Ülke Japonya

Japonya
japonya.png japonya.png
BaşkentTokyo
Resmî dillerJaponca
Yönetim ŞekliParlamenter Monarşi
Yüzölçümü377.944 km²
Nüfus126.730.000
Nüfus Yoğunluğu335,3 kişi/km²
Para birimiJapon Yeni
Zaman dilimiJST (UTC+9)
Telefon kodu+81
İnternet TLD.jp
Japonya, Doğu Asya'da bir ada ülkesidir. Büyük Okyanus'ta bulunan Japonya Japon Denizi'nden Çin, Kuzey Kore, Güney Kore ve Rusya'nın doğusuna, kuzeyde Ohotsk Denizi'nden güneyde Doğu Çin Denizi'ne ve Tayvan'a kadar uzanır. Japonca adını oluşturan kanji karakterler "güneş" ve "köken" anlamına gelir. Bu nedenle Japonya "Doğan Güneşin Ülkesi" diye de bilinir.

Japonya coğrafî yapısı bakımından 6.852 adadan oluşan bir takımadadır. Bu adaların en büyükleri olan Honshu, Hokkaido, Kyushu ve Shikoku adaları ülkenin %97'sini oluşturur. Adaların çoğu dağlıktır ve bazıları yanardağlardan oluşur. Japonya'nın en yüksek dağı olan Fuji Dağı bir yanardağdır. Japonya 126 milyonluk nüfusuyla dünyanın nüfus açısından onuncu en kalabalık ülkesidir. Honshu'da bulunan Büyük Tokyo Metropolü, fiili başkent Tokyo ve bulunduğu alan çevresinde bulunan prefektörlükler ve şehirlerle birlikte 30 milyonunun üzerindeki nüfusuyla dünyanın en büyük metropoliten alanıdır.

Arkeolojik araştırmalar Paleolitik çağın son döneminden beri insanların Japon adalarında yaşadığını gösterir. Yazılı tarihte Japonya'nın adı ilk olarak 1. yüzyıldan kalma Çin metinlerinde geçer. Japonya'nın tarihi dış dünyadan etkilendikten sonra çok uzun yıllar boyunca tecrit edilmesiyle şekillenmiştir. Günümüzdeki Japon kültürü dış etkiler ile iç gelişmelerin bir karışımından oluşmaktadır. 1947 yılında anayasanın kabulünden beri Japonya parlamenter monarşi ile yönetilmektedir. Devletin başı Japon imparatoru, hükümetin başı ise başbakandır. Seçimle işbaşına gelen bir parlamentosu vardır.

Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya göre Japonya, Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra dünyada ikinci sıradadır. Birleşmiş Milletler, G8 ve APEC üyesidir. Savunma bütçesi dünya beşincisidir. Dünyanın en büyük dördüncü ihracatçısı ve en büyük dördüncü ithalatçısıdır.

Bayrak​

Japonya Arması Japonya Arması
Japonca'da resmi olarak Nisshōki veya Hinomaru denilen Japonya bayrağının şekli, beyaz bir zemin üzerine konulmuş kırmızı bir dairedir.

Kırmızı daire ülkeden doğan güneşi ifade eder. Ülkenin adı kendi dilinde 'güneşin kaynağı' anlamına gelen Japonya'da güneş, milli simgelerin en önemlilerinden biridir. Japon mitolojisine göre güneşin tanrıçası Amaterasu da Japon tanrılarının kraliçesi ve Japon imparator hanedanının anasıdır.

Güneşli bayrağı bin yıldan beri Japon askerleri (samuraylar) ve gemileri çekmişti. 1868'da başlayan Meiji Restorasyonu'ndan sonra bu bayrak milli bayrak olarak itibar gördü. 1999'de kabul edilen Ulusal Bayrak ve Marş Kanunu bayrağın ölçülerini saptadı

Arma​

Japonya'nın imparatorluk ailesinin amblemidir. İmparatorluk dönemi boyunca kullanılmıştır.

Japonya tarihi​

Japonya tarihi antik zamanların şehir devletlerinin modern Japon ulus devletine ulaşacak şekilde coğrafi ve sosyal tarihini anlatmaktadır.

Son buz devrinden sonra (MÖ 12000) Japonya coğrafyasının zengin ekosistemi insan yaşamını desteledi. Japonya'da bulunan en erken çömlek Jömon dönemine ait olup Japonya'yı gösteren ilk yazılı belge "Book of Han" olup Çin'de Han Hanedanlığı döneminde yazılmıştır. Bir numaralı kültürel ve dinsel etki Çin'den gelmiştir.

