Üst
IŞİD - Irak ve Şam İslam Devleti

IŞİD - Irak ve Şam İslam Devleti

IŞİD Bayrağı
IŞİD Bayrağı
Irak ve Şam İslam Devleti (Arapça: Ad-Davla Al-Islāmiyya fi al-'Irāq wa-sh-Shām), kısaca IŞİD diye de bilinen, Irak ve Suriye'de aktif isyancı bir grup. Irak Savaşı'nın ilk yıllarında kurulan ve 2004 yılında El Kaide'ye bağlılığını ilan eden grup bir süre sonra Irak El-Kaide'si adını aldı. Grup genelde Sünni topluluklar olmak üzere Mücahidin Şûra Konseyi, el-Kaide, Jaysh el-Fatiheen, Jund el-Sahaba, Katbiyan Ansar el-Tevhid vel Sunnah, Jeish el-Taiifa el-Mansoura gibi farklı isyancı gruplardan oluşur ve onların desteğini alır. Irak ve Suriye'de Sünni nüfusun yoğun olduğu bölgelerde halifeliği kurma hedefi vardır.

Irak Savaşı'nın yoğun olarak yaşandığı dönemlerde Irak'ın Anbar, Nineve, Diyala, Babil, Kerkük ve Selahaddin illerinde çok büyük etkinlik gösterdi. Bakuba'yı başkent ilan etti. Halen devam eden Suriye İç Savaşı'nda Suriye'nin İdlip, Rakka ve Halep bölgelerinde varlık göstermektedir.
IŞİD, binlerce sivil Iraklı, Irak hükümet üyeleri ve onların uluslararası müttefiklerinin ölümlerinden sorumlu tutulmaktadır. Irak Savaşı'nın son evrelerine doğru grup gerilemeye başladıysa da, 2012'de gücünü tekrar yenilediği ve üye sayısını iki katından fazla arttırdığı öne sürülür.

2013 yılında El-Cezire'ye sızdırılan bir mektup ve ses kaydıyla El-Kaide lideri Aymen el Zevahiri bu grubun Suriye kanadını tasfiye ettiğini açıkladı. Fakat IŞİD emiri Ebu Bekir Bağdadi bu tasfiye kararını reddetiğini ve grubun Suriye'deki operasyonlarına devam edeceğini açıkladı. Nisan 2013 ile birlikte IŞİD Suriye'nin kuzeyinde hızlı bir şekilde askeri güç kazanmaya başladı. Suriye'nin kuzeyindeki en güçlü gruplardan biri oldu. Grup Suriye'de etkin olduğu bölgelerde şeriat kanunlarını icraya başladı ve rakip gördükleri askerleri, yabancı gazetecileri, yardım kuruluşlarına üye insanları sürgüne gönderdiler veya hapsettiler.

Grup kuruluşundan itibaren pek çok kez ismini değiştirdi. İlk kurulduğu yıllarda ismi "Cemaat el-Tevhid vel-Cihad" idi. Ekim 2004'te "Tanzim Kaidat el-Cihad fi Bilad el-Rafidayn" ya da daha çok bilinen "Irak el Kaide'si" adını aldı. Ocak 2006'da birkaç küçük grupla birleşerek "Mücahidin Şûra Konseyi" adını aldı ve daha sonra Ekim 2006'da "Irak İslam Devleti" olarak değiştirildi ismi. Nisan 2013'te şimdiki ismi olan "Irak ve Şam İslam Devleti" adını aldı.

Kökeni​

Cema'at el-Tevhid vel-Cihad (Arapça: Jama'at al-Tawhid wal-Jihad) Ebu Musab Zerkavi tarafından kuruldu. Yerli ve yabancı islamistlerden oluşuyordu. Ürdünlü bir selefi olan Zerkavi Sovyet-Afgan Savaşı'na katılmak için Afganistan'a seyahat etti ama Sovyetterin askerlerini çekmesiyle o da ülkesine geri döndü. Daha sonra tekrar Afganistan'a geri döndü ve Herat yakınlarında islami militan bir kamp kurarak eğitim vermeye başladı. Başlangıçta gerçek anlamda müslüman olmadığını düşündüğü Ürdün Krallığı'nı yıkma amaçlı çıktığı yolda başka ülkelere de yayılan bütün bir ağını bu düşünce ve ideal üzerine kurdu. İçinde bulunduğu şebekenin 1999 yılında milenyum bombalamalarının da sorumlusu olduğu iddia edilmekte. 2002 yılında Ürdün'de öldürülen ABD'li bir diplomatın da sorumluluğunu örgütü üstlendi.

