Üst
Tunus Cumhuriyeti

Tunus Cumhuriyeti

tunusd64a958819d2555b.jpg
tunusd64a958819d2555b.jpg


Tunus
tunus.webp
tunus.webp
BaşkentTunus
Resmî dillerArapça
Yönetim ŞekliParlamenter Cumhuriyet
Yüzölçümü163.610km²
Nüfus11.783.154
Nüfus Yoğunluğu72/km²
Para birimiTunus dinarı (TND)
Zaman dilimiUTC+1 (OAZD)4
Telefon kodu+216
İnternet TLD.tn
Tunus Cumhuriyeti (Arapça: الجمهورية التونسية, el-Cumhûriyyetü’t-Tûnisiyye) kısaca Tunus (Arapça: تونس), Kuzey Afrika'da, Akdeniz'e kıyısı olan bir Arap İslam ülkesidir. Kurucusu Habib Burgiba'dır. Batısında Cezayir, doğusunda Libya ve Akdeniz, Kuzeyinde de Akdeniz yer alır. Ülkenin güney kısmını Büyük Sahra Çölü kaplar.

Tunus bayrağı​

Tunus bayrağı, günümüzde kullanılan haline yakın bir görünümde ilk olarak 19. yüzyılda ortalarında kullanılmaya başlanmış, ülkenin resmi bayrağı olarak da 1 Haziran 1959'da göklere çekilmiş, 3 Temmuz 1999'da gerçekleştirilen ufak değişiklik ile bayrak bugünkü güncel halini almıştır.

Bayrak, kırmızı bir zemin üzerine oluşmakta olup, bayrağın tam ortasında beyaz bir daire bulunmaktadır. Beyaz dairenin içerisine ise kırmızı renkte hilal ve beş köşeli yıldız konumlandırılmıştır. Bayrakta kullanılan hilal ve yıldız İslamiyetin simgesi olarak kullanılmakta olup, kırmızı renk ülkenin bir dönem bağlı bir vilayeti konumunda olduğu Osmanlı İmparatorluğu döneminde gerçekleştirilen direnişi ifade etmektedir.

Bayrakta yer alan hilal, 1999'a kadar kullanılan bayrakta daha kısa bir görünüme sahipken, bu tarihte yapılan değişiklik ile hilalin uç kısımları biraz daha uzatılmıştır.

Tunus Arması​

Tunus Arması
Tunus Arması
Tunus arması, Afrika ülkesi Tunus tarafından kullanılan resmi devlet armasıdır.

Armayı oluşturan kalkan altın sarısı bir renge sahip olup, iç kısmı kalkanın orta bölümünden itibaren ikiye ayrılmış konumdadır. İkiye ayrılan bölümün üst tarafında yer alan kısımda denizde heraldik açıdan sağ tarafa giden beyaz yelkenli gemi yer almakta olup, söz konusu motif özgürlüğü ifade etmektedir. Kalkanın ikiye ayrıldığı bölümün bir tarafında adaleti simgeleyen tartı, diğer tarafında arka patileri üzerinde duran ve ön patilerinin birinde kılıç bulunan düzeni simgeleyen aslan yer almaktadır. Kalkanın orta bölümünde yer alan slogan bandında ise Arapça ‏نظام، حرية، عدالة‎ (Türkçe: Düzen, Özgürlük, Adalet) yazmaktadır. Kalkanın üsten denk gelecek şekilde konumlandırılan daire içerisindeki ay ve yıldız ise Tunus bayrağında bulunmasının yanı sıra İslamiyeti de simgelemektedir.

Tarih​

Tunus, gerek Akdeniz ve Kuzey Afrika hakimiyeti ve gerekse Avrupa’nın Afrika ile olan münasebetleri bakımından büyük bir stratejik öneme sahiptir. Tunus’un coğrafi konumu göçebe Berberilerden sonra, daha çok deniz yoluyla gelen çeşitli etnik toplulukların ülkeye yerleşmesinde en büyük faktör olmuştur.

M.Ö. 1000 yılından itibaren Fenikeliler, Tunus’ta ticaret merkezleri kurmaya başladılar. M.Ö. 5. yüzyıl sonlarında Fenikeliler Tunus’a gelip yerleştiler ve burada Kartaca Cumhuriyetini kurdular. Tunus, daha sonra batıdan gelen Vandalların, 6. yüzyılda da Bizanslıların hakimiyeti altına geçti.

Müslümanların Tunus’a (Afrikiyye) gelişi (647-1228): MüslümanArapların 647 yılında başlayan yayılmaları Ukbe bin Nafi’nin 670’te Kayruvan (Kariouane) şehrini kurmasıyla neticelendi. Tunus (Afrikiyye), Hazret-i Muaviye zamanında 667 (H.45) yılında alındı.