Günümüz Japon İmparatorluk Sarayı 6. yüzyılda yapılarak ilk kalıcı imparatorluk başkenti 710 bugün Nara kenti olan Heijõ-Kyõ'da kuruldu. Bu şehir Budist sanatı, dini ve kültürü adına bir merkez halini aldı. Heian-kyõ'da (günümüz Kyoto) kurulan yeni başkent güçlü bir merkezi devletin sonuçlanmasıydı. Heian periyodu klasik Japon kültürünün altın zamanı olarak geçer. Takip eden asırlarda hüküm süren imparatorların gücünün ve saray halkının zayıflaması merkezi devletin gücünü çatlatmıştır. 15. yüzyıla gelene kadar politik güç birkaç yüz Daimyo tarafından yönetilen, kendi samurayları olan feodal bölgelere bölünmüşlerdi. Uzun bir iç savaştan sonra Japonya'yı birleştiren Tokugawa Ieyasu imparator tarafında 1603 yılında şogun olarak görevlendirilmiştir. Tokugava Ieyasu fethettiği toprakları destekçilerine dağıttı ve Edo'da kendi Tokugawa Şogunluğunu kurdu. İmparator bu dönemde eski başkent Kyoto'da kalmaktaydı. Edo döneminde barış ve refah hakimdi. Japonya Hristiyan misyonerliğini engelleyip dış dünyayla bütün bağlantısının kesti.

1860'larda Tokugawa şogunluğu mevkisini kaybetti, imparator gücü tekrar eline aldı Meiji dönemi başladı. Yeni ulusal yönetim şekli feodalizmi bitirerek izole ve geri kalmış ada toplumunu Batı modelini izleyen bir dünya gücü haline getirdi. Demokrasi uygulaması için sorunlar vardı. Bunların başında Japonya'nın yarı bağımsız ve güçlü ordusunun siviller üstünde 1920-30 yıllarında siviller üstünde baskı kurmasıydı. Ordu 1931 yılında Mançurya'yı işgal etti ve 1937'de Çin'e karşı savaşa girişti. Sahilleri ve büyük şehirleri kontrol eden Japonya kukla devletler kurdu fakat Çin'i tamamen yenemedi. Aralık 1941'de Pearl Harbor'a yapılan saldırıyla beraber Birleşik Devletler ve müttefiklerine karşı savaşa girdi. 1942 ortalarına kadar kazanılan birkaç deniz zaferinden sonra endüstriden uzaklaşan askeri güçlere gemi, mühimmat ve yakıt sağlama sıkıntısı çekmeye başladı. Donanmanın batırılması ve büyük şehirlerin Birleşik Devletler tarafından yok edilmesine rağmen 1945'te Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan atom bombaları ve Sovyetler Birliği'nin Mançurya'yı işgal etmesi sonucunda imparator orduyu teslim olması için zorladı.

Birleşik Devletler Japonya'yı 1952 yılına kadar kontrol altında tuttu. 1947 yılında Birleşik Devletler tarafından yeni bir anayasanın hazırlanması ve kabul edilmesi zorlandı. Bu anayasa sonucunda Japonya parlamenter monarşi halini aldı. 1955 yılından sonra Japonya oldukça yüksek ekonomik büyüme rakamlarına sahip oldu. Mühendislik, otomotiv, elektronikte dünya merkezi haline geldi. Sahip olduğu gelişmiş altyapı, yüksek yaşam kalitesi, ve en yüksek beklenen yaşam süresine sahiptir. İmparator Shõwa 1989 yılında ölerek yerine oğlu Akihito'yu getirdi. 1990'larda ekonomik durgunluk büyük bir sorundu ve 2011'de yaşanan tsunami sonucunda ekonomik kayıplar yaşandı.

Japon tarih öncesi

Paleolitik Çağ​

Cilalı taştan baltalar; Hinatabayashi B bölgesinde çıkartıldı, Shinano, Nagano. Jömon öncesi dönemine ait olup MÖ 30.000'e tarihlenmiştir. Tokyo Ulusal Müzesi Cilalı taştan baltalar; Hinatabayashi B bölgesinde çıkartıldı, Shinano, Nagano. Jömon öncesi dönemine ait olup MÖ 30.000'e tarihlenmiştir. Tokyo Ulusal Müzesi
Japon paleolitik dönemi en erken MÖ 50.000'lerden , son buzul çağının sonun zamanları olan MÖ 12.000'lere kadar geniş bir dönemi kapsamaktadır. MÖ 38.000'den önce ortaya çıkan kalıntıların çoğu kabul edilmeyip, pek çok tarihçi paleolitik dönemin 40 bin yıl önce başlandığına inanmaktadırlar.

