Üst
Tesbih Çeşitleri ve Yapımında Kullanılan Malzemeler

Tesbih Çeşitleri ve Yapımında Kullanılan Malzemeler

Celik

Emekli Admin

KEHRİBAR TESBİH

kehribar.webp
kehribar.webp


KEHRİBAR NEDİR VE NASIL OLUŞUR?

Kehribar, milyonlarca yıl önce yaşamış, çok geniş alanlar kaplayan, yüksek ağaçlı, tropik ve yarı tropik ormanlardaki ağaçların salgıladığı reçinenin fosilleşmiş halidir.

Kehribar çoğunlukla kozalaklı ağaçların reçinesinden oluşmasının yanısıra, tropik çiçekli ağaçların reçinesinden de oluşabilir.

Reçine, ağaçların bir korunma mekanizmasıdır. Ağacın gövdesi veya dalı herhangi bir şekilde zarar görürse (atmosferik koşullar, yaşlılık veya iri hayvanlar nedeniyle v.b. dış etkenler), yani kırılıp, yarılırsa kabuksuz dokuların dış etkenlere dayanıksız olduğu bir bölge açığa çıkar. Bu durumda reçine salgılanarak, taze yüzeyin kapatılarak iyileştirilmesine çalışıldığı gibi, kendisine zarar verebilecek böcek ve mantar gibi canlılarında reçinenin kendisine has kokusu, tadı ve yapışkanlığı ile ağaçtan uzak tutulmasına çalışılır. Bazı hastalıklarını iyileştirmek için salgılama yapmasının yanında yüksek ağaçlarda hızlı büyümenin oluşturduğu tansiyon nedeniyle oluşan boyuna çatlaklardan da bolca reçine salgılanır. O dönemlerde tropik ve yarı tropik iklim koşullarında yaşayan yüksek ağaçların, iklimin gittikçe yüksek sıcaklıklara ulaşması nedeniyle de bol miktarda reçine ürettikleri düşünülmektedir.

Kehribar
Kehribar
Ağaçta reçine salgı tipleri:
1- Dahili çatlakta reçine
2- Kabuk altında reçine
3- Dahili reçine cebi
4- Kabuk içinde reçine
5- Harici yara dolgusu
6- Sarkıt şeklinde reçine akıntısı
7- Harici damla biçimli reçine

Bu reçine, onu salgılayan ağaçla birlikte veya tek başına genellikle sellenme ile lagün, delta, veya denizel ortama taşınır. Burada sediment (kırıntılı malzeme) lerle birlikte gömülür. Milyonlarca sene boyunca ortama taşınan, bazen yüzlerce metre kalınlık oluşturan çökel malzeme altında kalan reçine, basınç ve sıcaklık koşulları altında sertleşerek kehribara dönüşür.

Reçineden kehribara dönüşümde, reçinenin içine gömüldüğü sedimentlerinde önemli bir rolü olduğu düşünülmektedir. Mesela, Borneo kehribarı Orta Miosen yaşlıdır. Buradan gelen koyu renkli kumtaşı içinden çıkarılan örnek kesin olarak kehribar (alkolle reaksiyona girmiyor) olmasına rağmen, kiltaşı seviyelerinden elde edilen sarı renkli fosil reçine copal dir (alkolle reaksiyona girmiştir). Yani aynı süreci yeraltına gömülü olarak geçiren reçine muhtemelen içinde bulunduğu tortulların etkisiyle yeterli olgunluğa erişememiş ve copal aşamasında kalmıştır.

Kehribarlaşmanın en önemli etkenleri kabul edilen basınç ve sıcaklık yanında reçinenin içine gömüldüğü sedimentlerin türünün de etkili olduğunun düşünülmesine rağmen bu dönüşümün tüm mekanizması henüz anlaşılabilmiş değildir. Altta reçineden, copal ve kehribara geçiş süreci basitleştirilerek gösterilmiştir. Geçmişten günümüze doğru (soldan sağa) reçine orijinal plastisitesini ve suyunu kaybetmeye ve sertleşmeye başlar.
 

Oltu Taşı Tesbih​



oltutasi.webp
oltutasi.webp


Oltu Taşı Nedir​

Oltu taşı,Ülkemiz'de Erzurum'un Oltu ilçesinin kuzeydoğu kesiminden çıkarılmakta olan yarı değerli bir taştır.