Bizanslılar bazı önemli şehirleri ellerinde tuttular. Berberi ayaklanmaları neticesinde Müslümanlar geçici olarak Afrikiyye’den uzaklaştılarsa da, Hasan bin en-Numan zamanında Berberiler, Afrikiyye’yi Müslüman Araplara bıraktılar (698). Bundan sonra Kayruvan Müslüman Afrikiyye’nin başşehri olarak kaldı. Bütün Afrikiyye Müslüman oldu ve İslamiyyet her tarafa buradan yayılmaya başladı. İkinci Abbasi halifesi Cafer Mensur zamanında,Abbasi hakimiyeti yaygınlaştı.

Emevi ve Abbasi halifelerine bağımlı olan Afrikiyye’yi önce Ağlebiler, sonra Kayruvan’da bir Şii halifeliği kuran (910) Fatımiler yönetti. Kayruvan ve Mahdiya şehirleri Fatımilerin merkezi oldu. Fatımiler 972’de başşehri Kahire’ye taşıdıkları zaman Afrikiyye Berberi sülalesi Zirilerin iktidarı altına girdi. Ziriler zamanında Tunus, Sicilya’daki Normanların istilasına uğradı.

Zirilerin son hükümdarı Hasan bin Ali, Fas’taki Muvahhidin Devletinden yardım istedi. Muvahhidin Devletinin kurucusu Abdülmümin, Normanları Tunus’tan kovarak (1159-1160), Afrikiyye’yi Tunus’ta oturan bir vali tarafından yönetilen bir eyalet haline getirdi. Bundan sonra Afrikiyye, Tunus adını aldı.

On altıncı yüzyılda İspanya ve Osmanlı Devletinin, Akdeniz hakimiyeti için yaptıkları savaşlar sonunda Hafriler yıkıldı. 1534 yılında Barbaros Hayreddin Paşa, Tunus’u ele geçirdi. AncakHafsi Hanedanından Hasan, İspanya Kralı Beşinci Şarlken’den yardım istedi ve Beşinci Şarlken başşehir Tunus’u işgal etti ve Barbaros Hayreddin PaşaCezayir’e çekilmek zorunda kaldı. İspanya Kralı Hafsi Hanedanından Hasan’ı tekrar, kendisine vergi vermek şartıyla Tunus’un başına getirdi.

Başşehir Tunus 1574 yılına kadar tekrar Hafsi Hanedanlığının elinde kaldı. Bu arada Barbaros Hayreddin Paşa ve Turgut Reis 1556’da Gafsa’yı, 1558’de Kayrevan’ı ele geçirdiler. Tunus’un doğu ve güney sahilleri Türklerin eline geçti. CerbeAdası deniz üssü olarak kullanıldı. Barbaros Hayreddin Paşa, İspanya’daki Endülüslü Müslümanlardan 100.000 kadarını kurtararak Kuzey Arfika’ya getirdi. Nihayet 1574’te Uluç Ali Reis ile Sinan Paşa, Tunus şehrini (Halkul-Vad Kalesini), ele geçirmek suretiyle bütün Tunus, Osmanlı İmparatorluğunun bir eyaleti haline geldi.

Osmanlı Devleti zamanında Tunus, önceleri Yeniçerilerin desteklediği bir Dayı vasıtasıyla, daha sonra da bir Bey vasıtasıyla yönetilmeye başlandı. İlk beylik sülalesi Birinci Murad Bey tarafından kurulan Muradi sülalesidir (1612-1631). 1710’dan sonra Beyler, irsi yoldan tahta çıktılar. Bu arada Fransa, İngiltere, İspanya ve İtalya Tunus’ta ekonomik faaliyetlerde bulunmaya başladılar. Fransa 1830’da Cezayir’i işgal ettikten sonra, Tunus ile daha fazla ilgilenmeye başladı.

Bu sıralarda Osmanlı İmparatorluğu kendi başındaki birçok meseleler yüzünden Tunus’a daha fazla yardım edemedi. 1876-1877 Osmanlı-Rus Savaşı da bunu önledi. Tunus’ta Fransa, İngiltere ve İtalya’nın gözü ve çıkarları vardı. 1878’de Kıbrıs’ı elde eden İngiltere, Fransa’nın Tunus’taki özel imtiyazlarını tanıdı. Fransa, bazı Tunuslu aşiretlerin (Krumirlerin) Cezayir topraklarına yaptıkları akınları ve bazı toprak taleplerini bahane ederek 1881 yılında Tunus’a asker çıkardı.

12 Mayıs 1881’de yapılan Bardo Antlaşmasıyla; Tunus Beyi, dış hükümranlığı, siyasi ve ordu işlerini bir Fransız Genel Valisine bırakıyordu. Tunus’un Muher ve güney kesiminde başlayan ayaklanmalar güçlükle bastırıldı. Vali Paul Cambon, yeni bey Ali bin Hüseyin’e (1882-1902) Marsa Sözleşmesini kabul ettirince (1883), Fransız himayesi resmen kurulmuş oldu.

Bütün bu olanları Osmanlı İmparatorluğu protesto ederek kabul etmediğini bildirdi. Resmi padişah fermanlarında Tunus Osmanlı eyaleti olarak zikredilmeye devam etti. Fransız himaye rejimi Tunus’un bağımsızlığını kazanmasına kadar devam etti (1956). Tunus’taki Fransız idaresi 78 yıl sürdü.