Japon adaları anakaradan MÖ 11.000 dolaylarında buz devrinin bitmesiyle ayrılmıştır. Amatör araştırmacı, Shinichi Fujimura tarafından alt ve orta paleolitik çağ hakkında aldatmaya yönelik buluntular sunuldu. İncelemeler sonucu Fujimura ve beraberindekilerin çalışmaları reddedildi.

Jömon Dönemi​

Jömon dönemi 14.000 ile MÖ 300 arasında kabul edilir. Kalıcı yerleşmelerin ilk görüldüğü zaman MÖ 14.000'de görülür. Jömon kültürü, mezolitik ve neolitik arasında yarı yerleşik avcu toplayıcı hayat tarzı ve ilkel tarımdan ibarettir.

Dokuma bu zamanlarda yoktur, kıyafetler genelde kürkten yapılırlar. Jömon halkı kilden kaplar yapmaya başladılar. Bu kapların üzerine desenleri örgülü iplerle ve çubuklarla işlediler. Günümüze ulaşan eserler üstünde yapılan radyokarbon tarihleme bu nesneleri MÖ 11.000'e tarihlenmiştir.

Yayoi dönemi​

Yayoi dönemi MÖ 400 veya 300'den MS 250 yılına kadar süren dönemdir. Tõkyõ'da bulunan Yayoi'den adını almıştır.

Yayoi döneminin başında dokuma, pirinç tarımı, bronz ve metal işleme görülmektedir. Bronz ve demir'in bu dönem içinde aynı anda kullanılmaya başlandığı görülmektedir. Demir genellikle tarım ve benzeri aletlerin yapımında kullanılırken bronz ayin ve törenlerde kullanılmaktadır. Bronz ve demir döküm MÖ 100 yılında gözükmeye başlar, bu dönemde her iki madenin cevheri anakaradan gelmektedir. Yayoi döneminde iyi mahsül elde etmek için şamanizm ve kahinler ortaya çıktı.

Japonya'nın ilk geçtiği yazılı kayıtlar MS 57 yılında Çin'de yazılmış olan "Han Hanedanlığı Tarihi" 'de geçmektedir. (Book of the Later Han) Kayıtlarda "Lelang'ta okyanusun ardında Wa'nın halkı yaşar. Yüzden fazla kabile sık sık gelerek vergilerini öderler." Metinlerde ayrıca Wa kralı Suishõ'nun Çin imparatoru An'e köleler sunduğu da aktarılır. 3. yüzyılda yazılan 3 Krallığın Kayıtları (Records of the Three Kingdoms) ülkenin 30 küçük kabileden oluştuğu ve şaman kraliçe Yamatai'li Himiko tarafından yönetildiği yazılır.

Antik Japonya

Kofun dönemi​

Kofun dönemi MS 250 yılında başlayıp ismini antik mezar anlamına gelen kofun'dan almaktadır.

Kofun dönemi klanların etrafında gelişen güçlü askeri devletlerin gelişimine tanık oldu. Yamato ve Kawachi etrafında 3. ve 7'ci yüzyıllar arasında baskın olan Yamato devleti Japon imparatorluk sülalesinin oluşmasına katkı sağladı. Bu yönetim klanları bastırarak ve tarım arazileri eline alarak batı Japonya'da etkisi güçlü bir devlet kurdu

Japonya çine 5. yüzyıldan başlayarak vergi göndermeye başlamıştır. Çin kayıtlarında bu durum Wa olarak kayıtlı olup Çin sistemine bağlı olarak vergi veren 5 kral vardır.

Klasik Japonya

Asuka dönemi​

Asuka döneminde, yönetimde bulunan Yamato yönetimi merkezi bir devlet olma yolunda ilerlemekteydi.

Japonya'da Budizm 538 yılında Kore Krallığı Baekje tarafından tanıtıldı. Budizm büyük oranda yöneten kesim tarafından kendi amaçları doğrultusunda desteklendi. Yeni tanıtıldığı zamanlarda genel toplum içinde budizm popüler bir hale gelmedi. Budizmin uygulaması ölülerin büyük kofunlarda gömülmesi geleneğini sekteye uğrattı.

Japonya'dan Çin'e 607 yılında getirilen mektupta; "Güneşin doğduğu toprağın imparatorundan Güneşin battığı toprağın imparatoruna yazılması Japon imparatoru tarafından yapılmış üstü kapalı bir hakaret olarak kabul edilir.

