İçindekiler
Tarih boyunca dünyanın hemen hemen her yerinde gerçekleşmiş olan ırkçılık propagandalarının sonucu ne yazık ki şiddet ve ölüm olmuştur. Gelin bu ırkçılık ayrımlarının sonuçlarında neler yaşandığını birlikte görelim.
1865'te ABD'nin güney eyaletlerinde kurulan Ku Klux Klan teşkilatı, Amerikan İç Savaşı’nın ardından tüm ülkede kaldırılan siyahi köleliğine karşı çıkmıştır. Teşkilat, siyahı ırka mensup insanların ölmesi veya beyaz ırkın refahı için çalışması gerektiğini savunmuştur. 1960'larda Amerikan polisinin sık baskınları sonucu teşkilat zayıflamış olsa da günümüzde aynı isim altında dernek bulunmaktadır.
Ümit Burnu’nun keşfinden sonra bölgeye yerleşen batılılar bir süre sonra, Güney Afrika’yı kapsayacak şekilde Boer Cumhuriyetini kurmuştur. Ve azınlıktaki beyaz ırk, çoğunluktaki siyah ırkı yönetmeye dayalı sistem oluşturulmuştur. Apartheid sisteminin tam olarak çıkışı da II.Dünya Savaşı sonrasında Güney Afrika Cumhuriyeti’nde meydana gelmiştir. Beyaz olmayan ırkın daha az hizmet görmesi ve seçme hakkının bulunmaması gibi ayrımcı uygulamalar meydana gelmiştir. 1994 yılına gelindiğinde ise Nelson Mandela’nın arkasına aldığı uluslararası güç ile Apartheid uygulaması son bulmuştur.
Asırlar boyunca insanlar, Yahudi ırkına mensup kişilerin hareketlerinden rahatsız olmuş ve onlardan uzak durma, dışlama eğilimleri göstermiştir. Günümüzde bile devam eden bu alışkanlığın en uç boyutu II.Dünya Savaşı döneminde yaşanmış ve 6 milyon civarı Yahudi öldürülmüştür.
Kızıl Çin, 1948’de iktidardaki Mao Zedong yönetimindeki Çin Ordusunun, ülkenin batısında yer alan ve Uygur Türklerinin yaşadığı bölgeyi işgal etmesiyle başlayan ayrımcılık sisteminin adıdır. Bölgede yaşayan 20 milyon kadar Türk’ü yıllarca baskı ve zulüm altında tutan Çin yönetimi, günümüzde bölgede yaşayan Müslümanlara namaz kılmama ve oruç tutmama gibi kurallar koymakta, başı kapalı olan bayanların ise saçlarını zorla açtırmaktadır.
Naziler, Almanların ırkı olan Aryanlığın dünyadaki en üstün ırk olduğuna inanmışlardır ve geri kalanlara ikinci sınıf insan muamelesi yapmışlardır. Nazi ırkçılığı hareketi, özellikle Almanya'da iktidara gelen Nasyonel Sosyalist Partisiyle birlikte 1933-1945 yılları arasında milyonlarca insanı toplama kamplarına hapsederek öldürmüştür. 1945'te Nazi rejimi yıkılmış fakat bu düşünce ortadan kaybolmamıştır. Almanya'ya gelen yabancı göçmenlere karşı düşmanca yaklaşımlar gözlenmiştir.
Neo-Nazi grupları günümüzde dahi ırkçı propagandalar sergilemektedir.
1492’de Kastilya ve Leon Kraliçesi I. Isabel tarafından Elhamra Sarayı'nda imzalanarak ilan edilen ve İspanya'da yaşayan Yahudiler'in İspanya’dan çıkarılmasını ön gören uygulamadır. İlan edilen duyuruya göre Yahudi olan herkesin İspanya'yı terk edeceği ve yanında hiçbir maddi varlık götüremeyeceği belirtilmiştir. 1492’de de Osmanlı Donanması, İspanya açıklarına gitmiş ve buradaki Yahudilerin çoğunun Anadolu’ya getirilmesi sağlanmıştır.
1864’te Kafkasları ele geçirmek için bir dizi saldırılar düzenleyen dönemin Çarlık Rusya’sı Çerkesler ve Çeçenler tarafından gerçekleştirilen bir direnişle karşılaşmış ve ardından gelen büyük karşı saldırılar sonucunda yöre halkını zorla göz ettirmiştir. Bu ırkçı yaklaşım nedeniyle göç etmek zorunda kalan milyonlarca insan yolda açlıktan ve hava şartlarından yaşamını kaybetmiştir. 1 milyon insan da Osmanlı topraklarına göçe zorlanmıştır.