1930’larda Habib Burgiba önderliğinde Tunuslular bağımsızlık mücadelesine başladılar. İkinci Dünya Savaşı esnasında Tunus bir savaş alanı oldu. Harpten sonra Burgiba yeni Destur Partisini kurarak bağımsızlık mücadelesine devam etti. Nihayet 1956 yılında Tunus bağımsızlığını kazandı. Bağımsızlığını kazandıktan sonra Tunus Cumhuriyetini ilan eden Burgiba, ilk Tunus Cumhurbaşkanı oldu. Birçok reformlar yaparak laik eğilimli bir rejim kurdu.

Burgiba, 1965’te İsrail’e karşı yumuşak ve ılımlı davranılması gerektiğini savundu. Fakat bu düşünceleri şiddetle tenkit edildi. 1979’da Mısır’ın Arap Birliğinden çıkarılmasından sonra, Tunus eski bakanlarından Chadli Kılibi’nin de genel sekreter olmasıyla, Tunus, Arap Birliğinin karargahı oldu.

Ocak 1980’de Libya’da eğitim görmüş komandoların Gafsa şehrini ele geçirmeleri, Tunus’un Fransa ve ABD’den destek istemesine sebep oldu. Olayların yatışmasından sonra başbakanlığa getirilen eski Milli Eğitim Bakanı Muhammed Mzali, siyasi hayatı kısmen olsun liberalleştirdi. Siyasi mahkumların çoğu serbest bırakıldı ve siyasi partiler kanuni olarak tanınmaya başlandı. Bağımsızlıktan beri tek başına iktidarda olan Sosyalist Destur Partisinden başka, Komünist Partisi dahil üç siyasi partiye daha izin verildi.

Ölünceye kadar Devlet Başkanı seçilen Burgiba, 1987 senesinde sağlık durumu gerekçe gösterilerek devlet başkanlığı görevinden alınarak yerine General Zeynelabidin bin Ali geçti. Bu yönetim değişikliği ülkede belirli bir liberalleşme ve ekonomide köklü yeniliklerin yapılmasına sebep oldu. General Zeynelabidin radikal Müslümanlara karşı büyük tedbirler aldı.

Bunların desteklediği Nakda Partisinin birçok üyesini hapsettirdi. Bu tutumunu hala sürdürmektedir (1994). 21 Mart 1994’te yapılan parlamento ve devlet başkanlığı seçimlerinde Zeynelabidin bin Ali ve partisi oyların %99’unu alarak devlet başkanlığına yeniden seçildi. 1982 yılında Lübnan’dan çıkarılan Filistin Kurtuluş Teşkilatı mensupları ve Lideri YaserArafat Karargahını Tunus’a taşıdı. Böylece Tunus, Filistin Kurtuluş Teşkilatının Karargahı oldu.

Kayravan Camii ve mezarlığı,Tunus
Kayravan Camii ve mezarlığı,Tunus
Tarihi: Tunus'ta gerçeklestirilen ilk Islâm fethi 648'de Abdullah bin Ebi Sarh komutasindaki Islâm ordularinin gerçeklestirmis oldugu fetihtir. Bunun arkasindan birbirini izleyen fetihlerle Tunus'un tamami Islâm devletine baglandi. Bölgenin Islâm devleti topraklarina katilmasindan sonra yerli halk kisa sürede Müslüman oldu ve yedinci yüzyilda Tunus halkinin tamami Islâm'a girdi. Tunus fethedildikten sonra hilafete bagli Ifrikiyye eyaletinin bir parçasi olmustur. Bu eyaletin idare merkezi de Tunus'taydi. 800 yilinda Tunus'ta yine hilafete bagli Aglebiler yönetimi kuruldu. Aglebiler özerk bir statüye sahiptiler ve Tunus'un yani sira Libya ve Sicilya'da da saltanat sürmüslerdir. Aglebiler saltanati 910'a kadar sürdü. Bu tarihten sonra Tunus topraklarina Fatimiler hükmetmeye basladilar. Fatimîlerin yöneticileri kendilerinin Hz. Ali (r.a.) soyundan geldiklerini ileri sürüyor ve Sii inançlarini savunuyorlardi. Fatimiler daha sonra sinirlarini genisleterek bugünkü Misir topraklarini da ele geçirdiler. 972 yilinda Fatimîler baskentlerini Kahire'ye naklederek Tunus'u da içine alan Ifrikiyye eyaletinin yönetimini Zirilere verdiler. Ziriler Fatimîlere bagli bir özerk yönetimdi. Ziriler baslangiçta bütün Kuzey Afrika'da hüküm sürdüler. Ancak zamanla bu topraklarin önemli bir kismini kaybettiler ve ellerinde sadece Tunus kaldi. Ziriler 1051'de Fatimîlerle baglantilarini kopararak bagimsiz oldular. Ancak sonralari Fatimîler bu yönetim üzerindeki nüfuzlarini sürdürmüslerdir. Zirilerin Siilikten çikarak Sünniligi benimsemeleri üzerine Fatimîler onlarin yönetimi altindaki topraklarda Beni Hilal isyanlari çikardilar. Bu isyanda çok sayida sehir tahrip edilmis, yüzyillar boyunca olusturulmus olan medeniyet eserleri yok edilmistir.