Nara dönemi​

710 yılında devlet, başkenti Çin Tang Hanedanlığının başkenti olan Chang'an'ın ardından modellenen Heijõ-kyõ'ya (Günümüz Nara'sı) taşıdı. Kojiki ve Nihon Shoki Japonya'da üretilen ilk iki kitap olarak bu dönemde karşımıza çıkar. İki kitapta Japonya'nın tarihi ve yaratılış hakkında efsaneler içerir. 8. yüzyılın ikinci yarısı ise adı Man'yõshũ olan ve Japon şiirinin en iyi parçalarından oluşan bir koleksiyon olarak görülen eser yazılmıştır.

Bu dönemde Japonya pek çok doğal afet geçirdi. Bunların arasında yangın, kuraklık, kıtlık, ve nüfusun %25'inden fazlasını öldüren çicek hastalığı gibi bulaşıcı hastalıklar bulunmaktadır. İmparator Shõmu dine olan bağlılığının yeteri kadar olmadığı için bunların olduğunu düşünerek Budizm üzerine yapılan destekler arttırıldı. Tõdai-ji tapınağı bu dönemde inşa edildi. Nara döneminde Japonya nüfusun gerilemesinden muzdarip oldu ve bu sorun Heian Dönemine kadar devam etti.

Heian dönemi

Ekonomi​

İnsanların %80 kadarı pirinç çiftçisiydi. Pirinç üretimi yükselirken nüfusun çok değişmemesi sonucunda refah arttı. Pirinç tarlaları 1600'den 1720'ye kadar neredeyse iki katına çıktı. Gelişen teknoloji sayesinde çiftçiler tarlarının akış ve sulamasını kontrol etmelerine olanak sağladı. Daimyõ (feoadl kral) birkaç yüz kale şehri kontrol eder ve yerel bir ticaret oluştururdu. Büyük ölçekli pirinç pazarları Edo ve Osaka'da gelişti. Şehir ve kasabalarda artan hizmet ve ürün ihtiyacını tüccar ve zanaatkarlar loncası karşılamaktaydı. Tüccarlar sınıf olarak düşük olsalarda zenginleşirlerdi. Tüccarlar paranın el değiştirmesi kredi elemanlarını geliştirdi, para genel kullanım alanına sahip oldu. Gelişen ve güçlenen market girişimleri destekledi.

Samurayların tarım veya ticari bir işle uğraşmaları yasaklanmış olmasına rağen borç para almalarına izin verilmekteydi. Bir bilgin bütün ordu sınıfının "bugün ye yarın öde" fikriyle yaşadığını gözlemledi.

Coğrafya​

Japonya, Doğu Asya kıyılarında kıtanın Pasifik sahili boyunca uzanan ve stratovolkanik takımadalardan oluşan bir ada ülkesidir. Kuzey enlemi 24 °-46 ° ve doğu boylamı 123 °-146 ° arasındadır. Japonya, Ohotsk Denizi ile Rusya'nın güneydoğusundan, Japon Denizi ile Kore'nin biraz doğusundan ve Doğu Çin Denizi ile Çin ve Tayvan'ın doğu-kuzeydoğusundan ayrılmaktadır. Japonya'ya en yakın komşu ülke ise Rusya'dır.

Siyaset​

Japonya anayasal monarşi olup İmparator'un yetkileri oldukça kısıtlıdır. Japonya Anayasası'na göre imparator “devletin ve halkın birliğinin simgesidir” ve egemenlik hakkı olmaksızın sadece törensel bir rol oynar. Egemenlik ise Japon halkına ait olup güç Başbakan ve Diet'in diğer seçilmiş üyeleri tarafından esas tutulur. Hirohito'nun ölümünden sonra tahta çıkan Akihito, 1989'da bu yana Japonya İmparatoru'dur ve veliaht prensi Naruhito ise tahtın varisidir.

Japonya'nın yasama organı Ulusal Diet çift meclisli bir parlamentodur. Diet her dört yılda bir halkoyuyla seçilen 480 sandalyeli Temsilciler Meclisi, altı yıl görev yapan halk tarafından seçilmiş üyelere sahip 242 sandalyeli Danışmanlar Meclisi'nden oluşmaktadır. 20 yaş üzeri yetişkinlerin gizli oyla tüm seçilebilen makamlar için genel oy hakkı bulunmaktadır. Diette sosyal liberal Japonya Demokratik Partisi ve muhafazakar Liberal Demokrat Partileri (LDP) hakimdir. LDP 1993 ve 1994 yılları arasında kısa bir 11 aylık dönem ve 2009-2012 yılları dışında, 1955 yılından bu yana sürekli bir seçim başarısı gördü. Parti alt kamarada 294 sandalye ve üst kamarada 83 sandalyeyi elinde bulundurmaktadır.

