Yeniçeri Ocağı
Osmanlı Devleti’nde askerî bir sınıftı. Kuruluşunu
Orhan Gazi veya
I. Murad dönemlerine dayandıran görüşler bulunmaktadır.
Yeniçeriler,
Padişah’a bağlı
Kapıkulu Ocakları’nın piyade kısmıdır.
Osmanlı Devleti’nin sınırlarının genişlemesi ile, kuruluşundan bir süre sonra çocukların 8-18 yaşlarında alınarak bir asker yetiştirilmesi (
devşirme) ile oluşturulmaya başlanmış, 17. yy’dan itibaren tekrar müslümanlardan da
Acemi Ocağı’na alım yapılmaya başlandı. Devletin ilk yüzyıllarında çok yararlı olan ve Türklerin Rumeliye yerleşmesinde etkili olan bu sistem, daha sonra bozulması ile değişik sorunları birlikte getirdi.
Yeniçeri ocağı II. Mahmud tarafından 1826’da kaldırıldı. Yeniçeriler barış zamanında
İstanbul’u korur, sefer sırasında
Padişah’ı korurlardı. Ayrıca devletin farklı bölgelerinde konumlanmış yeniçeri birlikleri de vardı.
15. yüzyıl ortalarına kadar yaya bölükleri veya daha sonra cemaat adı verilen bir sınıftan ibaret iken Fâtih Sultan Mehmed zamanından itibaren (1451), "Sekban" bölüğünün de katılımıyla iki sınıf haline gelmiş. 16. yüzyıl başlarında ise "Ağa" bölüğü denilen üçüncü bir kısım daha teşkil edilmiştir. Yaya bölükleri peyderpey artarak 101 bölüğe kadar çıkmıştır. Ağa bölükleri 61, Sekban bölükleri ise 34 rakamına kadar yükselmiştir. Kanunname gereğince; Osmanlı Padişahı da 1 nci Yeniçeri Ortasının 1 numaralı neferidir.
Yeniçeriler, başlarına Börk ismi verilen beyaz keçeden bir başlık giyerlerdi. Bunun arkasında ise yatırtma denilen ve omuza kadar inen bir parça yer almaktaydı. Yeniçeriler börklerini
eğri, subayları da düz giyerlerdi. Fâtih kanunnâmesinde belirtildiğine göre yeniçeri taifesine her yıl beşer zira lacivert çuka ve otuz iki akça "yaka akçası" ile her birine başına sarması için altışar zira astar verilmesi hükmü konmuştu. Her Yeniçeri bölüğüne "Orta" denirdi. Her ortanın da komutanı olan ve "Çorbacı" denilen bir subayı bulunurdu. Sekban ve Ağa bölüklerinde bu komutana "Bölükbaşı" denirdi. Yeniçeri ocağının en büyük komutanı "
Yeniçeri Ağası" idi.
Yeniçeri Ağası, ocağın kuruluşundan 1451 yılına kadar ocaktan seçilirken bu tarihten sonra Sekbanbaşı’lardan tayin edilmeye başlandı. Bununla beraber bu kanun daha sonra değiştirilerek ocağın dışından olan kimseler de tayin edilmiştir. Yeniçeri Ağası, Yeniçeri Ocağı ile
Acemi Ocağı işlerinden sorumlu idi. Bundan başka
İstanbul'un asayişi ile de ilgilenir ve yanında bulunan bir heyetle kol dolaşıp güvenliği sağlardı. Bu sebeple hükümdarlar, bunların güvenilir ve sadık kimselerden olmasına dikkat ederlerdi. Yeniçeri Ağalarının azil ve tayini 1593'e kadar doğrudan padişah tarafından gerçekleştirilirken, bu tarihten itibaren
Vezir-î Azâmlar tarafından yapılmıştır.
Yeniçeri Ocağı’nın en büyük komutanı olan Yeniçeri Ağası’ndan başka Sekbanbaşı, Ocak Kethüdası veya Kul Kethüdası, Zağarcıbaşı, Turnacıbaşı, Muhzir Ağa ve Baş çavuş da ocağın büyüklerindendi. Bunlardan başka bir de "Yeniçeri Efendisi" denilen ocak kâtibi vardı. Yeniçeriler, maaşlarını (ulûfe) üç ayda bir alırlardı. Bu konuda ocağın en büyük âmiri olan Yeniçeri Ağası ile herhangi bir nefer arasında fark yoktu. Onun için Yeniçeri Ağası da bu ulûfe işine dahil edilirdi. ulûfe, pâdişahın nezâretinde büyük bir törenle her ortaya torbalar halinde tevzi edilirdi. Hicrî kamerî takvime göre dağıtılan ulûfenin Salı günü verilmesi kanundu.