Zirilerin Tunus üzerindeki saltanatlari 1148'e kadar sürdü. Bu tarihte bölge üzerinde Muvahhidler nüfuz sahibi oldular. Muvahhidler, Tunus'u Hafsilerin yönetiminde kendilerine bagli bir eyalet haline getirdiler. Muvahhidlerin dagilmasindan sonra da Hafsiler bu ülkede bagimsiz bir yönetim kurdular. Hafsilerin yönetimi 1574'e kadar sürdü. Bu tarihte Tunus Osmanlilar tarafindan ele geçirilerek Osmanli Devleti'ne bagli bir eyalet haline getirildi. Tunus'un bu statüsü 1881'e kadar sürmüstür. Bu dönemde Tunus'u kendilerine "Beyler" denen halifeye bagli yerel yöneticiler yönetiyorlardi. 12 Mayis 1881'de Tunus, Fransiz sömürgeciler tarafindan isgal edildi. Bundan sonra Fransizlar ülkeye "yüksek komiser" dedikleri genel vali tayin ederek yönetmeye basladilar. Öte yandan Beyler'in yönetimi de sembolik bir sekilde sürüyordu. Fransizlar isgal ettikleri bütün diger ülkelerde basvurduklari zulüm uygulamalarina burada da basvurdular. Bu zulme karsi bagimsizlik yanlisi örgütlenmeler ve bazi ayaklanmalar oldu. Ancak bütün bu ayaklanmalar insafsizca ve kanli bir sekilde bastirildi. Tunus'ta bagimsizlik mücadelesini organize etmek ve bu mücadeleye yön vermek amaciyla Düstur Partisi adinda bir siyasi parti kuruldu. Ancak Fransiz sömürgeciler isgal ettikleri diger ülkelerdeki bagimsizlik mücadelelerini kendi kontrollerine almak için basvurduklari sinsi oyunlara burada da basvurarak kendi elleriyle yetistirdikleri Habib Burgiba'yi bagimsizlik mücadelesinde önemli bir konuma getirmeyi basardilar ve ona Yeni Düstur partisi adinda bir parti kurdurdular. Habib Burgiba baslangiçta Islâmci düsünceyi destekliyor, camilerde namaz kildirip hutbeler veriyor, konusmalarinda Islâmi kavramlar ve özellikle cihad konusu üzerinde agirlikli bir sekilde duruyordu. Oysa Burgiba çocuklugundan beri Fransizlarin gözetiminde bulunmus, esi Fransiz olan agabeyinin gözetiminde büyümüs ve Fransa'da hukuk ögrenimi görmüs biriydi.

Fransizlar Burgiba'yi Tunus halkina kabul ettirebilmek amaciyla 1934 - 36 ve 1938 - 42 yillari arasinda hapse de attilar. Burgiba sinsi politikasina dis destek bulmak amaciyla 1945'te Fransiz isgal yönetiminden kaçtigi görünümü vererek Kahire'ye geçti. 1949'a kadar Kahire'de kalarak bu dönem içinde Arap ülkeleri basta olmak üzere Islâm ülkelerinin destegini saglamaya çalisti. Tunus'a dönüsünden sonra halki isyana tesvik eden Burgiba bu arada Fransiz isgalcilerin Tunuslu Müslümanlari kirip geçirmeleri için gerekli sartlari olusturuyordu. Sonuçta Fransizlar kendi adamlari olan Burgiba'nin konumunu saglama aldiktan sonra 20 Mart 1956'da isgale son vererek Tunus'un bagimsizligini tanidilar. Bagimsizlik sonrasinda Burgiba, Tunus cumhurbaskanligina getirildi. Ancak tutumunu birden bire degistirerek Islâm aleyhtari bir siyaset izlemeye basladi. Partisinin adini Sosyalist Düstur Partisi olarak degistirdi.

Müslümanlar üzerindeki zulümlerini günden güne siddetlendirdi. Tunus'un sembolü olan Zeytune Üniversitesi basta olmak üzere Islâmi egitim kurumlarini kapattirdi. Zaman içinde camileri de siki denetim altina alarak belli vakitlerin disinda namaz kilinmasini yasakladi. Islâmi yönetim istediklerinden dolayi çok sayida Müslümani tutuklatarak cezaevlerinde agir iskencelere maruz birakti. Onun bu zulümleri karsisinda olusan halk tepkisini kendi lehine bir destek unsuru olarak degerlendirmek isteyen Zeynelabidin bin Ali 7 Kasim 1987'de Burgiba'ya karsi bir darbe gerçeklestirerek yönetimi ele aldi. Baslangiçta ülkede bir reform hareketi baslatacagini vaad eden ve Islâmci kesimlerle iyi iliskiler kurmaya çalisan Bin Ali durumunu saglama aldiktan sonra zulüm ve iskence uygulamalarini aynen Burgiba'nin biraktigi yerden devam ettirmeye basladi. Hatta o, zaman içinde zulmü daha da siddetlendirerek tam bir vahset yönetimini hakim kildi.