Japonya Başbakanı hükümetin başıdır ve Diet üyeleri tarafından belirlendikten sonra imparator tarafından atanır. Başbakan kabinenin başıdır ve bakanları atama ve görevden alma yetkisine sahiptir. Japonya'nın şu anki başbakanı Shinzo Abe, 2012 genel seçimlerinde LDP'nin zaferinden sonra, 26 Aralık 2012 tarihinde Yoshihiko Noda'nın yerine geçmiştir.

İdari bölümler​

Japonya, idari olarak dört yılda bir seçilen vali, yasama ve idari bürokrasi tarafından denetlenen 47 prefektörlüğe (Japonca: 都道府県, todofuken) ayrılır. Prefektörlükler ise şehir, kasaba ve köy olmak üzere belediyelere ayrılır. Tokyo özel bir statüye sahip olup bunlara ek olarak 23 özel semte ayrılır. Hokkaidō ise prefektörlük ve belediyeler arası 14 alt prefektörlüğe ayrılır. Aynı zamanda bazı diğer prefektörlüklerde de alt prefektörlükler bulunmaktadır. Japonya aynı zamanda sekiz bölgeye ayrılmıştır ancak bu bölgeler coğrafi olup idari bir yapıyı temsil etmemektedir.

Japonya'da şu anda birçok şehir, kasaba ve köyler birleştirilmektedir. Bu işlemle birlikte prefektörlük altı idari bölgelerin sayısını azaltılarak idari maliyetlerin düşürülmesi beklenmektedir

Ordu​

Japonya'nın askeri gücü (Japonya Öz Savunma Kuvvetleri), Japonya Anayasası'nın 9. maddesi ile sınırlandırılmış olup Japonya'nın herhangi bir savaş ilanı veya uluslararası anlaşmazlıklarda askeri kuvvet kullanmayı reddetmektedir. Bu yüzden Japonya Öz Savunma Kuvvetleri o zamandan bu yana Japonya dışında tek bir kurşun bile atmamıştır. Japonya Öz Savunma Kuvvetleri, ülkenin Savunma Bakanlığı tarafından yönetilmektedir ve Kara, Deniz ve Hava öz savunma kuvvetlerinden oluşmaktadır. Japonya'nın askeri harcamaları, ülkenin GSYİH'sının yüzde birinden az olmasına karşın 2005 yılı itibarı ile 44,3 milyar dolar gibi nispeten büyük rakamlara ulaşmaktadır. Öz Savunma Kuvvetlerine katılım tamamen gönüllüdür. Japonya Öz Savunma Kuvvetleri'nin toplam personel sayısı 247 450'dir. Japonya 1992 yılında yapılan bir kanun değişikliğiyle birlikte Kamboçya, Mozambik, Irak ve Endonezya gibi ülkelerde barış operasyonlarına katılarak II. Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk defa ülke dışına asker göndermiştir. Ayrıca Japonya Deniz Öz Savunma Kuvvetleri RIMPAC deniz tatbikatlarına düzenli olarak katılmaktadır.

Ekonomi​

Yaklaşık 4 trilyon dolarlık millî geliriyle Japonya, dünyanın üçüncü büyük millî ekonomisidir. II. Dünya Savaşında ağır bir yenilgiye uğramış olmasına rağmen, kısa bir süre içerisinde Japonya'nın hızla kalkınmasıyla dünyanın önde gelen ekonomik güçlerinden birisi haline dönüşmesi "japon mucizesi" olarak değerlendirilmiş ve uzun yıllar boyunca çoğu gelişmekte olan ülke için bir örnek olarak gösterilmiştir. 1980'li yılların sonuna gelindiğinde Japonya'nın ekonomik gelişmesi o denli göz kamaştırıcı hale gelmiştir ki, "Japan As Number One" sloganı altında, Japonya'nın dünyanın en büyük ekonomik gücü olması planları yapılmaya başlanmıştır.

Hal böyle olmakla birlikte, 1990'lı yılların başından itibaren Japon ekonomisi büyük bir durgunluk içerisine girmiş, büyüme oranları büyük ölçüde azalmış, işsizlik artmıştır. Japonya'nın içine düştüğü bu kronik durgunluktan kurtulamaması halinde mali sektörde ciddi bunalımlar yaşamasının kaçınılmaz olacağı büyük ölçüde kabul görmektedir. Ekonomik büyüklüğü ve dünya ticareti içerisindeki yeri göz önünde bulundurulduğunda, (1 dolar 120 yen olarak alındığında, 2002 yılında Japonya 433 milyar dolar ihracat ve 350 milyar dolar ithalat ile 783 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmi gerçekleştirmiştir) Japonya'nın içine düşeceği bir finansal krizin tüm dünyayı etkilemesi ise kaçınılmaz olacaktır.

