzey İrlanda'da taça bağlı olmak üzere, İngiltere tarafından yönetilmektedir. Magna Carta'dan sonra, İngiliz parlamentosu kralı denetlemektedir. Kral veya şuanda Kraliçe II Eliza beth parlamento hükumetine danışmadan hiç bir şey yapamaz. Sadece sembolik olarak, asasını Meclis'e bırakmaktadır. Örnek Thatcher 11 sene başbakan olarak, Arjantin'e savaş açmak dahil her türlü kararı hanedana sormadan, Downing Street 10 numara denilen başbakanlıkta kabinesi ile birlikte vermiştir. Monarşi bugün Büyük Britanya, kısaca İngiltere, Belçika, Hollanda, Danimarka, Norveç ve İsveç'te sembolik olarak vardırlar. İngiltere'de hanedan turizmin bir parçasıdır. Norveç'te, Kral Olaf'ı bir pazarcıyla çekişe çekişe alış veriş ederken görmeniz mümkündür. İsveç'te ise erkek varis geç geldiği için, prensese yükümlülük verilmişti İsveç parlamentosu tarafından, hoş bir hatun olmuştu en son resimlerini gördüğümde; Danimarka prensi ile Danimarka-İsveç arasındaki karayolunun açlışını yapmışlardı. Bu gün Japon imparatoru Güneşin Oğlu adıyla anılması dışında, parlamentonun izni olmadan hiç bir şey yapamamaktadır. Birinici Dünya Savaşı koca imparatorlukların çöküşünü sağlarken, İkinci Dünya Savaşı sonucunda önce parlamentoları olmayan "tek adam rejimine" son verilmiştir. Hitler'den önce Mussoluni metresiyle kuzey İtalya'da tek ayağından asılarak linç edilmiştir. O İtalya o gün kraliyet olmasına rağmen, kraliyet sona ermiştir aynen bizdeki gibi. Almanya, ABD benzeri federal bir yapı içinde tekrardan inşa'a edilmiştir. Her eyaletin kendi ayrı bakanlar kurulu-parlamentosu vardır. Federal Parlamento kendi içinden bir Şanşölye - başbakanlar başkanını çıkarır. Almanya'da seçim yaşı 18 dir. 18 yaşındaki bir lise öğrencisini dersleri devam etmediği için, milletvekili olup olmadığına bakarak, okuldan atmışlardı. GOP veya benzeri haritalar üzerinde çalışmalar, Orta Doğu'da, krallıklar ve şeyhlikler haricinde kim varsa, genelde de Kissenger's Yes Men dedikleri, bir takım Saddam ve Kaddafi gibi yoldan çıkmış, Batı'ya meydan okuyan adamların budanmasına neden olmuştur. ABD, AB ülkeleri gibi, kendi de parlamento sistemine sahip olmasına rağmen, Anglo-Sakson emperyalizmi altında, muhataplarında parlamento sistemini istemez: İtalya içindeki iki devletten biri olan, Papalık Devletini bile, kendisi Protestan, diğer bir değişle WASP=White Anglo Sakson Protestan olmasına rağmen yönetmeyi çok sever. O yüzden Mehmet Ali Ağca'yı solcu Papa olarak bilinen, Papa II Jean Paul adlı Polonyalı papanın suikastını, JFK suikastına benzer bir şekilde halletmek istemişler fakat bunda başarılı olamadılar. Bu benzer nedenle, İstanbul'daki halifeyi de "papaları" yönetir gibi yönetmek istemişlerdi. O sırada sadece alanda Büyük Britanya vardı. Kardeşleri Amerikalılar da aynı şeyi bugün istemektedirler. Sizin bir Çin veya bir Rusya olmanızı asla istemezler: genelde stratejileri bellidir - Arapları, Rusları ve Türkleri birbirlerine yaklaştırma! Neden? Çünkü Araplar bir zamanlar Bağdat'tan Madrid'e kadar tüm Akdeniz dünyasını yönetiyorlardı: tam 100 yıl boyunca! İlber Ortaylı bu nedenle onlara 2nci Roma derken, Osmanlı'ya 3ncü Roma der. Amaç, Çinden başlayarak yüzyıllardır değişmeyen İpek Yolunun üzerinde oturup, uzun ömürlü imparatorluklar kurmuşlardır. Selahattin