Islami Hareket​

Bugün Tunus'taki en önemli Islâmi hareket, baslangiçta Islâmi Yönelis Hareketi olarak ortaya çikan Nahda (Dirilis) Hareketi'dir. Islâmi Yönelis Hareketi, 1969'da Rasid Gannusi'yle Abdulfettah Moro'nun öncülügünde kurulmustur. Tunus yönetimi ilk kurulus yillarinda Islâmi Yönelis Hareketi'yle bir çatismaya girmedi. Ancak güçlenmeye basladigini görünce bu harekete karsi siddetli bir baskiya basvurdu. 1981'de Islâmi Yönelis Hareketi'nin legal teskilatlanma hakki almak üzere Içisleri Bakanligi'na basvurmasi üzerine hareketin ileri gelenlerinden 106 kisi tutuklandi. Zeynelabidin bin Ali iktidari ele aldiktan sonra sürgündeki Islâmi Yönelis mensuplarinin Tunus'a dönmelerine izin verdi ve bu hareketin siyasi yönden örgütlenmesine izin verecegi vaadinde bulundu. Islâmi Yönelis'in ileri gelenleri de yönetimle uyum ve uzlasma içinde çalisabilmek için hareketlerinin adini Nahda (Dirilis) olarak degistirdiler. Ancak çok geçmeden yönetim tutumunu tamamen degistirerek Nahda'ya karsi siddet uygulamalarina basvurdu. Hareket mensuplarindan pek çok kimseyi tutuklatti. Lider Rasid Gannusi basta olmak üzere hareketin ileri gelenlerinin çogunu vatanlarini terk etmeye zorladi. Yayin ve egitim faaliyetlerini tamamen durdurdu. Bu harekete destek verdikleri bilinen ticari kuruluslari kapattirdi.

Bin Ali, Islâmi çalismalar üzerindeki zulümlerini sadece Nahda hareketine de özel kilmadi. Bütün Islâmi çalismalari yasakladi. Herhangi bir is için bile olsa resmi kuruluslara basörtülü olarak girilmesini yasakladi. Bütün bu uygulamalar dolayisiyla bugün Tunus'ta ciddi bir Islâmi çalisma yapilamamaktadir. Halk da agir bir baski altinda oldugundan Islâmi faaliyetlere ilgi göstermekten son derece çekinmektedir. Öte yandan Nahda hareketiyle ilgisi oldugu tespit edilenlerin çogu ya hapis ya da sürgün hayati yasamaktadir. Nahda hareketi düsünce itibariyle Sudan'daki Islâmi Milli Cephe'ye yakindir

TÜRKİYE-TUNUS EKONOMİK İLİŞKİLERİ​

Türkiye ile Tunus Arasında bir Serbest Ticaret Alanı kurulmasını öngören Ortaklık Anlaşması, 25 Kasım 2004 tarihinde imzalanmış, 1 Temmuz 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye, Tunus menşeli sanayi mallarının Türkiye’ye ithalatında gümrük vergilerini Anlaşmanın yürürlüğe giriş tarihinde sıfırlamıştır. Ülkemizden Tunus’a ihraç edilen sanayi ürünlerinin gümrük vergileri ise 1 Temmuz 2005 tarihinden itibaren küçük bir bölümünde kaldırılmış, geri kalanlar da belirli oranlarda azalmaya başlamıştır. Anlaşma kapsamındaki sanayi mallarının gümrük vergilerinin kaldırılması süreci 1 Temmuz 2014 tarihinde tamamlanmıştır.

İkili ticari ve ekonomik ilişkileri düzenleyen önemli anlaşmalar ekte (Tablo 1) sunulmuştur.

İkili Ticaret : Türkiye-Tunus arasındaki ikili ticaret hacmi 2018 yılında 1,19 milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir. Ülkemiz, 2018 yılında Tunus’a 1,03 milyar Dolar ihracat (2017 yılında 937 milyon Dolar) gerçekleştirmiş olup, ithalatımız 164 milyon Dolar (2017 yılında 171 milyon Dolar) seviyesinde kalmıştır.

Tunus’a ihraç ettiğimiz ürünlerin başında dokuma, örme mensucat, teknik tekstil, ev tekstili, demir ve alaşımsız çelikten yarı mamuller, profiller, yassı hadde mamulleri ve borular, petrol gazları, yağları ve türevleri, kâğıt ve karton ürünleri, motorlu taşıtlar, otomotiv yedek parçaları, elektrikli ev aletleri, kabuklu meyveler, deniz ürünleri ve çeşitli gıda ürünleri, alüminyum çubuk ve profiller, plastikten ambalaj malzemeleri, çeşitli giyim eşyası gelirken, ithal ettiğimiz ürünler bakımından ise; fosfat ve türevleri, elektrikli aletler, elektronik ürünler, devreler, kablolar, yaş meyve ve sebze, ayakkabılar, çeşitli giyim eşyası, pamuklu mensucat, otomotiv yedek parçaları, demir ve çelikten borular, deniz ürünleri, alüminyumdan ve plastikten eşyalar ağırlık teşkil etmektedir.