Çerkes soykırımı hakkında Lev Tolstoy: (Ünlü Rus edebiyatçı) şöyle der "Köylere gece karanlığında dalıvermek adet haline gelmişti. Gecenin kara örtüsü altında Rus askerlerinin ikişer üçer evlere dalmasını izleyen dehşet sahneleri öylesine korkunçtu ki, hiçbir rapor görevlisi olanları aktarmaya cesaret edemezdi…
Çerkes soykırımı dünyadaki birçok ülke tarafından resmi olarak tanınmamıştır. Soykırımı ilk taniyan bağımsız ülke ise 2011 yılında aldığı tanıma kararı ile Gürcistan olmuştur.
II. Dünya Savaşı öncesi SSCB’nin toprakları içerisinde yer alan Ukrayna’daki Kırım yarımadası, Barbarossa Harekatıyla Alman Ordusunun eline geçmiştir. Baskıcı Rus lider Stalin’den kurtuldukları için sevinç gösterinde bulunan Kırım Tatarları, 1944’te Rusların tekrar savaşta üstünlük kazanmasıyla ırkçı bir katliama uğramışlardır. 1 milyona yakın Kırım Tatar Türkü, trenlere doldurularak, Sibirya’ya sürgüne gönderilmiştir. Trenlerin Sibirya’ya ulaşması haftalar almış ve birçok insan açlıktan yaşamını kaybetmiştir. Günümüzde Kırım’da yaşanan etnik gerginliğin nedeninin kökenini ise bu durum oluşturmaktadır.
Vietnam Savaşını kazanan ülkenin kuzeyindeki Viet-Kong gerillaları, yönetimi ele geçirdikten sonra batı yanlısı halka karşı katliamlar düzenlenmeye başlamış ve bunun neticesinde yüzbinlerce kişi ABD ve komşu ülkelere göç ederek mülteci konumana düşmek durumunda kalmıştır.
Yıllarca Belçika'nın sömürgesi olan Ruanda'da azınlıktaki Tutsilere büyük haklar verilirken, çoğunlukta olan Hutulara nispeten daha az hak ve değer verilmiştir. Belçika’nın sömürgeyi bırakıp ülkeden çekilmeye başlamasıyla da iç karışıklıklar baş göstermeye başlamıştır. İktidarı ele geçiren Hutular, Tutsilere karşı ayrımcılık ve soykırım yapmaya başlamıştır. Bunun sonucunda 800.000 kadar insan yaşamını yitirmiştir. BM barış gücünün ülkeye girmesiyle olaylar yatışmıştır.
galeriirkc.jpg
1- Ku Klux Klan (Amerika)
1865'te ABD'nin güney eyaletlerinde kurulan Ku Klux Klan teşkilatı, Amerikan İç Savaşı’nın ardından tüm ülkede kaldırılan siyahi köleliğine karşı çıkmıştır. Teşkilat, siyahı ırka mensup insanların ölmesi veya beyaz ırkın refahı için çalışması gerektiğini savunmuştur. 1960'larda Amerikan polisinin sık baskınları sonucu teşkilat zayıflamış olsa da günümüzde aynı isim altında dernek bulunmaktadır.
2- Apartheid (Güney Afrika)
Ümit Burnu’nun keşfinden sonra bölgeye yerleşen batılılar bir süre sonra, Güney Afrika’yı kapsayacak şekilde Boer Cumhuriyetini kurmuştur. Ve azınlıktaki beyaz ırk, çoğunluktaki siyah ırkı yönetmeye dayalı sistem oluşturulmuştur. Apartheid sisteminin tam olarak çıkışı da II.Dünya Savaşı sonrasında Güney Afrika Cumhuriyeti’nde meydana gelmiştir. Beyaz olmayan ırkın daha az hizmet görmesi ve seçme hakkının bulunmaması gibi ayrımcı uygulamalar meydana gelmiştir. 1994 yılına gelindiğinde ise Nelson Mandela’nın arkasına aldığı uluslararası güç ile Apartheid uygulaması son bulmuştur.
3- Antisemitizm (Dünya’nın birçok yeri)
Asırlar boyunca insanlar, Yahudi ırkına mensup kişilerin hareketlerinden rahatsız olmuş ve onlardan uzak durma, dışlama eğilimleri göstermiştir. Günümüzde bile devam eden bu alışkanlığın en uç boyutu II.Dünya Savaşı döneminde yaşanmış ve 6 milyon civarı Yahudi öldürülmüştür.
4- Kızıl Çin (Çin)
Kızıl Çin, 1948’de iktidardaki Mao Zedong yönetimindeki Çin Ordusunun, ülkenin batısında yer alan ve Uygur Türklerinin yaşadığı bölgeyi işgal etmesiyle başlayan ayrımcılık sisteminin adıdır. Bölgede yaşayan 20 milyon kadar Türk’ü yıllarca baskı ve zulüm altında tutan Çin yönetimi, günümüzde bölgede yaşayan Müslümanlara namaz kılmama ve oruç tutmama gibi kurallar koymakta, başı kapalı olan bayanların ise saçlarını zorla açtırmaktadır.