Japonya'nın II. Dünya Savaşı sonrasında gösterdiği ekonomik başarının ardında yatan faktörler, daha sonra içine düştüğü ekonomik durgunluğun da belli' başlı nedenini teşkil etmiştir. Japonya II. Dünya Savaşını takip eden dönemde, istikrarlı siyasi iktidar (Liberal Demokrat Partisi neredeyse 1990'ların ortalarına kadar sürekli olarak tek başına iktidar olmuştur), büyük şirket grupları (Keiretsu) ve güçlü bir bürokrasiden oluşan üçlü bir saç ayağı tarafından yönetilmiştir. Bu üç güç odağı arasındaki işbirliği Japonya'nın önemli ve cesur kararlar alarak güçlü bir endüstriyel yapıya kavuşmasına olanak sağlamıştır. Özellikle Keiretsular, kendi grupları içerisinde oluşturdukları dev bankalar aracılığıyla ihtiyaç duydukları finansmanı çok elverişli koşullarla elde edebilmiş ve hükümetin ve bürokrasinin de yönlendirmesi ve koruması altında hızlıbir şekilde gelişerek pek çok endüstriyel sektörlerde dünyada ön plana çıkmayı başarabilmiştir.

Nüfus​

Japonya, dünyanın en yaşlı nüfusuna sahiptir. Medyan yaş 44,7 yıl olup dünyanın en yüksek medyan yaş, ve Japonya nüfusunun %30,1'i 60 yaşından daha yaşlı olup 60+ yaş grubuna girenlerin dünyanın en yüksek yüzde oranına sahiptir.

japonya-sehirler.png japonya-sehirler.png


Din​

Hiroşima yakınlarındaki Itsukuşima Tapınağı torii, Japonya'nın üç manzarası ve UNESCO Dünya Mirası'ndan biridir. Hiroşima yakınlarındaki Itsukuşima Tapınağı torii, Japonya'nın üç manzarası ve UNESCO Dünya Mirası'ndan biridir.
Japonya'da din, Şintoizm ve Budizm olarak hakimdir. 2006 ve 2008 yıllarında yapılan araştırmalara göre, Japonya nüfusunun %40'ından azı örgütlü bir dine mensuptur (yaklaşık % 35'i Budist, % 3-4'ü ise Şinto mezheplerine ve türetilmiş dinlere ve % 1 -2.3'ü Hristiyan). 2011 yılı itibarı ile halkın %90'ının Budist ya da Şintoist veya ikisinin birleşimine mensup olarak tanımlamaktadır.

Japonların çoğu (%50-80 oranında shinbutsu-shūgō göz önüne alarak) anketlerde kendini Şintoist olarak tanımlamasa da atalarına ve tanrılarına (神 kami, shin) Şinto tapınaklarında veya özel sunaklarda dua ve ibadet etmektedirler. Bunun nedeni, bu terimlerin halkın çoğunluğu için çok az anlam taşımasından veya Şinto örgüt ve mezheplerine üyeliği tanımlamalarından dolayıdır. Japon kültüründe din (宗教, shūkyō) terimi yalnızca örgütlü dinleri (belirli doktrinlerle ve gerekli üyeliğe dayalı dinler) tanımlamaktadır. Araştırmalarda dinsiz (無宗教 mushūkyō) olarak tanımlanan kişiler Şinto ayinlerine ve ibadetlerine katılsalar da herhangi bir dinî örgüte bağlı olmayan kişilerdir.

1886 Meiji Restorasyonu sırasında Şintoizm Japon İmparatorluğu'nun resmî dini ilan edildi. II. Dünya Savaşı'ndan sonra 1947 Japonya Anayasası ile resmi devlet dini kaldırıldı.

Kültür​

Kimono da Japon kültürünün en önemli unsurudur. Kimono giyen Japonlar adeta sihirli çubukla büyülenmişcesine seremonik ve kibar davranışlar sergilerler. Kimononun da farklılıkları vardır. Evli bayanların kimonolarının kolları kısadır. Bekarların ise uzundur. 20 yaşına basan genç kızlar aile içinde seremoniyle kimono giyer ve 20 yaşını kutlar.

Japonlar seremonilerinde hep dingin bir ruha sahip olup doğayla bir yaşamaya çalışırlar. Kadō (Halk diliyle İkebana da denir) da dünyaca ünlü Japon çiçek süsleme sanatıdır.

