Gezi Parkı Gerçeği - OTPOR

Türkiye Üzerinde Oynanan Oyunlar

Taksim Gezi Parkı masum taleplerle başladı, sonra hükümet karşıtı büyük bir protestoya dönüştürüldü.

Sosyal medyada dolaşan bu videoda eylemlerin nasıl yapılacağı, göstericilerin nasıl organize edildiği görüntüler eşliğinde ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor.

Aralarında Gürcistan ve Ukrayna'nın da olduğu çok sayıda ülkede yapılan devrimler ve olayların arkasında Otpor'un olduğu iddia ediliyor.

Elli ülkede çalışan Otpor'un kilit oyuncuları, rejim değişikliği içinn kendilerine Washington'daki kişiler tarafından verilmiş bir gündemi takip ettikleri belirtiliyor.

Örgütün merkezi Sırbistan'da. Sırpça-Hırvatça’da "otpor", "direniş" anlamına geliyor. Hedefi sosyal medyayı kullanarak ülkede sivil darbe girişimini başlatmak.

Otpor isyan için medyayı özellikle de twitter'ı çok iyi kullandı. Yabancı kaynaklı sosyal medyada anlamı "işgal" olan "occupy", Türkiye'de diren kelimesi kullanıldı.

Diren Gezi Parkı isimli uzantıyı twitter'da 1 numaraya yerleştirerek dikkatleri Türkiye'nin üzerine çektiler. Türkiye'nin diktatör tarafından yönetildiği iddiasını dünyaya duyurdular.

GEZİ'NİN ARDINDAKİ ÖRGÜT: OTPOR



OTPOR GERÇEĞİ

Kiliçdaroglu'nun OTPOR'la baglantili olma ihtimali çok yüksek bence.Eger dikkat ederseniz,gezi parki olaylari baslamasinin hemen öncesinde,Sosyalistler’in AP sözcüsü,Türkiye eski raportörü Hannes Swoboda'ya "Erdogan'in Esed'den bir farki yok" demesi çok manidar.Ve bu sözlerin hemen ardindan gezi parki olaylari patlak verdi.Amaç belli,Erdogan'in Esed'e benzemesi için,Türkiye'nin de Suriye'ye benzemesi gerekiyordu.En azindan böyle görünmesi.
Aklinca Türk bahari olacak ve AK Parti devrilecek.Ama Kiliçdaroglu'nun unuttugu bir sey vardi,Türk bahari 3 Kasım 2002'de yapilmisti.Eger bugün yasanan olaylar Ergenon öncesi yasanmis olsaydi,eminimki CHP askerlerin olaylara müdahale etmesi için çagrida bulunurdu.

Kiliçdaroglu'nun OTPOR'la bir baglantisi yok belki, ama ekmegine yag sürdügü muhakkak.

Konuyla ilgili haberden alintilar

Hannes Swoboda, Avrupa Parlamentosu’ndaki ofisinde bizi kabul ettiği sıralarda Türkiye’de henüz “haber” yayılmamıştı... Friedrich Ebert Derneği’nin davetlisi olarak beş gazeteciyle bulunduğumuz Brüksel gezisinde “CHP krizi” patlak verdi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, AP’de Sosyalistler’in grubunda bir basın toplantısı yapmıştı... Ne olduysa, AP’de Sosyal Demokratlar Birliği’nin grup başkanı ve eski Türkiye raportörü Swoboda ile birlikte yaptıkları açıklamadan sonra oldu. Swoboda gitti, Kılıçdaroğlu soru-cevap bölümünde Türk gazetecilerle baş başa kaldı. Ancak Kılıçdaroğlu’nun Suriye Devlet Başkanı Esad ile Başbakan Erdoğan’ın arasında fark olmadığını söylemesi üzerine bu uyumlu hava bozuluverdi...

Sosyalistler’in dediğine göre Swoboda, Kılıçdaroğlu ile yayınlayacağı ortak metinde birtakım değişiklikler yaptı. CHP ekibi bu değişiklikleri kabul etti. Ama son anda CHP ekibinden “deklarasyonu bu şekilde kabul edemeyiz” itirazı gelince... Swoboda sinirlendi ve Kılıçdaroğlu ile yapacağı özel görüşmeyi iptal etmekle kalmadı, sert açıklamalar yaptı.

‘Bu dili kabul edemeyiz’

Erdoğan’la Esad benzetmesinin kabul edilemez olduğunu belirten Swoboda, “Kılıçdaroğlu’na da söyledim: Bu dille, Erdoğan’dan farkını anlatamaz. Erdoğan benim ortağım değil, ancak ona saygı, seçilen bir lider olarak saygı göstermek durumundayım.”

Hayda bunlarda ne simdi.