2005 yılından bu yana ülkemizle Tunus arasındaki ithalat-ihracat seyrini gösteren tablo ekte (Tablo 2) sunulmaktadır:
tunuse4799184cd9b269c.webp
tunuse4799184cd9b269c.webp

Önemli boyutta dış ticaret açığıyla karşı karşıya bulunan Tunus’un, dış ticaret açığının kapatılması için aldığı önlemler çerçevesinde, STA’nın 17. maddesi dayanak gösterilerek, 2018 yılı Bütçe Kanunu’na dercedilen 36. maddeyle Türkiye menşeli bazı ürünlere yürürlükteki hadlerin %90’ına kadar (toplamda ürün bedelinin %25’ini geçmemek kaydıyla) gümrük vergisi uygulanabilmesine yönelik karar 8 Aralık 2017 tarihinde Tunus Halkın Temsilcileri Meclisinde onaylanmıştır.

Bu karar; Türkiye-Tunus Serbest Ticaret Anlaşması ekiProtokol I Liste II kapsamıTürkiye menşeli ürünlerden33, 34, 40, 48, 61, 62, 63, 64, 72, 76, 84, 85 fasıllarına aitolanlar için yürürlükteki gümrük vergisinin %90’ı oranında istisnai gümrük vergisi uygulanması ve bu uygulamanın 1Ocak 2018'den itibaren iki yıl sürdürülmesi, sonraki üç yıl eşit oranlarda kademeli olarak indirilerek kaldırılmasını hükme bağlamıştır. Böylelikle yukarıda bahsekonu ürünlere karşı 2018 ve 2019 yıllarında yürürlükteki gümrük vergilerinin %90’ı oranında gümrük vergisi uygulanması, bu oranın 2020 yılında üçte ikisinin, 2021 yılında ise üçte birinin gümrük vergisi olarak alınması, 2022 yılında tekrar sıfır seviyesine inmesi kararlaştırılmıştır.

Ayrıca, STA hükümleri çerçevesinde önleme tabi ürünler için belirlenecek gümrük vergisi en fazla %25 olabilmektedir. Dolayısıyla, yürürlükteki gümrük vergisinin %90’ı oranında uygulanacak gümrük vergisi CIF bedelin %25’i üzerindeyse uygulama %25 olarak yapılmaktadır.

Örneğin, önleme tabi bir ürünün gümrük vergisi CIF bedelin %30’u ise bu rakamın %90’ı hesaplandığında sonuç %27 çıkmaktadır. Ancak, %25’i geçtiği için gümrük vergisi CIF bedelin %25’i olarak uygulanmaktadır.

1 Ocak 2018 itibarıyla uygulamaya konulan sözkonusu tedbire rağmen ikili ticarette mevcut durum ülkemiz lehine gelişmeye devam etmektedir.

Yatırımlarımız : FIPA ve APII kayıtlarına göre Tunus’ta Türk işadamları tarafından kurulmuş 24’ü sanayi, diğerleri ticaret olmak üzere 200 civarında kayıtlı şirket bulunmaktadır. TAV tarafından gerçekleştirilen Enfidha Havaalanı projesi yaklaşık 550 milyon Dolarlık yatırımı temsil etmektedir.

Ülkemizin Tunus’a Mali Katkıları : Tunus’un ekonomik olarak içinde bulunduğu darboğazın aşılabilmesini teminen, 2012 yılında ülkemiz tarafından Tunus’a 400 milyonu kredi (200 milyonu Eximbank kredisi), 100 milyonu hibe olmak üzere 500 milyon dolarlık destek sağlanmasına karar verilmiştir. Bahsekonu 100 milyon ABD Dolarlık hibenin 50 milyon ABD Dolarlık kısmının TİKA tarafından koordine edilecek ve yürütülecek projeler yoluyla kullanılması diğer 50 milyon ABD Dolarlık kısmının Türkiye Cumhuriyeti ve Tunus Cumhuriyeti Hükümeti arasında 08 Kasım 2012 tarihinde imzalanan ve 19 Aralık 2012 tarihli ve 28502 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Hibe Anlaşması’na göre Hazine Müsteşarlığı tarafından Tunus’a nakdi hibe olarak aktarılması kararlaştırılmıştır. Bu kapsamda, Tunus tarafı 100 milyon Dolarlık hibe ile 200 milyon Dolarlık krediyi kullanmış; kredinin 200 milyon Dolarlık bölümü bakiye kalmıştır. Sözkonusu meblağ için Kredi Anlaşması 1 Ağustos 2018 tarihinde imzalanmış olup, Tunus tarafı sözkonusu krediyi Tunus Savunma ve İçişleri Bakanlıklarının ihtiyacı için kullanmayı öngörmektedir.