Eyyübi, Kürt kökenli olmasına rağmen, devletinin yapısı Türk ve İslam örnekleri üzerine kurulmuştur. O nedenle, İngiliz generali Allenby, Osmanlı ordusunun ter etmekte olduğu Kudüs'e girdiğinde ilk yaptığı şey. Selahattin Eyyubinin mezarı üzerinde çizmelerini yere vurarak: Hey Selahadin "biz" yine geldik! demiştir. Biz diye kast ettiği, Romanın Hristiyanlaştıktan sonra plandığı büyük operasyonun adıdır: Haçlılık ruhu! Bininci yüzyılda tüm Avrupa, İkinci binde Amerika ve Afrika, son olarak, Christ the Jesus'a karşı gelen, Asya ile tüm dünyanın önce Hristiyanlaştırılması daha sonra Yahudi-Hristiyanlığına döndüreceklerdir. Bu onlara çeşitli adlarla hitap ettikleri tanrının bir emridir. Bu yüzden, Anglo Saksonlar marşlarında olduğu gibi: Britanya sen en büyüksün bölmek ve yönetmek senin hakkındır/ Çünkü tanrı böyle emrediyor/Bu senin görevindir gibi mısraları olan kraliyet marşları vardır. Örneğin size bakarlar ve hemen sizi köken köken bölerler ve yönetirler: Hintli, Sigh, Paştun veya Şii, Sünni, veya Kıbrıs'taki gibi Rum ve Türkler ve daha ileri gidip: Araplar, Türkler ve Kürtler üzerine uzmanlaşarak bu günkü Suriye ve Irak'ı kurmuşlardır. Wilson Prensiplerine göre çakışan Kürdistan ve Ermenistan haritalarına göre, önce Kürdistan kurulacak, ardından sizin nüfusunuz bu kadar alanı kontrol etmeye yetmez diyerek, başlarına Ermeniler dikilecek, önce Kürtleşecek bölgeler, bir zamanların Filistin'i gibi, Ermenileştirilecektir. Çünkü dünya finans kapitalini önce Yahudiler, sonra Ermeniler onlardan arta kalanı ise Rumlar yönetmektedir. Bunu en iyi uygulayan, Abdülhamid II'dir, çiftçi ve köylü olan Ermenileri, at ve silahtan başka bir şeye önem vermeyen dağlı göçebelere teslim etmiştir. Hamidiye alayları bu şekilde kurulmuştur. Kentlerde ise Ermeniler tüm zanaatları ve sanatları ele geçirmişlerdir. zaten İslam dünyasında bilinen ilk pratisyen doktorların hepsi ya Yahudi ya da Ermenidir. Dikkatli bir tarihçi, Osmanlıya gelinceye kadar, hükümdarların değil, ondan önce gelen devlet kültürlerinin bir karışımı ile ortaya çıkan Osmanlı Tipi Yönetim ve Üretim tarzının bir devleti 600-700 sene götürdüğünü görecektir. Bu anlamda, sosyolojik olarak "imparatorluk" kavramı sadece Büyük Britanya'yı işaret eder: Hükümdarlar, başbakanlar gelip geçici olmalarına rağmen devlet sistemi değişmemektedir: İspanya - Fransa savaşında Cebelitarık, Fransa - İtalya çatışmasında Malta adası, Osmanlı - Rus çatışmasında Kıbrıs, Osmanlı * Fransız çatışması sonucu Süveyş Kanalı kısaca "Baharat Yolu" ele geçirilerek, Hindistan Yolu 20nci yüzyıl boyunca elde tutulmuştur. Aynı durum Çarlık Rusya'sından Sovyetler Birliğine, ondan Bağımsız Devletler Topluluğuna, oradan da Rusya Federasyonu'na kadar "Akdeniz'e inme" projesi hiç değişmeden uygulanmıştır. Peki ya biz, Anadolu Selçuklu zamanında Antalya ve Alanya, Sinop deniz üsleri bu gün var mı? Viyana'dan Sakarya'ya kadar sürekli bir çekilmede iken Sakarya'dan ancak İzmir'e kadar geri dönebildik. Birisi şöyle demiş: Eğer ders alınsaydı, tarih hiç tekerrür eder miydi? Napolyon'un gittiği yoldan bir kez giden Hitler bu dersi en acı şekilde öğrenenlerdendir! Ya Alman halkı, sanıyır musunuz ki, hala bir müttefik işgali altında olduklarını bilmiyorlar mı? Ya Japonlar?
 
Geri
Üst