ABD'nin Afganistan'ı işgaliyle Zerkavi Irak'a gitti. Burada yara aldığı ayağı için tıbbi destek aldı. Irak'ın kuzeydoğusunda etkin kürt islamcı militan bir grup olan Ansar al-Islam ile geniş bir ilişki ağı kurdu. Ansar örgütünün Irak istihbaratı ile birlikte çalıştığı, Saddam Hüseyin'in bu grubu Kürdistan'ın bağımsızlığı için savaşan seküler kürt gruplara karşı kullandığı da iddia edilir. Ocak 2003'te Ansar'ın kurucusu Molla Krekar Saddam Hüseyin rejimiyle herhangi bir bağlantıları olmadığını açıkladı. İstihbarat birimlerinin raporlarına göre Zerkavi ve Saddam arasında herhangi bir bağlantı bulunmadığı, Saddam'ın Ansar grubunu rejime bir tehdit olarak gördüğü ve bu yüzden örgüt içine istihbaratın sızmış olabileceği öne sürüldü. ABD senatosunun 2006 yılında hazırladığı Irak raporunda "savaş sonrası edinilen bilgiye göre Saddam Hüseyin Zerkavi'yi yakalamaya çalıştı fakat bunda başarısız oldu" denildi.
ABD'nin Irak'ı işgalinden sonra Cema'at el-Tevhid vel-Cihad al-Ansar ve diğer yabancı örgüt üyelerini de içine katarak ağın daha da genişletti ve Irak işgaline katılan güçlere karşı mücadeleye girişti. Irak'a savaşmak için giden pek çok savaşçı bir şekilde Zerkavi grubunun içinde kendini buldu. Mayıs 2004'te Cema'at el-Tevhid vel-Cihad bir başka aşırı islamist militan grup olan Salafiah al-Mujahidiah ile birleşti.

Hedef ve taktikleri​

Cema'at el-Tevhid vel-Cihad grubunun amacı Irak'taki koalisyon güçlerinin geri çekilmesini sağlamak, Irak hükumetini düşürmek, işgal kuvvetleriyle birlikte çalışanları öldürmek, Şia nüfusu marjinalize edip askeri gücünü kırmak ve tamamen şeriat kanunlarıyla yönetilen bir islam devleti kurmak.
Cema'at el-Tevhid vel-Cihad'ı Irak'taki diğer isyancı gruplardan ayıran en önemli özellik taktikleriydi. ABD ve koalisyon güçlerine karşı alışılagelmiş silahlarla ve gerilla taktikleriyle saldırmak yerine daha çok bomba yüklü araçlar kullanılarak gerçekleştirilen intihar bombası eylemlerini yaptılar.

Grubun ruhani önder kabul ettiği ve genel başkan yardımcılığı da yapmış olan Filistinli imam Ebu Enes el Şami taktiklerinin ve yöntemlerinin Kuran ve sünnet kaynaklı olduğunu yine bu kaynaklardan verdiği örneklerle açıklamıştır. İslam peygamberi Muhammed'in "Her kim Allah yolunda bir gayrimüslimi öldürürse Allah ona cehennemi yasak eder." sözünü ve Enfal suresi 12. ayette geçen "O anda Rabbin meleklere şu vahyi veriyordu: Ben sizinle beraberim. Haydi imanı sağlamlaştırın! Kafirlerin yüreklerine dehşet bırakacağım, hemen boyunlarının üstüne vurun, vurun onların parmaklarına!” benzeri vahiyleri temel prensiplerden biri edindi.

Hedef ve şemsiye organizasyonları​

Ocak 2014 itibariyle IŞİD kontrölündeki bölgeler
Ocak 2014 itibariyle IŞİD kontrölündeki bölgeler
Temmuz 2005'te Ebu Musab Zerkavi Aymen el Zevahiri'ye yazdığı mektupta Irak Savaşı'nı genişletmek için ABD'nin Irak'tan çıkarılması, halifeliğin kurulması, çatışmaların Irak'ın seküler bölgelerine yayılması ve Arap-İsrail çatışmasında etkin rol alınmasını da kapsayan 4 aşamalı bir plandan bahseder. Irak'ın dışındaki bağlantılı gruplar da bu planın uygulanmasında rol aldı, örneğin 2005'te Mısır'da meydana gelen ve çoğu turist olan 88 kişinin öldüğü patlama gibi.