Yeniçeriler Bektaşilik kurallarına göre yetiştirilirdi. Bu nedenle Yeniçerilere tarihte
Hacı Bektaş-ı Veli çocukları da denirdi. Ocağın banisi
Hacı Bektaş-ı Veli olarak kabul edilirdi. Seferlere giderken yanlarında daima Bektaşi dede ve babaları eşlik ederlerdi. Bugün Balkanların her köşesine Bektaşiliği yeniçeriler taşımıştır.
Yeniçeri sınıfları
Yeniçeri ağası
Baş Çavuş, Yeniçeri Ağasından Sonra Gelen Üçüncü Amir
Kul Kahyası, Yeniçeri Ağasından Sonra Gelen İkinci Amir
Kapıcı Başı, Saray Kapıcılarının Subayı
Orta Çavuşu, Baş Çavuşun Yardımcısı
Karakullukçu En Kıdemsiz Yeniçeri Eri
Usta Küçük Rütbeli Yeniçeri Subayı
Çuhadar, Yeniçeri Ocağının Hükümet Nezdindeki Mümessili
Divan Çavuşu, Hükümet Toplantılarında İntizamı Temine Memur
Yasakçı, Elçilikleri Muhafazaya Memur Yeniçeri
Yeniçeri ağası
Baş Çavuş, Kul Kahyası, Kapıcı Başı, Orta Çavuşu
Çuhadar, Divan Çavuşu, Yasakçı
Karakullukçu, Usta
Yeniçeri Ocağı'nın Kaldırılması
İlk kuruluşu zamanında sadece devşirmelerden ve iyi eğitim almış güçlü kuvvetli gençlerden oluşan ve Devletin kuruluşundan kısa bir süre sonra oluşturulan Yeniçeri Ocağı, 16. yüzyıldan sonra Padişaha veya Hanımsultana yakın bazı yetenekleri kısıtlı kimselerin ocağa alınmasından sonra bozulmaya yüz tutmuştu. Çünkü, eğitimsiz ve başıboş kimselerin ocağa girmeleriyle bu askerî teşkilat, doğrudan siyasete katılan, devlet adamlarını tayin veya azlettiren, padişahları tahttan indiren veya tahta çıkaran bir kuvvet halini almıştı. Diğer taraftan Yeniçerilerin kendileri gibi Bektaşî olan Ahi esnaf ocaklarıyla iç içe olması ve Sultanın aldığı bazı ekonomik ve siyasi tedbirlere Ahi Esnaf Ocaklarıyla birlikte karşı durması Sultanın ve Ulemanın tepkisini çeker olmuştu. 16. yüzyılın sonlarından itibaren Padişahın sefere çıkmaması neticesinde ganimet geliri azalan Yeniçeriler, sakat ve yaşlı yoldaşlarına bakmak ve kendi hayatları ile savaşa gidenlerin ailelerinin geçimini ikame etmek için gelir elde etme çabasına girmişlerdir.
Neticesinde; askerlikle ilgisi olmayan ticaret, kahvehane işletmeciliği, hamam işletmeciliği, kayıkçılık, depoculuk, odun ve yakacak işleri gibi sektörlere el atmışlardır. Yeniçerilerin; özellikle İstanbul’da bulunan Yeniçeri Ortaları mensuplarının ticaret hayatına atılması; Yeniçeri Ocağının bozulması gibi lanse edilse de; gerçek bundan farklıdır. Avrupa devletlerinin deniz ticareti ile birlikte sömürgeciliğe yönelmesi, ardından uzayıp giden
İran ve
Almanya savaşları devletin mali sistemini bozmuştu. Anadolu ve Rumeli eyaletlerinde
Ayan sınıfının ortaya çıkması ile savaştan geri dönen veya savaşa katılmayan yerel beylerin sayısı artmış, Padişahın savaşa katılmaması neticesinde kendisine bağlı
Kapıkulu Ocağının da savaşa katılmayışı, savaş esnasında Türk Ordusunun vurucu gücünü azaltmıştır. Yeniçeriler, çeşitli nedenlerden dolayı; 17. ve 18. yüzyıllarda sık sık ayaklanmışlardır. Yeniçeri Ocağı; Vaka-i Hayriye diye isimlendirilecek olan bir karar ve hareketle 15 Haziran 1826'da Sultan
II. Mahmud tarafından ortadan kaldırıldı.
Yeniçeri Duası
Allah, Allah, İllallah
Baş üryan, sine püryan
Bu meydanda nice başlar kesilir
Hiç olmaz soran
Kulluğumuz padişaha
ayan
Üçler, yediler, kırklar
Gülbengi Muhammedi
Nur-ı Nebi
Kerem-i Ali
Pirimiz, sultanımız
Hünkar Hacı Bektaşi Veli
Demine devranına hü diyelim! hüüüüüüüüü