Oltu taşının diğer bir adıda Karakehribardır. Oltu taşı siyah, koyu kahve, sarı, nadiren de gri-yeşilimsi olabir. Bu maden esasında bir karbon bileşenidir, siyah renkli, kolay işlenebilen, bu nedenle de takı ve ziynet eşyası yapımında kullanılır. Genelde bayan takıları ve [tesbih] üretiminde önemli bir yere sahiptir. Yüzyıllardan beri yörede genellikle tek kişilik ve babadan oğla geçen ev-atölyelerde fazla bir değişikliğe uğramadan üretilmektedir. 3213 sayılı Maden Kanunu'nda kıymetli taşlar arasında olduğunun tescili dahi yapılmıştır.Yakın tarihlerden itibaren Gürcistan üzerinden getirilen benzer özelliklerdeki taşlar Oltu Taşı adı altında pazarlanmaktadır.Ancak bu taşlar kalitesiz,çabuk kırılganlık özelliğine sahip ve Oltu Taşında bulunan siyah ve kahveregimsi özelliklerinin dışındadır.Kalitesinin düşüklüğü sebebiyle piyasaya ucuz olarak sürülmekte bu da hakiki Oltu Taşı üretici ve pazarlamacılarının işlerini zorlaştırmaktadır.

Oltu Taşının Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri​

Oltu Taşı'nın fiziksel ve kimyasal özellikleri incelendiğinde başlıca şu özelliklere sahip olduğu görülür: Mohs sertlik skalasına göre 3 sertliğe, 1.5 yoğunluğa sahip ve karbon içeriği yüksek olan bir yarı değerli süstaşıdır. Çıra gibi is çıkararak yanar ve geride sigara külüne benzer bir artık bırakır. Linyite göre çok bitümlü ve çok sık yapılı olmasına karşın genelde kompakt linyit olarak tanımlanabilir. Sürtünme ile elektriklenir ve hafif cisimleri çeker. Yanma esnasında aniden soğutulursa donar, camlaşır ve kalıp halini alır. Oltu Taşı, yerkabuğu içinde iken yumuşak, hava ile temas ettiğinde sertleşen, bitümce zengin kompakt bir linyit çeşididir.

Oltu Taşı'nın Özellikleri Nelerdir​

Oltu Taşı
Oltu Taşı
1. Latince ismi Jayet'tir
2. Topraktan çıktığında çok yumuşak olmasına rağmen,
hava ile temas edince sertleşmektedir.
3. İşlenmesi kolaydır.
4. İşlendikçe sertleşir.
5. Kullandıkça parlar.
6. Rengi genellikle siyah, bazen de kahverengidir.
7. Çıra gibi is çıkararak alevli bir şekilde yanar.
8. Sürtünme ile elektriklenerek hafif cisimleri çeker.

Mamul madde çeşitleri​

1. Tespih
2. Kolye
3. Gerdanlık
4. Fincan takımı (Çok nadir bulunur)
5. Yüzük kaşı
6. Sigara ağızlığı
7. Pipo
8. Kol düğmesi
9. Küpe
10. Rozet
11. Kravat iğnesi
12. yaka iğneleri

Oltu Taşı'nın İşlenmesi​

Oltu Taşı'nı toprak altından bin bir güçlükle çıkaranlar, genellikle işlemesini yapmazlar, İşleyenlere hammadde olarak kilo işi satarlar. Bugünkü piyasa şartlarında tenekesi (12-13 kg) 1000-1500 TL civarındadır.. Yeri gelmişken hemen şunu belirtelim ki taşı çıkartanlar, hammaddeyi işleyene pazarlayanlar, işleyerek mamul hale getirenler, işçiden alarak dükkanlara satanlar hep ayrı kişilerdir. Yani Oltu taşı tüketiciye ulaşana kadar 4-5 el değişmektedir.

Satın alınan taşlar, yapılacak mamulün, tip ve cinsine göre uygun bir şekilde küçük bir keserle kütük üzerinde kırılarak içindeki yabancı maddeler, çatlaklar temizlenir. Bu aşamada taş çok fire verir. Öyle ki bir kilo hammadde Oltu Taşı'ndan ortalama yedi tespih çıkar. Keserle kırılan taşlar bu defa bıçakla etrafı yontularak lobut haline getirilir. Sonra tornaya takılan bir biz aleti ile teker teker delinir. Delinen taşlar çark denilen tornadaki mile takılır. Usta, bir eli ile çarkı çevirirken, diğer elindeki keski ile milde dönen taşı tornaya çeker. Milden çıkarmadan önce, çırtı ağacının kömürünün tozu ve Palandöken Dağından getirilen tebeşir taşının tozu ile cila verilerek parlatılır. Artık işlem tamamdır. Bu anlattığımız, tespih tanelerinin yapım şeklidir. Ağızlık, gerdanlık, kolye, küpe ve buna benzer süs ve ziynet eşyaları da elde tek tek ve özenle işlenir. Bu eşyalarında yapımı için kendilerine has değişik aletleri vardır.
 