Ocak 2006'da Irak el Kaidesi Irak'ta savaşmakta olan Sünni grupları bir çatı altında toplamak için Mücahidin Şüra Konseyi adı altında şemsiye bir organizasyon kurdu. Sivillere karşı acımasız şiddet uygulamalarından ve radikal islami doktrinlerinden dolayı Iraklı Sünni milliyetçilerin ve seküler grupların bu şemsiye organizasyona katılımı zayıf kaldı. Bu sebeplerden ötürü bu çaba başarısızlıkla sonuçlandı.
Irak el Kaidesi saldırılarını ve eylemlerini Ekim 2006'ya kadar Mücahidin Şüra Konseyi'ne atfetti. Ebu Eyüp el Masri'nin Irak İslam Devleti'ni ilan etmesiyle bu son bulmuş oldu. Bu tarihten itibaren örgüt eylemlerini Irak İslam Devleti'ne atfetmeye başladı. Amerikan istihbaratına göre Irak İslam Devleti'nin ülkeyi Sünni bir halife devletine dönüştürme hedefi vardır.

Eylemleri​

Örgütün gücü tam olarak bilinmemekle birlikte binlerce savaşçıya sahip olduğu tahmin edilmektedir. 2006'da ABD istihbaratının hazırladığı raporda Irak El Kaidesi'nin kurucu ve üst düzey üye sayısının 1000'den fazla olduğu belirtildi. Grubunun intihar saldırılarından dolayı çok sayıda üyesini kaybettiği bildirildi fakat bunun grubun gücü üzerinde çok az etkisi olduğu belirtildi. ABD'nin Irak'tan çekilmesiyle örgütün üye sayısı ikiye katlanarak 1000'den 2500'e çıktı.

2003-2006​

Grup 2003 yılında Ebu Musab Zerkavi tarafından ABD'nin Irak'ı işgaline bir tepki olarak kuruldu ve daha sonra 17 Ekim 2004'te el-Kaide'ye bağlılığını ilan etti. Irak'ın dışından gelen yabancı savaşçılar örgüt ağının genişlemesinde büyük rol oynadı.

Grup ırak hükumetinin ve onun yabancı destekçilerinin ana hedefi haline geldi ve 2004 ile 2010 yılları arasında bu gruplar arasında gerçekleşen çatışmalarda 6000'e yakın insan öldü.

IŞİD sivil halka karşı yapılan saldırıların tamamen kabul edilebilir bir strateji olduğuna dair inançlarını açıkça dile getirdi ve 2004'ten bu yana binlerce sivilin ölümüne sebep oldu. Eylül 2005'te örgüt lideri Ebu Musab Zerkavi Şia müslümanlarına karşı savaş ilan etti ve bu tarihten itibaren örgütün Şia yoğunluklara bölgelere saldırıları arttı.

2007 olayları​

2006-2007 Mayıs'ı arasında örgüt Bağdat yakınlarındaki Dora'nın kontrolünü ele geçirdi. pek çok Hıristiyan aile cizye ödememek için bölgeyi terk etmek zorunda kaldı. ABD'nin de yoğun çabalarıyla Ekim 2007'de örgüt Dora'dan çıkarıldı ve Süryani kiliseleri yeniden açıldı. Sadece 2007 yılında örgüt yaklaşık 2000 sivil öldürerek Irak'ta büyük bir katliam gerçekleştirdi.

9 Mart 2007'de Irak içişleri Bakanı örgüt lideri Ebu Ömer el-Bağdadi'nin Bağdat'ta yakalandığını açıkladı fakat sonrasında yakalanan kişinin o olmadığı söylendi.

19 Nisan 2007'de örgüt bölgesel yönetim kurduğunu ve ilk islami yönetimin temellerinin atıldığını duyurdu. Kurulan emirliğin Ebu Ömer el-Bağdadi ve 10 Bakanı tarafından yönetileceği ilan edildi.