Öte yandan, 29-30 Kasım 2016 tarihlerinde Tunus’a Ekonomik Destek ve Yatırım Uluslararası Konferansı (Tunisia2020) düzenlenmiştir. Tunuslu yetkililer, Konferans’a 70 ülkeden 40 resmi heyet, 1500 işadamı olmak üzere toplam 4500 civarında kişinin katıldığını, Konferans’ta Tunus için taahhüt edilen toplam mali yardım tutarının 14 milyar Avrodüzeyinde gerçekleştiğini, bu rakamın yaklaşık 7,7 milyar Avrosunun finansman taahhütlerinden ve yaklaşık 6,1 milyar Avrosunun kredi anlaşmalarından oluştuğunu açıklamışlardır. Anılan Konferans’ta ülkemizce 100 milyon Dolar ilave kredi desteği taahhüt edilmiştir.

Etnik yapı​

Tunus nüfusunun % 96.5'ini Araplar oluşturmaktadır. Arapların tamamına yakını Müslümandır. Bunun yanı sıra % 3 oranında Berberiler vardır. Berberilerin tamamı Müslümandır. Ayrıca az sayıda yahudi ve Avrupa kökenli hıristiyan bulunmaktadır.

Dil​

Resmi dil Arapça'dır. Halkın çoğunluğu Arapça'nın yanı sıra Fransızca'yı da konuşabilmektedir.

Din​

Resmi din İslâm'dır. Halkın % 99.3'ü Müslümandır. Kalan nüfusu hıristiyanlarla yahudiler oluşturmaktadır. Müslümanların bir kısmı Harici - Ibadi, kalanı Sünnidir. Sünnilerin de çoğunluğu maliki, az bir kısmı Hanefidir. Hıristiyanların çoğunluğu katolik, az bir kısmı protestandır. Tunus yahudilerinin epey bir kısmı Filistin topraklarına nakledildiğinden veya ülkeyi terk ettiklerinden bu ülkedeki yahudi sayısı iyice azalmıştır.

Coğrafi durumu​

Kuzey Afrika ülkelerinden olan Tunus, kuzeyden ve doğudan Akdeniz, güneydoğudan Libya, batıdan Cezayir'le çevrilidir. Topraklarının % 30'u tarım alanı, % 18'i otlak, % 3'ü ormanlık ve çalılıktır. Tarıma elverişli alanlar daha çok Akdeniz kıyısındaki Mecerda bölgesindedir. Bu bölge Mecerda ırmağıyla sulanmaktadır. Güneyde Cezayir sınırına yakın bölgeler kum çölleriyle kaplıdır. Ülkenin kuzeyinde Akdeniz iklimi, güneyde ise kurak step iklimi hâkimdir.

Yönetim şekli​

Tunus'ta görünüşte çok partili ancak gerçekte tek parti diktatörlüğüne dayanan bir sistem hâkimdir. Çünkü seçim kanunu muhalefet partilerine 163 üyeli parlamentoda sadece 21 sandalyelik bir kontenjan tanımaktadır. Bu itibarla muhalif partilerin ittifak halinde bile iktidar partisinin herhangi bir uygulamasını engelleme imkânları yoktur. Üstelik seçimler hükümetin gözetimi ve baskısı altında gerçekleştiğinden muhalefetteki partilerin kendilerini tanıtmalarına fırsat verilmediği gibi insanların tercihlerini hür iradeleriyle yapmalarına da imkân tanınmamaktadır. Örneğin Mart 1994 seçimlerinde oyların % 97.73'ünü iktidar partisi aldı. Kanuna göre cumhurbaşkanının genel seçimle belirlenmesi gerekiyor. Ancak ülkenin bağımsızlığını elde ettiği günden buyana hiçbir zaman adil ve dürüst bir başkanlık seçimi yapılmış değil. Eski diktatör Burgiba kendini ömür boyu cumhurbaşkanı seçtirmişti. Ancak Bin Ali darbesinden sonra onun bu sıfatı kaldırıldı. Bin Ali ise cumhurbaşkanlığı seçimlerine hep rakipsiz girmektedir. Tunus, BM, İKÖ (İslâm Konferansı Örgütü), Arap Devletleri Birliği, Afrika Birliği Örgütü, IMF (Uluslararası Para Fonu), İslâm Kalkınma Bankası gibi uluslararası örgütlere üyedir.

Tunus Mutfağı​

Tunus’ta yeme içme kültürü oldukça sıra dışı ve egzotik bir deneyim yaşama fırsatı veriyor. Tunus mutfağında baharatın önemi oldukça büyük ve çoğu yemeğine lezzetli aromayı veren şey kuşkusuz Tunus mutfağının özel baharat karışımları Akdeniz mutfağından esintiler ve çöl bölgelerinde yaygın görülen yeme alışkanlıkları görülen Tunus’ta yöresel yemeklerinden bazıları.