FİLDİŞİ TESBİH​

fildisi.webp
fildisi.webp



FİLDİŞİ VE FİLDİŞİ OYMACILIĞI:​

Fildişi denen beyaz, parlak ve sert madde fil, mors, timsah, suaygırı ve balina türlerinden kaşalot ile denizgergedanı gibi hayvanların dişlerin den elde edilir. Fildişi dayanıklı ve işlemesi kolay olduğundan,çok eskiçağlardan bu yana oymacılıkta ve her türlü süslemede olduğu gibi,tesbih yapımındada kullanılmıştır.

Hindistan, Çin ve Japonya’da oyma ustalarının büyük bir sabırla yüzyıllardan beri yap tıkları son derece özenli fildişi eşyaların insan elinden çıktığına inanmak güçtür. Bu tür eşyalar arasında Hindistan’da yapılmış satranç taşları, Çin’den gelen minyatür pagodalar, iç içe geçen birçok toptan oluşan “bilmece toplar" ve Japonya’da, geleneksel giysilerde kemere takılan cüzdan ya da tütün kesesi gibi nesneleri dengede tutacak bir karşı ağırlık olarak kullanılan netsuke’ler sayılabilir. Net-suke’ler genellikle eski efsanelerde adı geçen tanrı ve kahramanların minimini heykelcikleridir. Fildişi ustalarının bunların küçük parmak tırnağı büyüklüğündeki yüzlerine verme yi başardıkları anlamlı ifadeler şaşırtıcıdır. Netsuke’ler çoğunlukla mors ya da denizgergedanı dişinden oyulur.

Çinliler, fildişinden çiçek ve kuş oymalarıyla süslü yelpazeler de yapıyorlardı. Kanton kentindeki atölyelerde fildişinden oyma çatı sı, duvarları, çevresinde insan heykelcikleri ve ağaçlarıyla sarayların bibloları yapılıyordu.

Doğulu sanatçılar bu gibi ufak ve ayrıntılı oymaların yanı sıra daha yalın tanrı ve hayvan heykelleri de yapıyor ve fildişini divan, masa ve sandalyeleri süslemede kullanıyorlardı.
 

Kuka Ahşap Tesbih​


kuka.webp
kuka.webp



Kuka tesbih; Bilinenin aksine ağaç değil, tropikal bir ağacın meyvesi ve bu meyveden yapılan tesbihlere verilen isimdir. Hindistan cevizine benzer, içindeki öz kısmı ayıklandıktan sonra et kısmından sanat eseri tesbihler yapılır. Kuka, Osmanlılar zamanında mikrop kırıcı özelliğinden ötürü hekimler tarafından üzerlerinde taşınırmış. Hatta bilgilere göre kuka tesbih taşımayan hekim saraylara alınmazmış. Kuka tesbihler, ele gelen kaygan yapısı, kullandıkça renk alıp koyulaşması nedeniyle günümüzde oldukça revaçtadır. Sade bir kuka tesbih kullanıp zamanla nasıl renk aldığını gözlemleyebileceğiniz gibi maharetli ustaların ellerinden çıkmış gümüş işlemeli özel ürünlerle bulunduğunuz ortamdaki ilgiyi üzerinize çekebilirsiniz..
 

Kaplumbağa Tesbih​

kaplumbaga.webp
kaplumbaga.webp



Kaplumbağa kabuğu kullanılarak yapılan tesbihler,kara kaplumbağalarından değil,nadir ve nesilleri tükenme noktasında olan su kaplumbağaları (caretta caretta)'ların kabuğundan yapılmaktadır.

Ömrünü sonlandırmış olan kaplumbağalardan elde edilen kabuk kısımları presleme veya şişirme gibi yöntemlerle kalınlaştırılarak tesbih yapımına uygun kalınlığa getirilir.

Hazırlanan bu malzemelerle günümüzde gerek günlük kullanım için gerekse elit koleksiyonlar için özel tesbihler yapılmaktadır..
Caretta Caretta'lar nesilleri tükenme noktasında olan canlılar olduklarından ve bu doğrultuda tesbih yapımı için malzeme temini güçleştiğinden dolayı,piyasada Kaplumbağa adı altında oldukça bol miktarda taklit tesbihler görülebilmektedir.

Özel yapım Kaplumbağa tesbihleri 500 TL'den başlayan fiyatlarla piyasada satılmaktadır.
 
Kehribar diyip geçmemek lazım en ucuzu tozdan yapılanı 100-200 tl diye biliyorum.
Kalitelileri hele 900 den başlıyor (:
Bir kehribarımız bile olmayacak şu hayatta (:
 
Geri
Üst