Kurulan emirlikte görev alan isimler: Ebu Ömer el-Bağdadi (Emir), Abu Abdullah al-Hussaini al-Quraishi al-Baghdadi (Emir yardımcısı), Abu Abdul Rahman al-Falahi (Başbakan), Abu Ayyub al-Masri (Savaş Bakanı), Abu Uthman al-Tamimi (Şeriat kanunları), Abu Bakr al-Jabouri (Halkla İlişkiler), Abu Abdul Jabar al-Janabi (Milli Güvenlik bakanı), Abu Muhammad al-Mashadani (Bilgi dairesi), Abu Abdul Qadir al-Eissawi (Şehit ve mahkumlardan sorumlu bakan), Abu Ahmed al-Janabi (Petrol bakanı), Mustafa al-A'araji (Tarım ve balıkçılık bakanı), Abu Abdullah al-Zabadi (Sağlık bakanı), Mohammed Khalil al-Badria (Eğitim bakanı) şeklinde oldu.

3 Mayıs'ta Irak hükumet kaynakları Ebu Ömer el-Bağdadi ve Ebu Ayyub el-Masri'nin öldürüldüğünü açıkladı fakat herhangi bir kanıt ortaya konmadı. Örgüt bir açıklama yaparak bu haberi yalanladı. Daha sonra Taji yakınlarında Irak devlet güçleri ile örgüt arasında çatışma yaşandığı ve örgütün halkla ilişkiler bakanı al-Jabouri'nin öldürüldüğü ortaya çıktı.

Örgüt 12 Mayıs'ta Babil yakınlarında bir Iraklı asker ve 4 ABD'li askerin ölümüyle sonuçlanan, 3 ABD'li askerin de canlı ele geçirildiği saldırıyı üstlendi. Askerlerden biri 11 gün sonra Fırat nehri yakınlarında ölü bulundu. Diğer 2 ABD askerininse örgüt tarafından yayınlanan bir videoda infaz edildiği görüntüleri ortaya çıktı. ABD bu askerleri bulmak için 4000'den fazla asker ile arama yapmıştı. Askerlerin cesetleri bir yıl sonra bulundu.

ABD el-Kaide'yi Irak'tan silmek için 18 Haziran'da örgütün başkenti Bakuba'da bir operasyon başlattı.

25 Haziran'da örgüt Bağdat'ta Mansur otelinde al-Anbar örgüt liderleriyle bir araya gelen resmi yetkililere karşı bir intihar saldırısı gerçekleştirdi. Saldırıda 6'sı sünni şeyhi olmak üzere 13 kişi öldü. Örgüt saldırıyı Iraklı bir asker tarafından tecavüz edilen sünni bir kadının intikamını almak için gerçekleştirdiğini açıkladı.

Temmuz ayında Ebu Ömer el-Bağdadi yayınladığı ses kaydıyla İran'a ültimatom verdi. Ses kaydında "İran'a ve onun yöneticilerine Irak Şia hükümetine destek olmayı bırakmaları için 2 ay süre veriyoruz" dendi. Ayrıca Arap ülkelerini İran'la iş yapmamaları konusunda uyardı.

İran'ın anti-Sünni gözüken Irak hükümetini desteklediği hatta sünni örgütlerle çarpışan Şia grupları eğittiği iddia edildi.

ABD'nin Bakuba'ya başlattığı operasyon neticesinde örgütün pek çok kadrosu başka bölgelere kaçmak zorunda kaldı.

2009 olayları​

25 Ekim 2009'da Bağdat'ta gerçekleştirilen bombalı saldırıda 155 kişi öldü, 721 kişi yaralandı. 8 Aralık 2009'da yine Bağdat'ta gerçekleştirilen bombalı saldırıda 127 kişi öldü, 448 kişi yaralandı. Her iki saldırı da örgüt tarafından üstlendi.

2010 olayları​

Örgüt 25 Ocak 2010'da Bağdat'ta meydana gelen ve 41 kişinin ölümüne sebep olan saldırıları üstlendi. Ayrıca 4 Nisan 2010'da yine Bağdat'ta meydana gelen ve 42 kişinin ölümü 224 kişinin de yaralanmasına sebep olan saldırıyı da üstlendi.

17 Haziran 2010'da Irak Merkez Bankası'na yapılan saldırıda 18 kişi öldü, 55 kişi yaralandı. 31 Ekim 2010'da Bağdat kilise saldırısını da grup üstlendi.