Geleneksel Japon kültüründe kadın-erkek ayrımı yoğun olarak vardır. En basitinden Japonca'da 'erkek dili' ve 'kadın dili' vardır. Erkekler oldukça erkeksi bir dille konuşurken kadınların bu dile ait kelimeleri ünlemleri kullanması pek doğru bulunmaz. Ancak günümüzde Japon kültüründe egemen olan yabancılaşma her alana olduğu gibi dile de etki etmiştir.

Mutfak​

Japon mutfağı, bir çorba ile Japon pirinci veya eriştesi ve balık eti, sebze, tofu ve benzer besini lezzet eklemek için yapılan okazu gibi temel gıdalara dayanmaktadır. Erken modern çağda kırmızı et gibi daha önceden Japonya'da yaygın olmayan ürünler geldi. Japon mutfağı, gıdanın mevsimselliği, malzemeler ve sunum kalitesi ile bilinmektedir. Japon mutfağı, geleneksel tariflerle ve yerel malzemelerle geniş bir dizi bölgesel özellikler sunmaktadır. Michelin Rehberi, Japonya'daki restoranları dünyanın geri kalanından daha fazla Michelin yıldızı ile ödüllendirdi.

Spor​

Geleneksel olarak, sumo Japonya'nın millî sporu olarak kabul edilir. Judo, karate ve kendo gibi Japon savunma sanatları ülkede izleyiciler yaygın olarak uygulanmakta ve tercih edilmektedir. Meiji Restorasyonu'ndan sonra, bazı Batılı sporlar Japonya'ya geldi ve eğitim sistemi aracılığıyla yayılmaya başladı. Japonya 1964 yılında Tokyo Yaz Olimpiyatları'na ev sahipliği yaptı. Japonya 1972 Sapporo ve 1998 Nagano olmak üzere iki kez Kış Olimpiyatları'na ev sahipliği yapmıştır.

Çay Töreni​

"Sadō" (Çay Yolu) veya "Çanoyu" (Çayın sıcak suyu) adı verilen çay töreni 15. yüzyıla kadar geriye gider. Törenin esası, ev sahibinin konuklarına çay hazırlaması gibi gündelik bir ihtiyaca dayanır. Çay ikramı zaman içinde törensel bir nitelik kazanmıştır. Ev sahibi ve konuklar bu törenin ayrıntılı kurallarına büyük bir ciddiyetle uyarlar. Bu kurallar töreni olabildiğince sadeleştirir. Çay töreni başlı başına kurallar bütününden ibaret değildir. Bunun için bahçe düzenlemesinden çay odasının döşenmesine kadar birçok ön hazırlığın özenle önceden yapılmış olması gerekir. Çay törenine hazırlanmak, mimariden seramiğe, bahçecilikten tarihe, dinden güzel yazma sanatına kadar birçok alanda asgari bilgileri öğrenmek anlamına gelmektedir. Bu hazırlıklar çay töreninin mükemmelliği için şarttır. Bahçenin güzellikleri arasından çay odasına geçen konuklar, gördükleri güzellikler ve yaşadıkları sükunetle çay törenine hazırlanmaktadırlar. Çay töreninde ağırlıklı olarak Zen Budizmi'nin etkisi görülür. Tören ilk bakışta can sıkıcı bir oyun, gereksiz kurallar bütünü gibi gelebilir. Ancak amaç çay yapıp içmekten çok, doğaya karışmak, onun içinde kaybolmak, bu yolla ruhu aydınlatmaktır. Doğallığın yanı sıra sükunet, sadelik estetik ve zarafetle örülü bir arınma sürecidir çay töreni. Hareketler son derece yavaştır, bu nedenle çay yapımı için gerekli eylemlerde olabildiğince tasarruflu olup, yapılması gereken hareketleri çok incelikle hesaplayıp, bunu zarafetle gerçekleştirmek gerekmektedir. Sonuçta ortaya çıkan uyum, ölçülülük ve güzellik izleyenlerin ruhunda ve zihinlerde kalıcı izler bırakacaktır.

Özel günler​

Matsuri olarak adlandırılan ve yıl içerisinde çeşitli zamanlarda kutlanan bayram ve festivallerin çoğu kraliyet döneminden günümüze kadar gelmektedir. Bu kutlamaların çoğu Çin ve Budist kökenlidir fakat Japonlar bu kutlamaları dini tören havasında yapmamaktadırlar. Ocak ayında kutlanan "Yetişkinler Günü" gibi bazı özel günler hafta sonları ile birleştirilmesi amacıyla daima pazartesi günleri kutlanır.

Bunların dışında Mart ile Nisan ayları arasında "Çiçek Seyretme" (Hanami), Mayıs ayında "Altın Hafta" (Golden Week), Temmuz 13 ile 15 arası bazen Ağustos ayında "Bon Festivali" (Obon) ve Eylül ayı ortalarında "Ay seyretme" (Tsukimi)dir.