Aperatifler

• Harissa : Harissa Tunus’ta çok sık görebileceğiniz bir çeşit meze ve genellikle her öğünün yanında servis ediliyor. Harissa meze tabağında sarımsak, kimyon, zeytinyağı ve kurutulmuş biberlerden oluşan bir karışım var.

Kefta - Tunus  yemegği
Kefta - Tunus yemegği
• Mechouia : Bu genellikle yaz aylarında tüketilen ve çoğunlukla domates ve biberden oluşan bir başlangıç yemeği.Tercihe göre hem sıcak hem de soğuk sunuluyor.Ayrıca orkinos ve yumurta ile servis edilen Mechouia da oldukça lezzetli.

• Brik : Brik, muhtemelen Tunus’unen ünlü yemeklerinden biri ve bir restorandabunu sipariş etmek isterseniz, “breek” olarak telaffuz etmeniz yeterli. Popülerliğinin arkasındaki esas sebep, genelde Ramazan ayında hemen hemen her iftar sofrasında yer alması. Buna ek olarak, elle yapılan ince ve daire şeklindeki “malsuqa” adı verilen hamur da brik eşliğinde sunuluyor.

Ana Yemekler

• Tunus Usulü Kuskus : Hepimiz kuskus hakkında bir şeyler duymuşuzdur, hatta hangi ülke mutfağına ait olduğu hakkında da çok sayıda söylenti var. Gel gelelim Fas mutfağında da kuskus başrolde, ancak Tunus usulü kuskusu diğerlerinden ayıran en önemli özellik kullanılan baharatlar. Yerliler genellikle kuzu ve sebzeli ya da kabaklı kuskus yemeyi tercih ediyor.Dünyanın dört bir yanında ünü olan kuskus, Tunus yemeklerinde çok önemli bir role sahip ve ülkenin ana yemeklerinden biri olarak kabul ediliyor.

Tunus usulü kuskus diğerlerine nispeten daha ince tanelerden yapılıyor ve genellikle harissada ekleniyor. Ayrıca çeşitli etler, biber, nohut, patates ve havuç ile birlikte servis edilebiliyor.

• Kefta : Tunus’un milli yemeği olan Kefta’nın ana malzemeleri; kıyılmış kuzu ya da dana eti, çeşitli baharatlar ve doğranmış soğan. Bu enfes karışım iyice yoğrulduktan sonra küçük toplar haline getirilip kızartılıyor. Domates sosu ve havuç salatası eşliğinde afiyetle yiyebilirsiniz. Türk mutfağındaki “köfte” ile birebir benzerlikler gösterse de içerisindeki baharatlar kısmen değişebiliyor.

• Khobz Mella : “Ölmeden önce denemeniz gereken tatlar” listenizde Tunus yemeklerinin ilk sırayı alması için bir başka sebep olan Khobz Mella’yı pişirmek için açık ateş gerekiyor. Pişirme tekniğinin oldukça önemli olduğu bu yemeği çoğu Tunus restoranında bulabilirsiniz.

Ojja - Tunus  yemeği
Ojja - Tunus yemeği
• Ojja : Ojja, et, zeytinyağı, sarımsak, biber, domates, harissa ve yumurtadan yapılmış baharatlı, leziz bir güveç. Çoğunlukla fastfood lokantalarında iki kişilik servis yapılır. En sık tüketilen yemeklerden biri olan Ojja, küçük sosislerle yapılıyor, ancak varyasyonlar arasında kuzu, sığır eti veya deniz ürünleri de mevcut. Hatta bazı yerlerde vejetaryenlere özel ojja bile sipariş edilebilirsiniz.

• Tunus Usulü Tajine : Aslında Fas’ın milli yemeği olarak bilinen Tajine, Türk mutfağına da çok uzak bir yemek değil. Bizdeki güveç benzeri tajin adı verilen kaplarda pişen yemekler, bu coğrafyada çok sık tüketiliyor. Kuzu eti, dana eti, ördek eti, tavuk vb. farklı çeşitlerde menüde fazlaca yer tutan tajin, genellikle patates ve ekmek eşliğinde geliyor. Bazı lüks restoranlarda ise özel Tunus peynirleri ve mezelerinin de servis edildiğini görebilirsiniz.

Tatlılar

Meyve, Tunus’ta tatlı olarak yoğun biçimde tüketiliyor. Bununla birlikte Tunus’ta ve çevresindeki çöllerde yaşayanların sofrasına misafir olursanız eğer bal, fındık vb. şekerlemeleri de tatma şansınız olur.Yunanistan’da ve bizim mutfağımızda baklava olarak da bilinen “Balkawa”, içi doğranmış fındıklarla dolu enfes bir tatlı.

T.C. Tunus Büyükelçiliği​

Posta adresi
4, Avenue Hédi Karray Centre Urbain Nord, 1082 Tunis/Tunisie

E-posta

[email protected]

Telefon

+216 70 132 300 (10 hat)
Nöbetçi / Acil Durum Telefonu
+216 98706200
Faks
+216 71 767 045

: T.C. Tunus Büyükelçiliği
: T.C. Tunus Büyükelçiliği

Görev Bölgesi :
Tunus
 
Geri
Üst