2012 olayları​

23 Temmuz 2012'de Irak'ın farklı bölgelerinde yaklaşık 32 saldırı gerçekleşti ve neticesinde 116 kişi öldü, 299 kişi yaralandı. IŞİD saldırıları üstlendi.

Mısır protestolarına destek​

2011 Arap baharı hareketiyle Mısır'da meydana gelen protestolara el-Kaide bağlantılı örgütler arasından ilk destek IŞİD'ten geldi. Bir internet sitesinde yayınlanan mesajda protestoculara seslenen IŞİD; Mısır'da cihat marketi ve şehadet kapılarının açıldığını ve imkanı olan herkesin bu savaşa katılması gerektiği bildirildi. Ayrıca Mısırlıların sekülerizm, demokrasi ve milliyetçilik gibi cehalet yollarını reddetmeleri gerektiği mesajı iletildi.

Suriye'deki varlığı​

Raporlarda IŞİD'in Suriye'de devam edegelen iç şavaşın yönünü Nisan 2013'ten itibaren değiştirdiği yazıldı. Örgüt şeriat kanunlarını da tatbik ettiği kuzey Suriye'de güçlü bir varlık göstermekte. Amnesty International'ın raporlarına göre örgütün gizli işkence merkezleri bu bölgelerde bulunuyor. Örgüt güçlü olduğu bölgelerdeki Suriye halkını sigara içme, zina, örgüt kanunlarına karşı gelme veya düşman birliklerine mensup olma gibi suçlamalarla alıkoydu, hapsetti, işkence etti ya da öldürdü. Yine raporlara göre düzinelerce yabancı gazeteci ve gönüllüler esir tutuldu. Aralık 2013 itibariyle örgüt Atmeh, al-Bab, Azaz ve Jarablus sınır kentlerini kontrolü altında tutarak Türkiye'den Suriye'ye ve Suriye'den Türkiye'ye çıkışları sağlamaktadır.

Ayrıca Suriye'de savaşan bazı diğer isyancı gruplar IŞİD'in karşısında yer aldı.

2013 olayları​

Nisan 2013'de örgüt lideri Ebu Bekr el-Bağdadi yayınladığı bir ses kaydında El Nusra Cephesi'nin Irak Islam Devleti tarafından kurulduğunu, finanse edildiğini ve desteklendiğini açıkladı. El-Bağdadi bu iki grubun resmi olarak Irak ve Şam İslam Devleti adı altında birleştiğini duyurdu. Bunun üzerine El Nusra Cephesi lideri Ebu Muhammad al-Jawlani böyle bir birleşmenin söz konusu olmadığını ve kendileriyle bu konunun istişare edilmediğini yaptığı açıklamayla duyurdu.

Haziran 2013'te el-Kaide lideri Aymen el Zevahiri yazılı bir açıklamayla her iki lidere hitap ederek birleşmenin karşısında olduğunu ve iki grup arasındaki tansiyonu düşürmek ve sorunu çözmek için bir elçi tayin ettiğini duyurdu. Aynı ay içerisinde Ebu Bekr el-Bağdadi sesli bir mesaj yayınlayarak Zevahiri'nin emrine karşı çıktığını ve birleşmenin gerçekleşeceğini ilan etti.

Gazeteci Sarah Birke göre El Nusra Cephesi ile Irak ve Şam İslam Devleti örgütleri arasında çok büyük farklılıklar var. IŞİD Beşar Esad güçleriyle savaşmak yerine daha çok kendi kontrolüne geçirdiği bölgelerde kendi kanunlarıyla bir devlet kurma eğiliminde. IŞİD islami bir devlet kurup, şeriatı tatbik etme yolunda çok daha fazla acımasız yöntemler kullanmakta. El Nusra Cephesi ise çok fazla yabancı savaşçıya sahip olsa bile Suriyeli mülteciler tarafından gerçek Suriyeli bir örgüt olarak görülürken, IŞİD "yabancı işgalciler" olarak görülmektedir.

Temmuz 2013'te Özgür Suriye Ordusu komutanlarından Ebu Bassir El-Jeblawi IŞİD tarafından Lazkiye'de konvoyu durdurulup öldürüldü.

11 Mayıs 2013'te Hatay'ın Reyhanlı kentinde iki bomba yüklü araç patladı. Saldırıda 51 kişi öldü, 140 kişi yaralandı. Saldırı Türkiye topraklarında gerçekleştirilmiş tarihinin en ölümcül terör saldırısıydı.