"Sadō" (Çay Yolu) veya "Çanoyu" (Çayın sıcak suyu) adı verilen çay töreni 15. yüzyıla kadar geriye gider. Törenin esası, ev sahibinin konuklarına çay hazırlaması gibi gündelik bir ihtiyaca dayanır. Çay ikramı zaman içinde törensel bir nitelik kazanmıştır. Ev sahibi ve konuklar bu törenin ayrıntılı kurallarına büyük bir ciddiyetle uyarlar. Bu kurallar töreni olabildiğince sadeleştirir. Çay töreni başlı başına kurallar bütününden ibaret değildir. Bunun için bahçe düzenlemesinden çay odasının döşenmesine kadar birçok ön hazırlığın özenle önceden yapılmış olması gerekir. Çay törenine hazırlanmak, mimariden seramiğe, bahçecilikten tarihe, dinden güzel yazma sanatına kadar birçok alanda asgari bilgileri öğrenmek anlamına gelmektedir. Bu hazırlıklar çay töreninin mükemmelliği için şarttır. Bahçenin güzellikleri arasından çay odasına geçen konuklar, gördükleri güzellikler ve yaşadıkları sükunetle çay törenine hazırlanmaktadırlar. Çay töreninde ağırlıklı olarak Zen Budizmi'nin etkisi görülür. Tören ilk bakışta can sıkıcı bir oyun, gereksiz kurallar bütünü gibi gelebilir. Ancak amaç çay yapıp içmekten çok, doğaya karışmak, onun içinde kaybolmak, bu yolla ruhu aydınlatmaktır. Doğallığın yanı sıra sükunet, sadelik estetik ve zarafetle örülü bir arınma sürecidir çay töreni. Hareketler son derece yavaştır, bu nedenle çay yapımı için gerekli eylemlerde olabildiğince tasarruflu olup, yapılması gereken hareketleri çok incelikle hesaplayıp, bunu zarafetle gerçekleştirmek gerekmektedir. Sonuçta ortaya çıkan uyum, ölçülülük ve güzellik izleyenlerin ruhunda ve zihinlerde kalıcı izler bırakacaktır.

Mitoloji​

Amaterasu... Amaterasu-oo-mikami Japon Şinto dininin güneş tanrıçasıdır. Japon imparatorluk ailesinin mitsel atasıdır. 天照大神 kelimesi Cennetlerde Parıldayan Tanrıça anlamına gelir. Kojiki'ye göre, onun kural tanımaz erkek kardeşi Susanoo her şeyi yerle bir edip, Amaterasu'nun pirinç tarlalarını, tapınakları tarümar edince, tanrıça buna çok içerlenir ve Ama-no-Iwato isimli mağaraya gizlenir. Güneşini kaybeden dünya karanlıktır artık.

Diğer tanrılar onu saklandığı yerden çıkarmak için bir oyun kurarlar. Tanrıça Ama-no-Uzume mağaranın önüne bir ayna koyar ve baştan çıkarıcı bir dans etmeye başlar. Bu bir kutlamadır, ve gelen seslerden meraka kapılan Amaterasu mağaradan dışarı uzandığında kendi yansısından ürker. Bu diğer tanrıların onu çekip çıkarması için iyi bir fırsattır.

Torunu Ninigi-no-Mikoto'yu Japonya'da barışı sağlaması için yeryüzüne gönderir. Onun oğlu ise Japonya'nın efsanevi ilk tennoosu (imparatoru) olur üç kutsal silahı ile Kılıç, Mücevher ve Ayna. Bu Japonya'nın İmparatoru mitsel temellere bağlama eğilimini yansıtır. Bu yapı ikinci dünya savaşından sonra büyük ölçüde çökse de Tenno halen dinsel niteliklerini muhafaza ediyor.

Japonya'daki Türk Büyükelçiliği​

Tokyo Büyükelçiliği

Posta adresi :
2-33-6 Jingumae, Shibuya-ku, Tokyo, 150-0001 JAPONYA
T: (+81-3) 6439-5700

F: (+81-3) 3470-5136
E: embassy.tokyo@mfa.gov.tr

: Tokyo Büyükelçiliği
: Tokyo Büyükelçiliği

Görev Bölgesi :
Japonya, Mikronezya, Palau
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Teknoloji konusunda kayda değer gelişmeleri bulunan bir millet gerçekten. Teşekkürler.
 
Kanada
Bunlar da ilginizi çekebilir...
Kubilay Han ve Moğolların Japonya seferi
  • MURATS44
  • MURATS44,
  • Tarih
  • 0    13K
Geri