5- Naziler (Almanya)
Naziler, Almanların ırkı olan Aryanlığın dünyadaki en üstün ırk olduğuna inanmışlardır ve geri kalanlara ikinci sınıf insan muamelesi yapmışlardır. Nazi ırkçılığı hareketi, özellikle Almanya'da iktidara gelen Nasyonel Sosyalist Partisiyle birlikte 1933-1945 yılları arasında milyonlarca insanı toplama kamplarına hapsederek öldürmüştür. 1945'te Nazi rejimi yıkılmış fakat bu düşünce ortadan kaybolmamıştır. Almanya'ya gelen yabancı göçmenlere karşı düşmanca yaklaşımlar gözlenmiştir.
Neo-Nazi grupları günümüzde dahi ırkçı propagandalar sergilemektedir.
6- Elhamra (İspanya)
1492’de Kastilya ve Leon Kraliçesi I. Isabel tarafından Elhamra Sarayı'nda imzalanarak ilan edilen ve İspanya'da yaşayan Yahudiler'in İspanya’dan çıkarılmasını ön gören uygulamadır. İlan edilen duyuruya göre Yahudi olan herkesin İspanya'yı terk edeceği ve yanında hiçbir maddi varlık götüremeyeceği belirtilmiştir. 1492’de de Osmanlı Donanması, İspanya açıklarına gitmiş ve buradaki Yahudilerin çoğunun Anadolu’ya getirilmesi sağlanmıştır.
7- Çerkes Sürgünü (Rusya)
1864’te Kafkasları ele geçirmek için bir dizi saldırılar düzenleyen dönemin Çarlık Rusya’sı Çerkesler ve Çeçenler tarafından gerçekleştirilen bir direnişle karşılaşmış ve ardından gelen büyük karşı saldırılar sonucunda yöre halkını zorla göz ettirmiştir. Bu ırkçı yaklaşım nedeniyle göç etmek zorunda kalan milyonlarca insan yolda açlıktan ve hava şartlarından yaşamını kaybetmiştir. 1 milyon insan da Osmanlı topraklarına göçe zorlanmıştır.
Çerkes soykırımı hakkında Lev Tolstoy: (Ünlü Rus edebiyatçı) şöyle der "Köylere gece karanlığında dalıvermek adet haline gelmişti. Gecenin kara örtüsü altında Rus askerlerinin ikişer üçer evlere dalmasını izleyen dehşet sahneleri öylesine korkunçtu ki, hiçbir rapor görevlisi olanları aktarmaya cesaret edemezdi…
Çerkes soykırımı dünyadaki birçok ülke tarafından resmi olarak tanınmamıştır. Soykırımı ilk taniyan bağımsız ülke ise 2011 yılında aldığı tanıma kararı ile Gürcistan olmuştur.
8- Kırım Tatar Sorunu (Rusya)
II. Dünya Savaşı öncesi SSCB’nin toprakları içerisinde yer alan Ukrayna’daki Kırım yarımadası, Barbarossa Harekatıyla Alman Ordusunun eline geçmiştir. Baskıcı Rus lider Stalin’den kurtuldukları için sevinç gösterinde bulunan Kırım Tatarları, 1944’te Rusların tekrar savaşta üstünlük kazanmasıyla ırkçı bir katliama uğramışlardır. 1 milyona yakın Kırım Tatar Türkü, trenlere doldurularak, Sibirya’ya sürgüne gönderilmiştir. Trenlerin Sibirya’ya ulaşması haftalar almış ve birçok insan açlıktan yaşamını kaybetmiştir. Günümüzde Kırım’da yaşanan etnik gerginliğin nedeninin kökenini ise bu durum oluşturmaktadır.
9- Vietkong Baskıları (Vietnam)
Vietnam Savaşını kazanan ülkenin kuzeyindeki Viet-Kong gerillaları, yönetimi ele geçirdikten sonra batı yanlısı halka karşı katliamlar düzenlenmeye başlamış ve bunun neticesinde yüzbinlerce kişi ABD ve komşu ülkelere göç ederek mülteci konumana düşmek durumunda kalmıştır.
10- Tutsi - Hutu Sorunu (Uganda)
Yıllarca Belçika'nın sömürgesi olan Ruanda'da azınlıktaki Tutsilere büyük haklar verilirken, çoğunlukta olan Hutulara nispeten daha az hak ve değer verilmiştir. Belçika’nın sömürgeyi bırakıp ülkeden çekilmeye başlamasıyla da iç karışıklıklar baş göstermeye başlamıştır. İktidarı ele geçiren Hutular, Tutsilere karşı ayrımcılık ve soykırım yapmaya başlamıştır. Bunun sonucunda 800.000 kadar insan yaşamını yitirmiştir. BM barış gücünün ülkeye girmesiyle olaylar yatışmıştır.