12 Mayıs 2013'te Suriye istihbaratıyla bağlantıları olduğu iddia edilen 9 Türk vatandaşı gözaltına alındı. Tutuklananların Suriye rejimi destekli olduğu iddia edildi.

30 Eylül 2013'te bazı internet sitelerinde yayınlanan açıklamalarda IŞİD Reyhanlı'daki saldırıyı üstlendiğini ve ilerde de devam edeceğini duyurdu.
Temmuz 2013'te grup Irak'taki Ebu Gureyb Hapishanesi'ne bir operasyon düzenleyerek burada yatmakta olan çok sayıda örgüt üyesi mahkumu serbest bıraktı. Raporlara göre grubun üst düzey kadroları da dahil olmak üzere 500'den fazla mahkum kaçtı. Grup yaptığı açıklamada operasyonu üstlendi. Operasyonun 1 yıl öncesinden Ebu Bekir Bağdadi tarafından "Duvarları yıkmak" kod adıyla düzenlendiği ve planlandığı açıklandı.

Ağustos 2013'te örgüt Halep'in kuzeyindeki Menagh Hava Üssü'ne saldırdı.

Eylül 2013'te Ahrar el Şam komutanı Ebu Übeyde el Binnişi Malezya'lı İslami bir derneğe üye elemanların korunması olayına karıştığı için kaçırılıp öldürüldü. Örgüt üyelerinin Malezya bayrağı ile ABD bayrağını karıştırdığı açıklandı.

Eylül 2013'te örgüt Halep'e bağlı A'zâz'ı Özgür Suriye Ordusu güçlerinden aldı. A'zâz'da görev yapan bir Alman doktoru kaçırmaya çalıştılar.

Ekim 2013'te Türk istihbaratının örgütün Türkiye'de büyük şehirlerde intihar saldırısı yapacağına dair edindiği bilgilerden dolayı yüksek alarmda olduğu rapor edildi.

Ekim 2013'te Suriye İnsan Hakları Örgütü: "IŞİD Kuzey Suriye'deki en güçlü gruptur ve size bunun dışından bir şey söyleyen yalan söylüyordur" şeklinde bir açıklama yaptı.

Aralık 2013'te Halep'in Maskana kasabasında IŞİD ve başka bir islami örgüt olan Ahrar el Şam arasında çatışmaların yaşandığı rapor edildi.

2014 olayları​

Ocak 2014'te Anbar'daki çatışmalarda örgüt Felluce'yi ve Ramadi'nin bir kısmını kontrolü altında aldı. 3 Ocak 2014'te IŞİD Felluce'de bağımsız bir islam devleti ilan etti. Halep'te ise İslami Cephe ve Özgür Suriye Ordusu IŞİD'e karşı birlikte bir saldırı başlattı.

25 Ocak 2014'te IŞİD Lübnan'da Şii Hizbullah'a karşı savaşmak üzere yeni bir milis kanat kurulduğunu açıkladı.

29 Ocak 2014'te Türk Ordusu'nun Suriye sınırına yakın bir yerdeki IŞİD konvoyunu vurduğu açıklandı.

18 Şubat 2014'te Irak Süleymanbeg'de polis merkezine düzenlenen IŞİD saldırısında 3 kişi ölmüş 11 kişi de yaralanmıştır.

1 Mart 2014'te Örgüt hakim olduğu Türkiye sınırındaki A'zâz' kasabasını Özgür Suriye Ordusu güçleriyle yapılan yoğun çatışmalar sonucunda terk etti.

17 Mart 2014'te Halep'in Sarin kasabasında YPG'yle çıkan çatışmalar sonucu bölgeyi kontrol altına aldı. Bölgede Süleyman Şah Türbesi de bulunuyordu. Bu bölge Türk toprağı sayılıyordu ve IŞİD, bir video yayınlayarak, Türk Ordusu'na bölgeden çekilmesi için 3 gün süre verdi.

20 Mart 2014'te Niğde'nin Ulukışla ilçesinde, uygulama yapan güvenlik güçlerine ateş açılması sonucu 2 asker ve 1 polis şehit edildi. Saldırıyı yapanların IŞİD üyesi olduğu bildirildi. Saldırganlar yakalandı.

Kaynak:wikipedia
 
Geri
Üst